I. Meşrutiyet döneminde kurulan Hürriyet ve İtilaf Partisi Genel Başkanı Şeyh Mehmet Zeynelabidin Efendi öncülüğünde Konya’da kurulan Meşrık-ı İrfan Gazetesi’nde yayınlanan “Meb’usluk şartları” şöyleydi
Birincisi: Milletvekili adayı, aday olacağı şehirde uzun süreli oturmuş, yaşamış olmalı, halkın mizacını iyi bilmelidir…
Bir şehirde oturmamış veya çıkıp gideli uzun zaman olmuş adamların bir kere iyi olup olmadığı bilinemez.
İkincisi: Şehre yarayacak her türlü kanunu ve o şehir halkının saadetini icap edecek şeyleri düşünüp beğenmeye ve böyle bir araya toplamaya muktedir olmalıdır.
Üçüncüsü: Devletin şan ve şerefini düşünmeyecek kadar cahil olmamakla birlikte, sefih de olmamalıdır…
Çünkü kendi malı kendine teslim edilemeyen sefih bir adama bu gibi vazife verilemez.
Dördüncüsü: Hükümetin kanunsuz ve haksız işlerini yüzüne söylemek hususunda kimseden korkup çekinmez ve ölmekten bile kaçınmaz, dünya için kimseye müdane etmez olmalıdır.
Beşincisi: Parayı görünce her şeye boyun eğecek kadar bağrı yufkalardan ve parayı çok sevenlerden olmamalıdır…
Yoksa milletin menfaati zayii olmak ihtimali ziyadeleşir ve memleketi açık açık uçuruma sürekler.
Altıncısı: Memuriyetini muhafaza etmek ve başka bir menfaatini korumak için şuna buna yüzsuyu dökmüş (ağlamış), kendisine haksızlık edenlere göz kırpmış, kendisi haksızlık etmiş olmamalıdır.
Yedincisi: Rüşvet almış, para ile onun bunun hakkını satmış, mahvetmişlerden de olmamalıdır…
Sekizincisi: Halk içerisinde zulmü, işkencesi olanlardan olmamalıdır…
Dokuzuncusu: İki sözlü, ikiyüzlü adamlar da meb’us (milletvekili) olamaz…
Onuncusu: Şunun bunun ayıbını arayan, daima iki kişi arasındaki gizli sırları anlamaya çalışan, hiç yoktan tertip türetenler de aday gösterilmemelidir…
Onbirincisi: Milletvekilliği bittikten sonra kendini idare edecek bir işi veya zenginliği olmayanlar da aday gösterilmemelidir…
Çünkü bu özellikleri olmayan kişiler hükümetin ayıbını örtüp boyun eğmeye mecbur kalırlar (bu kriterler, Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi kataloğunda 9521/2 sayıyla kayıtlı “İslamiyet ve Meşrutiyet” isimli eserden Ali Akgül tarafından derlenmiştir).
Kısacası bu şatlar birikimsiz, bilgisiz, görgüsüz, kültürsüz, duyarsız, tutarsız, beceriksiz olanların, aday yapılmamaları gerekir diyor.
Bundan 150 yıl önce Osmanlı düşünmüş önlem almış biz hala ne yapacağımızı düşünüyoruz.
Adına demokrasi özgürlük eşitlik diyerek çözüm üretmekten imtina ediyoruz.Sonrada geniş ailesi var iltimas sağladığı birçok kesim var diye
önümüze geleni alıp milletivekili diye halkın önüne çıkarıyoruz.Sonrada halk seçsin diyoruz.
Şimdi facebook instafram sayfalarına bakıyorum.Onlarca aday adayı kendilerinin reklamını yapıyor.Beni seçin memleketi en iyi ben
düzeltirim diyor.
Bakıyorumda bazıları aday adayı olunca facebook sayfalarndaki meyhane resimlerini kaldırmış bile.
Görüne o ki siyaset önümüzdeki dönemdede ülke sorunlarına çözüm üretmeyecek daha doğrusu üretemeyecek.
Neden derseniz.
Partilerin aday adaylarının profillerine bakmanız yeterli.
Ne yazık umut verici iç kaçıcı bir tablo gördüğümü söyleyemem.
Elde olan bu diyebilirsiniz.
Ne yapalım başka yerden mi getirelim de diyebilirisiniz.
Ama inanın konu o değil
Çok açık söylüyorum.
Aday adayları içinde bir kalburu 2 eşşeğe pay edemeyecek kişilikler ,emeklilikten sonra kendine meşgale arayanlar ,makam şan peşinde
koşanlar devlet malı deniz yemeyen domuz düşüncesinde olanlar riyakarlar bir baltaya sap olamayanlar var.
23 Ocak 2022 tarihinde Halkın önüne Milletvekili adayı diye konacak olan adaylara bakıyorum.Açıkçası memleket gaylesi olan biri olarak
uykularım kaçıyor.
Bunlar arasından yaklaşık 300 aday çıkacak halkın karşısına tıpkı geçmiş seçimde olduğu gibi.
Ve tıpkı geçmiş seçimde olduğu gibi 50 tanesi seçilecek.
40 Dervişiz kırkımızda birbirimizi bilmişiz.
Bunların 40 tanesi muhteris ,40 tanesi sefih,40 tanesi münafık, 40 ‘ı riyakar, 40’ ı gafil ,40 gıybetçi ,40 müfteri geri kalanlar ise ne kadar iyi
niyetli olsalarda istisnalar kaydeyi bozmaz tipinde olunca ister istemez huzuru kaçıyor insanın.
Aslında olması gereken ne ?
300 adayında yukarıdaki tanıma uyması . Birikimsiz, bilgisiz, görgüsüz, kültürsüz, duyarsız, tutarsız, beceriksiz olanların, aday yapılmaması.
Yapılmamalı ki halk ne kadar hata yaparsa yapsın yinede iyinin kötüsünü seçsin. Kötünün iyisini değil.
Diyecek şey çok ama görünen o ki bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.
Son söz olarak yine tarihten bir alıntı ile bitirelim;
Platon’ a göre devleti yöneten sınıfın erdemi bilgelik olduğundan yöneticilerin devleti kurmasını en iyi bilenler arasından seçilmesi
gerekmektedir. Devlet yönetimi için “akıllı, değerli üstelik de toplumla ilgili insanlar” bulmak gerekir” (Platon: 412d, Aktaran: Tepe 2011:25).