Tarih 31 Ocak 2020 Cuma. Sayın Erhürman, Cumhurbaşkanı adayı iken, seçim ziyaretleri maratonundaKıbrıs Manşet’i de ziyaret etmişti.

Orada kendisine, ek mesailerle ilgili düşünceleri sorulmuş, kendisi de içtenlikle cevaplamıştı.

Ek mesailerin bütçeye yük olmadan ve süregen ödemenin formülü olarak, ülkenin turizm gelirinin %10 artırılmasını göstermişti.

Turizm gelirlerimizin %10 bile artması durumunda, ek mesailere ödenen paranın aslında devletin dişinin kovuğu kadar olacağını, dolayısıyla bu konunun o kadar da büyütmeye gerek olmadığını ifade etmişti.

Aslında burada kastı, nitelikli üretimin, nitelikli ekonomik girdilerin sağlanması durumunda, devletin gereksizmiş ya da fazlaymış gibi görünen harcamalarının pek de göze batmayacağını vurgulamaktı.

Şimdilerde ise pandemi zemininde ek mesailer yeniden gündeme geldi.

Değil hiçbir siyasetçi, hiçbir doktor bile Covid-19 pandemisinin tüm yıkıcılığı ile insanlığın üzerine geleceğini tahmin bile edemiyordu.

Dolayısıyla, Sayın Erhürman’ın öngörüsünde yanıldığını söylemek doğru olmayacaktır.

Ancak, bütün parayı tek ata yatırmak misali, ülkemizin gelirlerini sadece turizme bağlamak, olası beklenmedik gelişmelerde çaresizlik içerisinde kalmakla eşdeğer olacaktır.

Şimdilerde yaşadığımız tam da budur aslına.

Üniversitelere, turizme odaklanmış bir ekonomik gövde, dengeyi sağlayıp ayakta kalabilmek için üçüncü ayak olarak Türkiye’yi denemekten başka bir çıkar yol bulamıyor.

Ülkemizde kara deliklerle dolu yani, eldeki parayı vakumlayan birtakım oluşumlar ve sistemler varlıklarını devam ettiği sürece taş üzerine taş koymamız mümkün olamayacaktır.

Erhürman dahil birçok siyasi ve bürokrat, her ne kadar üretimi de ön plana çıkarmaya çalışsa da HELLİM OLAYI misali, ekonomideki çarklar hep başkalarının leyhine dönmeye devam edecektir. Golü yine halk yiyecektir.

Dolayısıyla, öngörülü siyaset ve ekonomide öngörü mekanizmalarına muhtaçlığımız her geçen gün artıyor.

Dahası, ekonomik buhrandan çıkmak adına, tasarruf kelimesini sözlükten çıkarıp sahaya indirmek şart oluyor.

Konu devletin tasarruf edebilmesi ise elbette ek mesailer de öne çıkıyor.

Ek mesailer dendiğinde de zaten mesaiye uyulmayan bir devlet sisteminde, işin ‘’ek’’i de nereden geliyor, tartışmaya açılması gerekiyor.

Mesailerini hakkıyla yapıp da ek mesailerde emeklerini esirgemeyen ezilmiş azınlık ise ne yazık ki bu kurulu saadet gerçeğini değiştiremiyor.

Devlet, mesailerini tamamlamayan devlet memurları ile doludur.

Devlet, bir kişinin yapacağı işi birden fazla kişinin iş bölümü ile yapanlara doludur.

Devlet, devlette iş bölümü yapanların, aynı zamanda özel sektördeki yatırımları ile doludur.

Devlet, gereksiz ek mesai ödemeleri ile meşguldür!

Sağlık dahil olmak üzere, tüm devlet kurumları bu kara delikten nasibini almaktadır.

Dolayısıyla, ülkenin ikinci büyük partisinin lideri Sayın Erhürman’ın ek mesailerle ilgili görüşünün şimdilerde hayat bulma şansı yokken, alternatif çözümler konusunda bizleri aydınlatması gerekecektir.

İletişim: 0542-8529899