Bu aralar vakit bol olunca biz de aile olarak televizyonda Türk dizilerine takılıyoruz…

Şu sıralar bir diziyi üç-bek kere filan tekrarlıyorlar!

Ailenin bayan fertleri tamamen dizi bağımlısı olunca biz sıkılıp başka odaya geçip kanal değiştiriyor, daha çok Covid-19 ile ilgili programları takip ediyoruz…

Doğrusu bu programlara hayran kalıyoruz!

Türkiye’nin haber kanalları şu sıralar tamamen Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylar dışında salgın konusunda programlara ağırlık veriyorlar…

Konuklar ise tamamen Profesörlerden oluşuyor!

Onları ağzı açık izliyoruz çünkü bilmediğimiz bir çok şeyi bu programlarda öğreniyoruz…

Tamamen bilimsel konuşuyorlar…

Bu konuda dünyayı ve gelişmeleri çok yakından izliyorlar!

Aşılar konusunda değerli bilgiler veriyorlar…

Hastalığın evrimine göre her aşı firmasının yeni üretimlerinde de bir takım değişimlere gittiğini ifade ediyorlar!

Tek yapmadıkları ise şu:

Kimseye korku salmıyorlar…

Anlayacağınız felaket tellallığı yapmıyorlar!

Bize dönersek…

Ekranlarda böyle bilim adamlarımızı görmek en azından şu anda mümkün değil!

Ülke olarak tek odak noktamız, akşamları açıklanan vaka sayıları…

Bir de Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararlar!

Haliyle insanın aklına geliyor ve sorguluyor;

Bu ülkeye üniversiteler adası diyoruz ama bunca üniversite arasında hele de böyle günlerde bir bilim adamını ekranlarda göremeyince biz nasıl eğitim adasıyız diye de soruyoruz…

Bizdeki son durum ise şudur;

Bazı hekimler sosyal medyada sürekli felaket tellallığı yapıyorlar…

Bulaşıcı hastalıklarla yakından uzaktan ilgisi olmayan bazı doktorlarımızın işi ne yazık ki başka işleri güçleri yokmuş gibi insanları korkutuyor, bunu yaparken de saçma sapan açıklamalar yapıyor!

Bir de hükümet edenlere yükleniyorlar…

Bunların bir çoğunun siyasi nedenlerden dolayı olduğunu biliyoruz ama kendilerine de yakıştıramıyoruz!

Aslında siz hekimler olarak evde oturup millete korku vermek değil aksine madem ki vakalar artık pik yaptı gidip hastalarla neşir olun…

Ülke insanına bir katkınız olsun!

Felaket tellallığı şu anda yapılacak en son iş bile değildir…

Şu anda kendi kaderine terk edilmiş bir durum var ortada…

Artık bizim siyasiler bundan başka bir şey söylemiyor!

İnsanlar bir süre evlerine kapanacak, kendi önlemlerini alacak en azından böyle yaparak virüsü eve sokmayacak…

Bu süreçte şunu anladık ki kapanmakta geç kaldık!

Güney Kıbrıs zamanında bunu yaptı ve şimdi kademeli olarak açılıyor vaka sayılarında da önemli bir düşüş var…

Demek ki doğru olanı yaptılar!

Belli ki onlar bizim gibi hükümet arasında ya da ilgili bakan ile diğer bakanlar alınan kararlarda birbirlerine düşmediler…

Biz ne yaptık;

Üst kurulun kararlarını sürekli kırparak bunda da ekonominin durumu gösterdik…

Sonuç da ortada!

Bu arada dikkat çeken başka bir konu…

Alınan kararların hepsinde de basın mensuplarının yasaklar dışında tutulması!

Ülkenin büyük bir kesimi eve kapanırken onlar haber peşinde koşuyor ve bu nedenle de yasaklar onları kapsamıyor…

Birileri acaba basın mensuplarının etten ve kemikten oluşmadığını zannediyor!

Onun içindir madem ki onlara da izin veriyorsunuz, yapılacak tek şey bir an önce aşılanmalarıdır…

Hatta yasaklar kapsamına alınmayan her birey aşı konusunda öncelikli olmalıdır!

Nasıl sağlık çalışanları aşılandı, ülke genelinde görev yapan polisler dahil izni olan herkes, basın mensupları da gecikmeden aşı kapsamına alınmalıdır…

Bu arada onlara son iki gündür ücretsiz PCR testi yapılma kararı çok geç alınmış bir karardır!

MESAJ KUTUSU

Sayın Ali PİLLİ, ülkeye gemiyle kargo taşımacılığı yapan işletmeler kendilerinin de yasaklar kapsamında olduğundan dolayı bir çok tıbbi malzemenin ülkeye getirilemeyeceği konusunda yoğun şikayetlere başladılar. Oysa ithalatçıların yasaklar kapsamı dışında olduklarını ifade ediyorlar…

Sayın Kutlu EVREN, Merkezi Cezaevi’nde 3 gardiyanın temaslı olup karantinaya alınması içeride panik havası yarattı. Bu arada mahkum yakınları da artık salgın nedeniyle şartlı tahliyelerin yoğunlaştırılmasını isteyen mesajlar gönderiyor…

Sayın Bora AKKUŞ, Lefkoşa Kaymakamı olarak ilk günlerde gayet iyi performans göstererek kendinizi bir hayli kabul ettirdiniz. Ancak parti içinden bazıları hala sizin Mağusa’dan Lefkoşa’ya atanmasını içine sindiremedi, haberiniz olsun istedik!

Sayın Olgun AMCAOĞLU, ülkede halen on line ders alamayan çok sayıda öğrenci var, bunların eğitime kazandırılması için özel bir ekip oluşturmanız ve onları eğitimden mahrum olmamasını sağlamanız da ilk olarak sizin görevleriniz arasında. Şu iş insanlarına bir seslenin bakalım ellerini ceplerine atacaklar mı?

Sayın Erhan ARIKLI, küçük esnaf kapanıp evlerine çekilirken büyük marketler geçen kapanma döneminde olduğu gibi her türlü küçük-büyük eşyayı satmaya devam ediyor. Bu konuda ciddi bir önlem alınması ve fırsat eşitsizliğinin önüne geçilmesi isteniyor…

Sayın Mehmet HARMANCI, Ocak-Şubat aylarında kiracıları ödemeden muaf tutma kararıyla esnafa bir nebze hayat öpücüğü verdiniz ama bazılarının durumu gerçekten de görünenden daha vahim durumda ve gıda yardımına muhtaç olanlar bile çok sayıda…

Sayın Hürrem TULGA, kendi devletinden umudunu kesen bir çok küçük esnaf bir kez daha AB ile temasa geçip maddi yardım konusunda öncülük etmenizi istiyor. Böyle bir dönemde oda olarak sorumluluğunuz görünenden çok daha fazla, kolaylıklar dileriz!

Sayın Hayri ORÇAN, partinizin atamaları konusunda bazı engellemeler ile karşılaştığınız ve buna büyük tepki gösterdiğiniz konuşuluyor. Umarız DP’nin tek belediye başkanı olarak önerdiğiniz isimler daha fazla gecikmeden atanır zira bu işin sonu çok iyi gibi görülmüyor…

Sayın Hasan SADIKOĞLU, evlilikten sonra yaptığınız paylaşımlara bakılırsa edebiyatta bir hayli gelişmeler olduğu resmen şair ruhuna büründüğünüz dikkatlerden kaçmamış. Bir ömür boy sağlıklı mutlu bir birliktelik dileriz…

Sayın İlkay ASLIM, Kadıköy’de artık büyü bozulup da yenilgiler peş peşe gelince eve kapanıp hiç çıkmama kararı almışsınız. Demek ki camia olarak nefesi epey güçlü yeni bir hoca bulup büyüyü geliştirmeniz gerekiyor. Gelmiş geçmiş olsun artık!