Geçtiğimiz gün saat 12:00’de Sendikal Platform,Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin önderliğinde,Başbakanlık binası önünde bir ‘’uyarı eylemi’’ yaptı.

Eski Başhekimlerden Sayın Dr. Bülent Dizdarlı da, sosyal medya hesabından tüm hekimleri bu eyleme destek vermeye davet etti.

Eylemin gerekçesini, KTTB Başkanı Sayın Özlem Gürkut açıkladı. Özetinde, sağlık altyapımızın pandemi sürecinde yeterli konuma getirilmemesi, bu nedenle de evlerimizde maddi manevi boşuna yıpranmış olmamız. Açılımla birlikte artan risklere karşı alınan önlemlerin yetersizliği.

Peki şimdi soruyorum. Ben bir hekimim. KTTB üyesiyim. Eylemden neden haberdar edilmedim?Her eylemde olduğu gibi, son ana kadar benim gibi yüzlerce meslektaşım neden organizasyonun dışında bırakıldı?

Bu soruların cevapları, uzak geçmişte ve pandemi sürecinin başında saklı.

Henüz Mart ayı idi. İlk vakanın görülmesinden birkaç gün sonrasında, KTTB Başkanı Sayın Özlem Gürkut’u telefonla aradım. Hızlı bir şekilde tüm hekimlere çağrı yapmasını, hekimler olarak ülke genelinde bir pandemi ile mücadele stratejisi belirleyerek siyasi otoriteyi doğru yönlendirmemiz gerektiği sorumluluklarımızdan bahsettim.

Bu konunun ideolojilerin üzerinde, kamu-özel ayrımı gözetmeksizinherkesi aynı derecede etkileyecek kadar ciddi bir konu olduğunu ısrarla vurguladım.

Hatta telefon konuşmamızda, olayın ciddiyetini vurgulamak için, hiçbir hekimin birbirleri ile arasında olan anlaşmazlığı bahane etme lüksünün olmadığını, belki de yeri gelecek, birbirimizi solunum cihazlarına bağlamak zorunda kalacak günleri yaşayabileceğimizi ifade ettim.

Tüm söylemlerime katıldı. Çabalarını anlattı.

Yarım saat kadar süren görüşmenin ardından, telefonu karşılıklı kapatırken, tüm hekimleri Koronavirüs ile mücadelede ortak çalışma ve işbirliği yapmak üzere örgütlemek için çalışacağını söyledi.

Günler geçti. Koronavirüs danışma kurulları, bilim kurulları ardı ardına ilan edildi. Sayın Gürkut, kanaldan kanala koşarken, kendi ifadesi ile, KTTB’nin ‘’medya yüzü’’ oluverdi! Başlarda, Sağlık Bakanlığı ile arasından su sızmadı. PCR kitleri ve swabları almak için kafa kafaya verdiği milletvekili ile kampanyalar başlattı. Mekanik ventiatörler, pandemi hastanesi ile ilgili açıklamalar yaptı, bazı pozitif vakaları ilk kendisi açıkladı.

Kendilerine iş birliği konusunda nasıl bir adım atacağımı sorduğumda, PCR testlerini araştırabileceğimi ifade etti. Bunu söylerken de Qiagen’in PCR test kitlerini alacaklarını da sosyal medya hesabından paylaşıyordu.

Sonuçta, Sayın KTTB Başkanı, hekimleri ortak mücadele çatısı altında topla konusunda hep geri adım attı.

Değerli okurlar;

Bunları neden anlattım?

Küçük de olsa, pandemi sürecinde perde arkalarında neler yaşanmış olabileceğine dair fikriniz olması için anlattım.

Hekimlerin arasında, dışarıdan görüldüğü gibi, pandemi sürecinde tek yumruk olma kaygısının güdülmediğini, ağırlıklı olarak siyasilerle omuz omuza bir pandemi danışmanlığının tercih edildiğini bilmeniz için yazdım.

Bu yorumum yanlış olsaydı, bugün geldiğimiz noktada, kapıların açılmasından tutun da özel jet skandalı ile ilgili Bakanlar Kurulu’nun aldığı iddia edilen kararlara, pandemi hastanesinin yapılma sürecine, tıbbi cihazların, PCR testlerinin, COVID-19 tedavisinde kullanılacak ilaçların temin şekillerine kadar her konu, sağlık çalışanları tarafından yapılacak doğru yönlendirmelerle krizlere dönüşmemiş olacaktı.

Ama, gelin görün ki, medyada yüzleri tanınan hekimler neyi tercih etti?

Her zamanki gibi popülizmi.

Her zamanki gibi, kendi siyasi geleceklerini.

Her zamanki gibi, fanatik sayısını artırmayı.

Şimdi ne yapıyorlar?

Uyarı eylemi!

Üstelik eyleme davet ediyorlar ama her nedense, açılan pankartın arkasında görüntü vermek istemiyorlar!

Ben de o hekimlere diyorum ki, eylem yetmez, grev yapın!

Gerçekten samimi iseniz grev yapın! İstediklerinizi (!) alıncaya kadar grev yapın!

Yapamazsınız!

Yapsanız da yanınıza eskisi kadar taraftar toplayamazsınız.

Deniz bitti, eski karizmalar söndü.

Halkımız da Koronavirüs sayesinde, sağlıkla ilgili gerçekleri gördü.

Sağlığın statikosunu, düzelmesine müsaade etmediği sağlık sistemini, yaptıkları cılız eylemleriyle eleştiriken buldu!

Tekrar çağrıda bulunuyorum!

Eylem değil grev yapın!

Mücadelenizi yükseltin!

Öyle bir yükseltin ve yükselin ki, Arş-ı Ala’da kendi yaptıklarınızla yüzleşin!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899