Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, KKTC'nin 34. Kuruluş Yıldönümü kutlamalarına katılmak için ülkeye gelen yabancı parlamenterleri de makamında kabul etti. Dışişleri Basın bürosundan yapılan açıklamaya göre, Ertuğruloğlu, yabancı basın mensupları ile yabancı parlamenterlere Kıbrıs sorununun tarihçesi hakkında detaylı bilgi verdi. 34. kuruluş yıldönümünü kutlayan KKTC'nin, haksız ambargolara rağmen emin adımlarla geleceğe yönelik gelişimini ve uluslararası alandaki çalışmalarını sürdürdüğünü vurgulayan Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, KKTC'nin 34. kuruluş yıldönümü kutlamalarına katılarak, Kıbrıs Türk halkının bu mutlu gününde yanında olan tüm katılımcılara da teşekkür etti. Ertuğruloğlu, Dışişleri Bakanlığı Uğur Umar Konferans Salonu’nda yabancı gazetecilere yönelik yer alan brifingde ise, Kıbrıs'ta; Kıbrıs Türk halkının tüm barışçı girişimlerine rağmen Rum tarafının 50 yıl süren müzakere süreci boyunca hiçbir açılım yapmadığını ve Kıbrıs'ı bir "Helen" adası görmekten vazgeçmediğini söyledi. Ertuğruloğlu, uluslararası camianın da Kıbrıs'taki gerçekleri yıllardır görmezden geldiğini belirterek, Kıbrıs'ın bir "Helen" adası olmadığını, Kıbrıs Türk halkının Ada'nın eşit ortağı olduğunu vurguladı. BM İyi Niyet Misyonu çerçevesinde 50 yıl sürdürülen ve Crans Montana'da sona eren Kıbrıs müzakereleri ile sadece Kıbrıs Türk halkının 50 yılının çalındığını işaret eden Ertuğruloğlu, bugün Kıbrıs'ta iki ayrı devlet olduğunu söyledi ve bunun tüm uluslararası camia tarafından bilinmesine rağmen politik sebeplerden dolayı kabul edilmek istenmediğini kaydetti. KKTC'nin bugün 34. kuruluş yıldönümünü kutladığını, demokratik bir yapı içinde her geçen gün Anavatanı Türkiye'nin desteği ile gelişimini sürdürdüğünü ve uluslararası alanda görünürlüğünü artırdığını anlatan Ertuğruloğlu, gazetecilere hitaben şöyle konuştu: "Kıbrıs'taki gerçeklerin iyi araştırılması ve objektif bir şekilde uluslararası camiaya duyurulması gerekiyor. BM ve AB Kıbrıs'taki gerçekleri göz ardı ederek, bir ortaklık Cumhuriyeti olan ancak şu anda sadece Rum devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tek taraflı üye kabul etti. Kıbrıs'ta BM, AB, ABD ve İngiltere başta olmak üzere tüm uluslararası camia taraflı davranıyor. Geçmişten bugüne kadar tüm bedelleri ödeyerek, Kıbrıs Türk halkının yanında sadece garantör Türkiye duruyor. Kıbrıs Türk halkı sebep olmadığı bir sorun yüzünden yıllardır haksız bir şekilde ambargolar altında tutuluyor. Buna daha fazla sessiz kalınmaması gerekiyor. Kıbrıs Cumhuriyeti bir Rum devleti değildir, ortaklık devletidir ve Kıbrıs Türk halkı bu ortaklıktan silah zoruyla atılmıştır. 1963 yılından da önce başlayan Kıbrıs sorunu 1974'te başlamış gibi gösterilmeye çalışılıyor. 1974 Kıbrıs sorununun başlangıcı değil sonucudur. Kıbrıs Türk halkı 50 yıldır hapsedildiği müzakere masasında iyi niyetle çözüm arıyor, ancak Rum tarafının ve uluslararası camianın tutumu dolayısıyla çözüm bulunamadı. Bu şekilde daha ne kadar müzakere edeceğiz. Rumlar bizimle ne eşitlik istiyor, ne de cumhuriyetin faydalarını paylaşmak istiyor. Bu şekilde daha ne kadar müzakere edeceğiz. Müzakerelerin sadece masada önü açık bir şekilde devam etmesini ve bizim kendimize yeni bir yol çizmemizi istemiyorlar. Crans Montana'da da bu görüldü. Rumların tek amacı sıfır asker sıfır garanti. Kıbrıs Türk halkı Türkiye'nin garantisinden başka garantiye güvenmez. Rum tarafı bunu biliyor ve sırf Türkiye'yi kötü göstermek ve soruna çözüm bulmamak için bunu öne sürüyor. Müzakerelere önü açık bir şekilde devam etmek istiyorlar." Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Rum tarafının müzakerelere kaldığı yerden devam etmek için Türkiye'yi muhatap almak istemesini de eleştirerek, şunları söyledi: "50 yıllık süreç Crans Montana'da çöktü ve bitti. Burada konferans değil 50 yıllık süreç çöktü. Rumların başkanlık seçimimden sonra yeniden canlanacak bir süreç yoktur. Yeni süreç ancak eşitlik temelinde ve devletten devlete zemininde başlayabilir. Biz müzakereye, görüşmeye hazırız. Ancak bu haklarımıza, eşitliğimize ve statümüze saygı duyulduğu zaman olabilir." Ertuğruloğlu, uluslararası camianın da yeni süreçte Kıbrıs'taki yanlış uygulamalarına devam etmemesi ve doğru gözle adaya bakıp 50 yıllık sürecin başarı getirmediğini görmesi ve yeni modaliteler üzerinde çalışması, yeni sürecin eşitlik temelinde başlamasına destek vermesi gerektiğini söyledi. Kıbrıs'ta iki halkın, eşit ortak haklara sahip olduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, bu çerçevede iki devletin iyi komşuluk ilişkileri içinde bu coğrafyada geleceğini birlikte sürdürebileceğine dikkat çekti. Ertuğruloğlu, KKTC olarak yeni sürecin veya B planının ne olacağına Anavatan Türkiye ile birlikte karar vereceklerini de belirterek, "Stratejik önemi olan bir bölgedeyiz. Bunu tüm taraflar görüyor. Tüm güçler bu bölgede söz sahibi olmak istiyor. O yüzden bu coğrafyada Türk ulusunun haklarını korumaya devam edeceğiz" dedi. Ertuğruloğlu, soru üzerine, haksız ambargoların kaldırılması gerektiğini vurguladı, ayrıca KKTC'nin tanınma yoluna çıkmasının bir seçenek olduğunu da ifade etti. Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, ayrıca Kıbrıs adası etrafındaki enerji kaynaklarında Kıbrıs Türk halkının da hakkı bulunduğunu belirterek, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tek taraflı eylemlerine izin verilmeyeceğini ve Kıbrıs Türk halkının haklarının sonuna kadar korunacağını vurguladı. Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu'na görüşme ve brifing sırasında Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Lakadamyalı, Genel Müdür Kemal Köprülü, Tanıtma Dairesi Müdürü Fatma Demirel ile Enformasyon Dairesi Müdürü Peysan Arıkan eşlik etti.