Yıllar önce bir uçak yolculuğundaydık…

Dönemin Sayıştay Başkanı da hemen yanımızdaki koltukta!

O sıralar 300 Sayıştay raporunun Meclis’e gönderildiği konuşuluyordu…

Sayıştay görevini yapmış ve uzun araştırmalardan sonra dosyaları hazırlayıp Meclis’e göndermişti ama…

Onlardan tek bir tanesi bile Meclis’in gündemine gelmemişti!

300 yolsuzluk dosyası ve Meclis’te tek bir kelime bile edilmedi…

Uçak yolculuğumuz bu sohbetle geçti!

“Artık saçımı başımı yolacak hale geldim” diye kükrüyordu…

Doğru ya;

Madem ki devletin çeşitli birimlerinde yolsuzluk iddiaları nedeniyle soruşturma başlatılmıştı, bunlar niye Meclis’te gündem olmuyordu?

Eğer soruşturmaların üzerine gidilmeyecekse neden Sayıştay’a bu görevler verilmişti…

Şu anda dosyalar nerede bilemem!

Meclis’in tozlu raflarında olabilir…

Ya da belki de çoktan imha edilmiş olma ihtimali daha fazla geliyor bana!

Daha sonra aynı başkanı defalarca gördüm memleketin çeşitli yerlerinde…

Hatta bir defasında ‘madem ki Meclis ilgilenmiyor ver bana yayın yapayım’ dedim!

“Kesinlikle olmaz” dedi…

Sanki de devlet sırrıydı bunlar!

Altı üstü soruşturma dosyaları işte…

Belli ki ortada suç var, araştırma var, yapılacak tek şey bunları Meclis’e, sonra da mahkemeye taşımak!

Bundan daha doğal bir şey olabilir mi?

Normal ülkelerde olmaz da işte biz daha normalliğin kenarına bile yanaşamamışsız belli ki!

Hala merak ederim o dosyaların içeriğini…

Soruşturma açılan isimleri…

Dönen dolapları, yaşanan tezgahları!

Kapişari olan devletin paracıklarını…

Ha keşke o dönem gidilseydi üstlerine!

Kim bilir belki birkaç kelle de beraberinde gider şimdi çok da şeffaf bir ülke haline gelirdik…

4’lü koalisyon hükümetinde geçmişte pek olmayan bir takım karanlık olayların peşine gitme istencini görünce biz de umutlandık…

Çünkü bu iddiayla hükümete gelmişlerdi!

Artık 100 günü de doldurdular…

Devlet mekanizmasının nasıl işlediğini de az çok öğrendiler!

Şimdi verilen sözleri tutma zamanıdır…

Ama geçmişe bir çizgi çizerek değil!

Aksine geçmişte ne olup bittiyse onları da deşifre ederek…

İşte eski Sayıştay Başkanının söyledikleri ortada!

Yüzlerce yolsuzluk dosyası araştırıldı geçmişte…

Onları da gündeme getirerek!

Gerekirse eski başkanları karşılarına alıp gündeme getirilmeyenleri de sorgulayarak…

Bunu yapabilirlerse ne ala!

Eski makamı ve görevi ne olursa olsun eğer ortada bir suç varsa bunu hesabı mutlaka sorulmalı, bedeli de ödetilmelidir…

Garantörlük istemeyen var mı?

Yaşanan mülteci dramı…

Kıyılarımıza vuran cesetler!

Savaştan kaçıyorlar ama dev dalgalara teslim oluyorlar…

Cumhurbaşkanı ne dedi;

“İçimiz acıyor…”

Kimin acımaz ki!

Sonra Gazze’de yaşananlar…

Dünyanın önünde katledilen insanlar!

Dünyanın suskunluğu, uluslar arası örgütlerin sessizliği…

Tüm yaşananlar sahipsiz ülkelerin sahipsiz insanların acı tablosunu koyuyor ortaya!

Ve tabi ki çözüm sürecinde garantörlük tartışmaları geliyor insanın aklına…

Biz bu ülkede siyasi fikri ne olursa olsun garantörlükten yana olanlara da olmayanlar ada saygı duyarız!

Ama dünyada yaşananlar da ortadayken de herkesi duygusallıktan uzak daha mantıklı olmaya çağırırız…

Tamam bir çok şikayetimiz olabilir, yaşamamızdan mutlu olmayabiliriz ama!

Halimizden şükretmemiz gereken bir süreçten de geçtiğimizi unutmamak gerek…

Özel okullar hala dövizle…

“Bütün girdi maliyetleri TL olan özel okulların, okul harçlarını TL olarak tahsil etme zorunluluğunu öngören bir yasa yapmak bu kadar mı zor anlamış değilim?

Bir de kayıt ve kıyafet ücreti 240 Euro istiyorlar utanmadan. Kayıt ve kıyafetin hangi girdisi döviz de veliden döviz talep ediyorlar anlamış değilim, lütfen biri bana izah etsin.

Üç beş kişinin yok Müşavir olacaktı da maaşı düşer miydi düşmez miydi, yok efendim haklı beklentisi varmıştı da bilmem ne bilmem ne... Aylarca mecliste bunları tartışan yürütme ve muhalefet konu okul harçlarına gelince işbirliği yaparcasına seslerini çıkarmıyorlar…”

(Devrim BARÇIN)

Sadece Merak İşte?

Ölen mültecilerin eşyaları ne oluyor?

Bizde mızır okuyucu çok…

Merak etmedikleri bir şey yok neredeyse!

Bir tanesinin nereden aklına geldiyse sormuş;

Kıyılarımıza vuran mülteci cesetlerinin özel eşyaları ne oluyor diye…

Pasaportlar çıkıyor, kimlikler çıkıyor da!

Özel eşyaları, paraları ne oluyor diye…

Yaz mesaisini neden seviyorum?

Yaz mesaisi kamu çalışanları için…

Bizim kamuyla işimiz yok ama onların öğlen iş bırakmalarına da hiç içerlemiyorum!

Aksine seviniyorum…

Neden mi?

En azından öğlenleri belli bir saatten sonra trafik rahatlıyor…

Yollar bizim oluyor!

Bu bile bizim için mutluluk kaynağı…

Mobeseler ne oldu?

Bu iş sanırız biraz yılan hikayesine döndü…

İç güvenlik için olmazsa olmaz olan mobese sisteminin ülkeye çoktan gelmiş olması gerekirdi!

Hele de adli olayların arttığı bu dönemde…

Bir türlü gelemediler!

Bu konuda elle tutulur bir açıklama da yok…

İptal olduysa onu da söyleyin bari!

Propaganda süreci başladı mı?

Yerel seçimler için süreç başladı artık…

Partiler ve adaylar için çok sıcak bir 40 gün olacak!

Resmi propaganda sürecinin de 4 Haziran’da başlayacağı açıklandı…

Ama bizimkiler biraz aceleci olup propaganda çoktan başladı bile!

YSK umarız bunları bir kenara yazıyordur…

İzmir Marşı’nı niye çekemiyorlar?

Dün sabaha doğru Gönyeli’de bir meyhanede bir grup müzisyenlerden İzmir Marşı’nı isteyince başka bir grup buna itiraz etmiş ve kavga çıkarmış…

Altı üstü bir marş yahu!

Hele de ‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa’ derken insanın tüyleri diken diken oluyor…

Buna kızanlar marşa mı yoksa Ata’mıza mı tepki koyuyorlar bunu bilelim yani!

MESAJ KUTUSU

Sayın Filiz BESİM, bakanlığınızda ek mesai alan çalışanların çalışma saatlerinin denetim altında tutulması ve una makam şoförünüzün de dahil edilmesi yönünde ihbarlar alıyoruz. İleriki günlerde başınız ağrımasın diye konuya duyarlılık göstermeniz isteniyor, bizden uyarması!

Sayın Aytaç ÇALUDA, geçmişte yaşana birtakım olaylardan dolayı dokunulmazlığınız kaldırılır ya da kaldırılmaz, biz de deriz ki gelin siz kendi isteğinizde bu konuda bir dilekçe yaparak kaldırılmasını isteyiniz. Böyle cesur bir karar almaya var mısınız?

Sayın Faiz SUCUOĞLU, kurultay çalışmalarına hiç hız kesmeden devam ettiğiniz ve adada neredeyse basmadık toprak bırakmadığınız gözlerden kaçmıyormuş. Bu arada gece yemeklerinde daha dikkatli olmak gerek zira yaş da artık kemale erdi değil mi?

Sayın Ömer KÖSEOĞLU, İçişleri Bakanlığı müsteşarlık göreviniz hayırlara vesile olsun. Eski müsteşar arkadaş bu göreve devam etmeyi kabul etmeyince piyango size vurdu diyorlar. Tecrübelerinizle bu işin de üstesinden geleceğinizden kuşkumuz yoktur…

Sayın Ahmet BAĞZIBAĞLI, pek muhterem eşinizin zamansız vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin inşallah…

Sayın Erdinç AKGÜR, Akdoğan Belediye Başkan adayı olarak ilk televizyon programınızda konuşmalarınızı kağıttan yapmanız biraz yadırgandı diye duyduk. Bir dahakine ev ödevinize daha fazla çalışmanız öneriliyor, yolunuz açık olsun…   

Sayın Kutlu EVREN, bu sıralar enerjinizin tamamını fabrikada harcadığınız ve hatta tulumu da giyerek makinelerin başına geçtiğiniz görülüyormuş. Bu arada yerel seçimler için bir kara liste hazırlığında olduğunuz iddia ediliyor, hayırdır kesilecek karpuz mu var yoksa?

Sayın Adnan ERASALAN, dün sabah bakanlık önündeki aracınızın hemen yanında gufi yılanı yakalanmış ve anıda imhan edilmiş diye duyduk. Bu arada zehirli yılan arabadan mı çıktı yoksa tesadüf mü oradan geçiyordu diye tartışmalar yapılıyormuş, büyük geçmiş olsun.

Sayın Bekir AZGIN, Medya Etik Kurulu’nun son açıklaması olmasa kapıya kilit vurdunuz sanacaktık. Şu anda kurula en fazla ihtiyacımız olan günlerden geçiyoruz, ekipten daha fazla ve aktif çalışmalar bekliyoruz…

Sayın Mustafa AKYÖN, yerel seçimlere özel çok profesyonel bir medya ekibi kurmak yoğun çalışma içinde olduğunuz gözleniyormuş. Doğru karar vermişsiniz zira seçim sonuçlarında medya ve mensuplarının da payı çok büyük olacak…

Sayın Baki AYGÜN, sosyal medyada hükümet kararlarına muhalefet yapmaya başladığınıza göre işler çok da iyi gitmiyor demektir değil mi? Yapıcı olduktan sonra hükümete yakın bireylerin de muhalefet yapmasında bize göre sakınca yoktur, devam deriz…

Sayın Çetin SADELİ, yerel seçimler için kullanacağınız özel aracınız artık kullanmaya hazırmış, hatta ikincinin bile hazırlanmaya başladığı söyleniyor. Bu arada son günlerde Lefkoşa mezarlığında sık görülmeye başlanmışsınız, yeni bir proje mi var yoksa?

Sayın Ayşe AVSEVEN, Sosyal Sigortalar Dairesi müdürlüğünüz hayırlı ve uğurlu olsun. İpin ucunun asla kaçırılmaması gereken bir dairenin başına getirildiniz, işi baştan sıkı tutarsanız ki otoriter bir yapıya sahipsiniz üstesinden muhakkak geleceksiniz değil mi?

Sayın Ayşegül BAYBARS, iptal edilen vatandaşlıklar konusunda listenin yeniden değiştirildiği yönündeki söylentilere açıklık getirmezseniz vatandaş dedikodulara inanacak gibi görülüyor. Küçük bir açıklama lütfen!

Sayın Metin GÖKALP, yerel seçim süreci artık başladı ve aday olup olmayacağınız konusunda sizden hala resmi bir açıklama gelmedi! Bu konuda bölge halkından çeşitli sorular gelmeye başladı, hadi bakalım bir cesaret…

Sayın Hasan BİRİNCİ, hanımdan ciddi bir ültimatom alınca sıkı bir diyet programı ile salona başladığınız iddia ediliyor. Yani onlar da olmasa bu işler çığırından çıkacak değil mi? Hadi bakalım çok kısa bir sürede tığ gibi bir delikanlı bekliyoruz artık…