Malum Corona Virüs salgını ile mücadele ediyoruz.

Tüm Dünyayı saran bir salgın var.Pandemi.

Deprem, Savaş gibi olağanüstü günlerden geçiyoruz.

Tüm ülkelerin sağlık sistemleri çökmüş yada çökmek üzere.

Dünyadaki vaka sayıları 1 milyonu , ölümler 80 bini geçmiş durumda .

İnsanlar ölüyorlar ve yalnız gömülüyorlar.

Aç parasız onbinlerce insan.

Ülkeler arasında maske ve koruyucu kıyafet savaşları yaşanmaya başladı.

ABD, İtalya dahil maske bulamıyorlar.

Tüm ülkelerin Hava ,kara, deniz ulaşımları acil hizmetler dışında durdu.

Özgürlüklerin kısıtlandığı berbat ama yaşamak için kurallara uymanın zorunlu olduğu günlerden geçiyoruz.

Evlerimize hapsolduk.

Market alışverişi ve eczane dışında dışarı çıkamıyoruz.

Yasak.

Özellikle İngilterede bulunanlar adeta oradan kaçmak istiyorlar.Çünkü Hükümet sürü bağışıklığı diyerek geç aldığı

önlemler neticesinde bugün ülke çok kötü bir durumda .

Marketler yağmalanmış.Yiyecek bulmakta zorlananlar var.

Vaka sayısı 50 bini geçti ölü sayısı 6000 ‘lerde.

Dünyada bunlar yaşanırken Corona virüs salgını ile yurtdışında bulunan öğrencilerimiz KKTC hükümetinin aldığı

bir karar ile zorda olsa organizasyon sağlanarak ülkeye getirildiler.

Dün 2.sefer yapıldı.

Londra’dan gelen öğrencilerimiz Güzelyurttaki Kredi Yurtlar Kurumunun yurtlarına yerleştirildiler.

Dışişleri Bakanı Kudret Özersayda öğrenciler gelmeden önce yurtları ziyaret etmiş ve rastgele bir iki odayada

girerek gözlem yaptığını söylemişti.

‘’Gidip yerinde de gördüm, içiniz rahat olsun, sevdikleriniz sağlıklı ve temiz bir ortamda karantina sürecini

yaşayacaklar, bu bizim görevimizdir’’ diyede sosyal medyadan paylaşım yapmıştı..

Tabii bunu yapmasının sebebi daha önce yine Corona virüs salgını dolayısıyla yurdışından getirilen ve Özok

yurduna yerleştirilen öğrencilerin odalarının yeterince temiz olmaması ile ilgili yaptıkları fotoğraf paylaşımları

sonucu buna sinirlenen aileler ve öğrenciler ile yaşanılan olumsuzluklarla ilgiliydi.

Peki bu sefer ne oldu.

Öğrenciler yurtlara yerleşir yerleşmez sosyal medya hesaplarından yine ayni kareler paylaşıldı.

Lekeli şilteler, sıcak suyu olmayan oda resimleri.

Bunun üzerine Kudret hocada empati yapın demiş.Bilmiyorsanız öğreneceksiniz diyede eklemiş.

Peki nedir Empati?

Bir konuda kendini başka bir kişinin yerine koyup onun içinde bulunduğu durumu anlamaya çalışmaktır.

Empati, dünyayı karşınızdaki bireyin gözüden görebilmektir.

Empati, karşı tarafın koşulları, durumu, hisleri değerlendirilerek onun bakış açısından duruma bakabilme

durumudur.

Kısaca başkalarını anlama sanatıdır.

Peki kişinin empati kurma yetisini sonradan geliştirebilmesi mümkün mü?

Evet mümkün ama önce kendini tanıması gerekiyor.

Daha sonra iletişim ya da ilişkide açık uçlu sorular sorarak, yargılamadan kaçınıp sadece yorum yaparak, karşı

tarafı göz teması kurup dinleyerek, hızlı yargıya varmayarak ve geçmişi iyi analiz ederek geliştirilebiliyor.

Bunu ben söylemiyorum tabbi ki.

Ne haddime.

Söylemesi gereken söylüyor.İşin uzmanı Uzman Klinik Psikolog Orçun Aykol .

Anlamayanlar için örnekte verelim.

- Birinin çok üşüdüğünü görmek ve kendini onun yerine koyup o kişiye ceketini ödünç vermek.

- Ağlayan bir kişiyi görünce yanına gidip neden üzgün olduğunu sorup ona destek olmak.

- Sınavdan düşük not alan arkadaşına soruların nasıl çözüleceğini öğretip yardım etmek.

- Eğer araba kullanıyorsak ve yağmurda bekleyen birini görürsek onu arabamıza alıp gideceği yere kadar

götürmek.

- Yemek yemediğimiz zaman ailemiz üzülüyor empati kurup yemeğimizi bitirmek.

-Yoksul kişileri gördüğümüzde empati kurup kendimizi onların yerine koyup onlara yardımcı olmak

- Caddede karşıdan karşıya geçmek isteyen bir yaşlı gördüğümüzde empati kurup onun koluna girip karşıya geçirmek

- Yaralı bir hayvan gördüğümüzde kendimizi onun yerine koyup empati yapıp ona yardım etmek, yemek vermek ve yaralarını sarmak.

-Bir salgın hastalıkta yatacak yeri dahi olmayanları düşünüp 14 gün kirlide olsa bir şiltenin üzerine kıvrılıp yatmak.

-Bir salgın hastalıkta yiyecek bir şey bulamayanları düşünüp 14 gün bir tas çorbaya razı olmak.

-Bir salgın hastalıkta etrafında hergün ölen insanlar olduğunu görüp her ne şartta olursa olsun sadece daha güvenli olan ülkesinde olmayı düşünmek.

-Bir salgın hastalıkta Ailesinin yanına gidemeyecek olanları düşünüp 2 hafta bir odada televizyonsuz da internetsizde olsa kalmaya razı olmak.

-Bir salgın hastalıkta günlerce ağzında maske gözlerinde koruyucu gözlük üzerinde tulumla yüzlerce virüs kan ve ter içinde hastalar için mücadele eden sağlıkçıları düşünüp 14 gün 1 odada temizliğini kendisi yapıp kalmaya razı olmak.

-Yoğun bakımda solunum cihazına bağlı yüzlerce insan olduğunu düşünüp bir odada rahatça nefes alıyor olabilmek dışında başka bir şey dilememek.

Empati olmazsa kişi yalnızlaşıyor, duyguları, yaşantıları anlaşılamadığı için kendisini anormal hissedebiliyor.

Empati sayesinde ise kendini daha kolay kabul ediyor, sosyal uyumu artıyor, motivasyon ve öfke kontrolü

sağlıyor.

Bunuda ben söylemiyorum.

Uzman Klinik Psikolog Orçun Aykol söylüyor.

Ve ne demiş Aristo “Herkes kızabilir, bu kolaydır. Fakat doğru kişiye ,doğru zamanda , doğru amaç için ve gereken

ölçüde sinirlenmek, işte kolay olmayan budur.”