Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: Bir gül bahçesine girer gibi toprağa düşen hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık. Son ana kadar diplomasi için elimizden geleni yaptık ama bizim hüsnüniyetimizin yanlış anlaşıldığını gördük. Daha İdlib şehitlerimizin cenazelerini kaldırmadan rejime tarihinin en büyük kayıplarını verdirdik. 135 tank, 22 araç, 45 top imha edildi. 2 bin 557 rejim askeri öldürüldü. Kan dökülmemesi, can yanmaması, acı yaşanmaması hassasiyetimizi zafiyet, çekingenlik olarak görenlere gücümüzü göstermeye yeni başlıyoruz. Şu ana kadar Rejimin verdiği insan ve araç gereç kayıpları sadece bir başlangıçtır. Her biri canımızdan birer parça olan askerlerimizin hayatına kastedenleri yerle yeksan etmek boynumuzun borcudur. "OMUZLARININ ÜZERİNDE O BAŞLAR DA KALMAYACAK" Bu gafillere Türkiye'nin gerektiğinde baş veren ama baş eğmeyen büyük bir devlet olduğunu gösteriyoruz. Yaşananlardan ibret almayanların gözlem noktalarımıza saldırı tehdidi, akıllarının başlarına gelmediğine işaret ediyor. Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak. "RUSYA'YA VE İRAN'A BİR KEZ DAHA SESLENİYORUM" İşlerin bu noktaya gelmiş olmasından üzüntülüyüz. Bunun müsebbibi, arkalarına aldıkları güçlerin gölgesini kendi cüsseleri sanarak bize meydan okuyanlardır. Rusya'ya ve İran'a bir kez daha sesleniyorum, Suriye'de bizim sizinle herhangi bir derdimiz yok. Biz Suriye'de hem bu ülkeden kaçarak ülkemize yönelen milyonlarca kişinin yol açtığı insani krizi çözme hem de topraklarımızın güvenliğini sağlama mücadelesi yürütüyoruz. "ARTIK TEK TARAFLI FEDAKARLIK DÖNEMİ BİTTİ" Sınırlarımızın terör örgütleri ve gözünü ülkemizin topraklarına dikmiş zalim bir rejim tarafından kuşatılmasına, milyonlarca sığınmacının yükünün kalıcı bir şekilde üzerimize yıkılmamasına bundan böyle kararlıyız. Kapılar açılınca telefon üstüne telefon gelmeye başladı. "Kapıları kapatın" diyorlar ama o iş bitti. Mültecilere takındıkları tavır yüzünden Batı, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne hesap verecek. Mültecilere gaz bombası atıp, yıldırmaya çalışanlar uluslararası camiada hesap vermek zorunda kalacak. Artık tek taraflı fedakarlık dönemi bitti. Sınırlarımızı açtığımız saatten beri Avrupa'ya yönelenlerin sayısı yüz binler oldu. Bu sayı yakında milyonlu rakamlarla ifade edilecek. Türkiye şu ana kadar Suriye'de ne İran'ı ne Rusya'yı doğrudan hedef aldı. Sadece askerlerimizin kanını döken rejim unsurlarını hedef alıyoruz. Türkiye, mücadelesini herhangi bir ülkeye, kuruma güvenerek değil kendi yüreğine, bileğine, insanına, imkanlarına dayanarak yürütmektedir. "MEYDANI GAFİLLERE BIRAKMAYIZ" Meydanı, şehitler için üzülüyor görünüp, ağzını açtığında şahadet kavramına ve şehitlerimizin aziz hatıralarına hürmetsizlik yapan gafillere bırakmayız, bırakamayız. Biz bu şehitleri Bedir'de, Uhud'da, Huneyn'de, Hendek'te, Selçuklu'da, Osmanlı'da, Cumhuriyet döneminde, Çanakkale'de verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz Bay Kemal. Sen kendi partinin geçmişini bile bilmiyorsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale'de askerlerine ne diyordu; "Ben size ölmeyi emrediyorum" demişti.