Bugünkü başlığı ‘gümrükçünün oğlu konuştu’ olarak belirleyebilirdim.
Belki doğrusu da oydu…
Çünkü dünkü yazımızda “Gümrük amirinin oğlu gümrük komisyoncusu olursa” başlığını kullanmıştık.
Ala bize öyle güzel ve duygusal bir yazı göndermiş ki, halk dilinde tam ‘delikanlı’ tabirinden.
Çok hoşumuza gitti, etkilenmedik desek yalan olur…
Eralp Eligön’ün samimiyetinden hiç kuşkumuz yok.
Bunu biraz da yıllardır mesleğin bize verdiği hissiyattan dolayı söylüyoruz.
Delikanlı gibi ortaya çıkıp, hiç de saygısızlık etmeden çok samimi bir dille duygularını paylaşmış.
Önemli ip uçları da veriyor bize;
Bazı gümrük memurlarının nasıl görevlerini suistimal ettiklerini, fazla mesailerdeki abartıları, yemek ve benzin paralarını…
Zaten, dün de üstüne basa basa olayın gayrı yasal olmadığını sadece etik sorunu olduğunu ifade etmiştik.
Eralp kardeşimizin davetini kabul edip çok kısa bir süre sonra kahvesini içmeye gideceğiz, bundan kuşkusu olmasın.
İşte nasırlaşan duygularımızı, yumuşatmaya yeten ve çok kişinin ders alması gereken ibretlik açıklaması;

“Levent abi öncelikle iyi akşamlar..
Köşe yazınızı okudum az önce...İster istemez insan üzülüyor ve neden diye soruyor.
Ben üniversite de 3. yılımda okulu dondurup askere gittim. 6 ay işsiz ve ne olacağım gaylesi içinde evde oturdum.
Bu bir erkek çocuğu için ne demektir tahmin edebilirsiz.
Bizim maalesef kurulu holdingimiz yok devlette hükümette bizi kollayan da yok. Biz de bilirdik bayrak sallayıp devlet dairelerine girmeyi.
Babam da her babanın evladına yaptığı gibi elimden tuttu, bana bir meslek öğretti bir öğretmen öğrenci gibi.
3-5 ay evde bana birebir meslekle ilgili eğitim verdi tabiri caizse. Bu süreçten önce çok kapı çaldı benim için ama tüm kapılar kapalıydı memleketi içinde bulunduğu şartlardan dolayı.
Tek bir alternatifimiz kalmıştı. Biz de biliyorduk böyle şeylerle karşılaşacağımızı..
Başkaları tarafından hoş karşılanmama ihtimali olduğunu, ama ne yapalım Levent abi?
Biz de böyle bir yol çizdik. Askerdeyken lisans sınavlarına girdim, sınavı geçip lisansımı aldım. Geçen sene Kasım-Aralık ayı gibi de faal olarak Gümrük Dairesi’nde komisyonculuk yapmaya başladım.
O kadar bir temkinliyiz ki başladığımız günden beri rekabet ortamının olduğu komisyonculukta kimsenin ne müşterisine el attık ne bir gayrı yasal bir iş yaptık.
Zaman içinde kendi çevremle 3-5 müşteri kazandım. Çalıştığım firmalar bellidir,hepsi de yeni kurulmuş başkasının müşterisi olmayan firmalar..
Babam şu anda ithalat şubesinde amirden sonra 2. yetkili. Benim de ithalat şubesinde işlerim oluyor ister istemez beyanım olduğunda odasına girmek durumunda kalıyorum diğer evrak takip eden komisyoncular gibi.
Ama işte insanlar bunu farklı yorumlayabiliyor. Seven olduğu kadar sevmeyen de var mutlaka. Biz babamla o kadar bir dikkatli davranıyoruz ki koridorda bile yan yana gelmemeye çalışıyoruz..
İşte ben bu şartlarda, bu bilinçle işime gücüme gidip ekmeğimi kazanmaya çalışıyorum..Bu benimle ilgili kısmıydı…
2. konu ise babamın neden odasını kilitli tuttuğu son zamanlarda.
Evet doğrudur son günlerde kapısını kilitlediği oluyor. Ben de giremiyorum. Kilitlendiği saatler de bellidir, öğlen 12 buçuk 1 arası şube amiri ve babamla beraber o bölümün sorumlusu memur abilerim odada o gün gelen beyanlar için muayene memurlarının görevlendirmesini yapıyor.
Sırf sessiz ve sağlıklı bir ortamda adil bir iş dağılımı yapmak için o oda kapanıyor ama işte başka türlü anlamak isteyen istediği yere çekebiliyor konuyu.
Bu söylediklerime ne kadar inanırsınız inanmazsınız bilemiyorum ama içim o kadar rahat ki gerek kendimle ilgili gerek babamla ilgili uygun olduğunuz bir gün buyurun bir kahvemizi için gerek benim gerek babamın çalışma ortamını, şartlarını çıplak gözle görün..
Ha bir de son olarak ben ailesinden biri memur olup komisyoncu olan tek kişi değilim..
Abisi gümrük memuru olan var, kardeşi gümrük memuru olan var..
Neden başkaları değil de ben?
Onun cevabını da söyleyeyim;
Çizmiş olduğum düzgün dürüst ve başarılı yolu ne kadar erken keserlerse o kadar iyi...
Babam bugün var yarın yok , o da bir baba ve evlatlarının iş güç sahibi insanlar olmasını istiyor.
Şu an o kadar bir yorgun ve yıpranmış bir durumda ki normal şartlarda 5 sene öncesinden emekli çıkardı ama benden ayrı bir erkek kardeşim daha var ve onun eğitim giderlerini karşılamak bu zamanda oturduğun yerden karşılanamıyor.
Kardeşim mezun olur olmaz emekli olacağını düşünüyorum, ve babamın her zaman söylediği bir şey var.
“Ben emekli olduğum gün asla komisyonculuk yapacak değilim. Ben yeterince yoruldum….”
Babam, bir baba olarak yapması gerekeni yaptı bugüne kadar, elimden tuttu iş sahibi etti.
Sırf bu yüzden suçluysa bütün babalar asılsın!
Ben gerçekten bu yazılanlardan kendi adıma rahatsız olmuyorum, ben kendimi biliyorum ama babam için gerçekten çok üzülüyorum o bunu hak edecek bir insan değil.
Gümrükte o kadar gayrı yasal kazanç elde eden memur varken her gün 15 dakikalık muayeneye gidip 2 saatli mesai yazıp ekstradan 100 TL de yemek ve benzin parasını da alan ve benzeri çıkarcı tutumlar içinde olan memur varken kendine Allah’ın 1 kahvesini bile ısmarlatmayan adam neden bu kadar suçlu? Neden?
Kusura bakmayın Levent abi duygularımı sizle paylaşmak istedim..
İyi akşamlar hayırlı işler…”

(Eralp ELİGÖN)




GÜNÜN FOTOGRAFI


MESAJ KUTUSU



Sayın Ahmet Cenk MUSALAR,
İskele Kaymakamlığı için talipli çok ama kısa bir süre sonra bu göre yeniden sizin atanacağınızı duyduk. Umarız bu kez halkla ilişkiler konusunda sizi biraz daha kendinizi geliştirmiş olarak görürüz. Hayırlı olsun.

Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI,
yerel seçimlerde yüreğinizdeki İskele adaylığınızı bilmeyen yok ama bu konuda hiç beklemediğiniz bir sürprizle karşılaşabilirsiniz. Bir nabız yoklayın bakalım perde gerisinde neler oluyor…

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, yerel seçim çalışmalarına Mağusa’dan başladığınızı duyduk. Adaylarınızı iyi belirleyebilirseniz kötü gidişata dur deme şansınız var.

Sayın İsmail ARTER,
sırf UBP’den belediye başkanı olmayasınız diye birkaç güne kadar Başbakan Yardımcılığı Koordinatörlük görevine atanacağınızı duyduk. Yıldızınız hiç bu kadar parlamamıştı değil mi?

Sayın İrsen KÜÇÜK, Büyük UBP Projesi için yoğun mesai sarf ettiğinizi öğrendik. Bu arada Cuma akşamı Beşir Atalay ile de çok özel bir toplantı yapacağınız söyleniyor. Hayırdır bilmediğimiz bir şeyler mi var?

Sayın Gencay EROĞLU, bu sıralar çok kişinin gözü sizin makamdaymış. Sizi daha üst mevkiye gönderip koltuğa otarmak içir çeşitli projeler üretiliyor.

Sayın Aydın SOYER,
yeni hükümet görev başı yapar yapmaz her nedense bazı vergi memurlarının hedefi haline gelmişsiniz. Allah kolaylık ve sabırlar versin.

Sayın Cenk MUTLUYAKALI, Kalkınma Bankası ile Yeni Düzen’in mahkemelik olduğunu üzülerek öğrendik. Demek 20 sene öncesinin tahsilatlarını yaptılar sıra size geldi. Ne tuhaf değil mi?

Sayın Ahmet ÇALUDA,
son bir hafta içinde örgüt ziyaretlerini sıklaştırdığınız gözlemleniyormuş. Bu arada 6 ay sonra yeniden iktidarda olacağınıza dair konuşmalar yaptığınız iddia ediliyor.

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, Beşir Atalay’ın açılışını yapacağı İlahiyat Koleji’nin açılış törenine katılıp katılmayacağınız merak konusu olmuş. Bu konuda sağduyulu olmanızı önerenler çoğunlukta bilesiniz.

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, öğretmen eksikliği olan okullardaki öğrencilerin sinemaya götürülmesi talimatı verdiğiniz iddia ediliyor doğru mu? İyi de Karpaz’daki öğrencilerin Lefkoşa’ya gelmesi için bir tomar para gerekmez mi?

Sayın Teberrüken ULUÇAY,
bakanlık inisiyatifi ile vatandaşlık verilmeme konusu kamuoyunun genelinde memnuniyet yarattı. Ancak bazı okurlar soruyor, geçmiş hükümet döneminde vatandaş olanlar için bir bardak buzlu su mu içeceksiniz?

Sayın Ünal ÜSTEL, bakanlık döneminde tığ gibi delikanlı görünümünde olurken Meclis’e geçinde göbeği kısa sürede büyüttüğünüz gözlemlenmiş. Artık sabah sporlarına başlasınız diyoruz…

Sayın Mehmet DİREK, DP Lefke örgütünde dün akşam hararetli bir toplantı gerçekleştirmişsiniz. Eski partililerin homurdanmalarının her geçen gün arttığı söyleniyor. İktidarda olmak böyle bir şey olsa gerek değil mi?

Sayın Mehmet ERÜLKÜ, DP’nin İskele’deki beyni olarak yapılacak olan atamalarda epey söz sahibi olduğunuz söyleniyor. Bir atama da sizin için gelebilir diyorlar hazırlıklı olmakta yarar var…

Sayın Güner GÖKTUĞ
, parti MYK’sının değiştirilmesini istemeyenlerin başında geldiğiniz iddia ediliyor. Partinizin şahlanması için ara sıra değişiklik iyi gelir. Takozu kaldırmanız isteniyor…





Günün Fıkrası

Duvar

Kudüs’e atanan bir Amerikalı gazeteci, ağlama duvarının önünden gelip geçerken, bir Musevi’nin her gün duvarın önünde diz çöküp dua ettiğini fark etmiş. Haftalarca aynı manzarayı görünce dayanamamış gazeteci. Bu adamla konuşmayı denemiş:
- “Sizi her gün dua ederken görüyorum.” Adam cevaplamış:
- “Evet, sabahları gelir, dünya barışı ve kardeşlik için dua ederim... Öğleden sonraları gelir, yeryüzündeki acıların ortadan kalkması ve bütün insanların refaha kavuşması için dilekte bulunurum...”
- “Ne kadardır sürüyor bu?”
- “Tam 25 yıldır...”
- “Bunca yıl sonra nasıl bir duygu var içinizde?”
- “Duvara konuşuyormuşum gibi bir duygu...”