FEDERASYON İLE ALDATMAK

Kıbrısta özelliklede sol kesim tarafından yüksek perdeden ısrarla seslendirilen bir kelime var.

Barış.Bu kez barış olacak…Kıbrısta barış engellenemez.

2004 Annan planındada bu kelime birçok pankart afiş ve söylemde yer almıştı.

O dönemde yalnız sol değil sağ cenahtan da bir çok kişi hep bir ağızdan haykırmıştı. İnönü meydanında 80 binler ‘’Yes be Annem’’ ‘’Kıbrısta barış engellenemez.’’ demişti.

Annan Planına Türk tarafı Evet Rum tarafı hayır deyince son 20 yıldır çok fazla duymaz olduk.

AB bile Kıbrıstaki barışı menfaatlerine heba etmedi .Unuttu.

Kıbrıs'ın dosyasına hakim ve adanının birleşmesini destekleyen AB gözlemcileri DİSİ'nin 2004 yılında yapılan 'Annan Planı'na sonradan AB ile ilişkilerin iyi olmasını sağlamak için taktiksel olarak evet dediğine işaret ettiler.

Crans Montanada İsrail başbakanı Netenyahu Anasttasiadise.Dünya sizi tanıyor.Neden Türklerle ortaklık kuracaksınız.Vazgeçin dediğini 3.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat geçtiğimiz günlerde bir tv programında açıkladı.

Barışa gelirsek.

Şüphesiz bu kavram içerisine savaşın ölümlerin olmaması yanında insan hayatına saygı göstermek ve her türlü ayrımcılık ve önyargıdan kaçınarak, tüm insanların onuruna saygı göstermek de girer.

Barış kavramını, kişisel menfaatleri için kullananlar ve demagojik söylemlerinde öne çıkaranlar pek ala barış kelimesini tanımlamaktan uzaktır.

Unutmayalım barış öyle birşeydir ki Hürriyet elden gittiğinde daha çok anlam kazanan bir kelime.Barış öyle birşeydir ki düşman bayrakları kasabanızda dalgalanmaya başladığında ta içinizde bir yerleri sızlatan ,bombalar sağınıza solunuza düşerken kundaktaki bebelerinizi nereye saklarım nasıl korurum düşüncesi ile allak bullak olduğunuz anlarda daha bir anlam kazanan kelime .

“Barış karşılıklı kabul etmedir.Barış farklı olana saygıdır. Barış yüzleşme ve özeleştiridir. Barış her sabah mutlu bir kahvaltı yapmaktır. Barış, sağlıkla yaşlanıp; ecelle ölmektir.

Kıbrıs adasında son 51 yıldır huzur ve barış hakim.Bundan sonrada ada halklarının isteğinin ayni huzur ve barışın sürmesini sağlayacak çözüm şekli olduğu açık.

Son 51 yıldır süren toplumlararası görüşmelerden,zirvelerden ve Annan planı referandumuda göstermiştir ki ne yazık Rum tarafı bir ortaklık için olması gereken en önemli unsur olan egemenliği paylaşmak istememektedir.Bunun en yakın canlı şahitleriyiz

Rauf Denktaştan Mustafa Akıncıya gelinceye kadar kim geldiyse bunu değiştiremedi.

Ellerinden gelse nefes borumuzu da kesecekler.. Ne yapayım artık?.. Kendimi Sarayönü'nde asayım mı?" mealindeki tarihi vurgu ikinci

Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat'a;

"Karşımızdakiler maksimalist... Bizim neslin bu sorunu çözemeyeceği anlaşılmıştır" mealindeki tarihi vurgu ise dördüncü Cumhurbaşkanımız

Mustafa Akıncı'ya ait...

Şimdi yollarda bizim sözümüz barış posterleri hakim.

Sorun şu ki biz ne kadar denesekte barışı posterlerle pankart yada güzel sözlerle anlamak istemeyene anlatamazsınız.

Bu 51 yıldır denendi.Kıbrısta barışı engelleyenin kim olduğunu da gördük.

Sonuç olarak 19 Ekimde gerçekleşecek bir seçim var ve seçim 2 düşünce arasında olacak.

Federasyoncular ve Devletçiler.

Bu seçimde 51 yıldır barış posterleri ve sloganları ile Rumdan medet umduğumuz tekrar federasyona mı sarılacağız yoksa 51 yıldır korunan Türk ve Rum halklarınında barış ortamının bozulmaması için 2 Devletlilikte ısrarmı edeceğiz.

KKTC de Federasyon isteyen gruplar Türkiye’nin garantisi yerine AB garantisi diyorlar. Yakın tarihte uluslararası hukuğun tam merkezinde Avrupanın ortasında Eski Federal Yugoslavyada yaşananlar önümüzdeyken, 2004‘de Annan Planındaki çözüme hayır diyen Kıbrıs Rum Kesimini tam üye yapan, referandum sonrası yaptırımları kaldırmayan, Kıbrıslı Türklere referendum öncesi verdiği sözleri unutan AB’ye ne kadar güvenilebilir?

Federasyon isteyen arkadaşlarımıza soruyorum.

1960 ‘da kurulan Kıbrıs Cumhuriyetide birleşik bir Kıbrıstı ve yaşananlar ortada iken yukarıda yazdıklarımın önüne geçebilecek ve bir kez daha yaşanmamasını sağlayacak bu adada son 51 yıldır süren barış ortamını bozmayacak nasıl bir yöntem düşünüyorlar?

Bu sorulara verecekleri dürüst cevaplarla halka karşı daha inandırıcı olabileceklerine inanıyorum.Çünkü bu toplum bir kez daha federasyon ile aldatılmak istemiyor.