Mart ayından bu yana Koronavirüs ile mücadele ediyoruz.

Maske, mesafe, hijyen üçlüsünü yediden yetmişe hepimiz ezberledik.

Karantina konusunda hükümetin kaçakları olsa da, duyarlı halkımız sayesinde verilen tavizler minimuma indirildi.

Bir de kendi izolasyonumuz var malum.

Büyüklerimizi mümkün olduğunca evde çıkarmamaya çalışanlarımız var.

Ev-iş arasında gidip gelen, hafta sonları ya da tatilde ise evden hiç çıkmayanlarımız da var hala.

Koronavirüs’e karşı önlem alma anlamında güzel de olsa, uzun vadede başka sağlık sorunlarının zemini de ister istemez hazırlanmış oluyor.

Bir hastam, pandeminin başından itibaren dışarıya hiç adım atmadı. Evinde, ailesi tarafından itina ile bakıldı.

Mevcut sağlık sorunları için doktorlara danışılıyor, ilaçları temin ediliyor ve saati saatine veriliyordu.

Alması gereken fizik tedaviyi de evlerinde almaları için tedbirlerini almışlardı.

Evin dışına çıkmayan hastamın tüm hayatı, salon, yatak odası ve ihtiyaç giderme arasında geçip gidiyordu.

Ta ki, zayıflayan bağışıklık sistemine yenik düşüp enfeksiyonlara yakalanana kadar. Önceden salonda dolaşan kişi, oturduğu yerden kalkamıyordu artık.

Bir süre evde tedavi edilmeye çalışılsa da, mecburen hastane yatışları başladı.

Bağışıklık sisteminin düşkünlüğüne bir de fiziksel düşkünlüğü eklenince, sadece üç hafta daha hayata tutunabildi…

Bir başka hasam, pandemiden bu yana ailesi tarafından evde koruma altına alınmıştı. Bahçeye çıksa da, zamanla çıkmaz oldu. Eski sosyalliğinin elinden gitmesine fazla dayanamadı ve hayata küstü. Yaşlılık depresyonuna girdi. Artık eskisi gibi değil…

Değerli okurlar;

Örnekler çoğaltılabilir.

İlk Covid-19 vakaöızdan bu yana yedi ayı geride bıraktık.

Pandeminin başından bu yana gerek kendimizi, gerekse sevdiklerimizi korumak için elimizden geleni yapıyoruz.

Korunma konusunu hafife alanların arasına karışmamak adına, kazara virüsle karşılaşmamak adına yeri geliyor, paranoya derecesinde kısıtlamalara gidiyoruz.

Bunlardan en çok yapılanlardan biri de mümkün olduğunca dışarı çıkmamak, büyüklerimizi de çıkarmamak.

Ancak, pratikte görüyoruz ki, büyüklerimizin evde geçirdikleri süre arttıkça kronik hastalıkları daha da yıkıcı hale gelebiliyor.

Bağışıklık sistemleri iyiden iyiye geriliyor.

Özellikle hareketsizliklerinde artmaya bağlı, fiziksel ve mekanik sorunları da artıyor. Kimileri düşme korkuları nedeniyle koltuklarından kalkmaz hale gelirlerken, kimileri de anlamsız bir şekilde düşüveriyorlar.

Pandeminin olumsuz koşullarına bir de kendi ‘’aşırı’’ kapanmamızı eklediğimizde, başta büyüklerimiz olmak üzere hem bedenen hem de ruhen fazladan yıpranıyoruz.

Fiziksel ve ruhsal hastalıklarımızda ne yazık ki artışlar gözleniyor.

Aynı koşullar, çocuklarımızın da gelişimlerini olumsuz etkiliyor.

Pandemi döneminde daha sağlıklı nasıl yaşanacağına dair çok farklı şeyler söylense de, kendi alacağımız önlemlerle bilinçli ve dikkatli sosyalleşmek, egzersizler yapmak belki de en doğrusu olarak karşımıza çıkıyor.

Sürecin uzunluğunu göz önüne aldığımızda, Koronavirüs’ten korunma ile sağlıklı yaşam arasındaki dengeyi kurabilmek için bilinçli bir şekilde, sürekli gayret göstermemiz gerekiyor.

İletişim: 0542-8529899