Türk Göçmenler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, devletin yaptığı olumlu veya olumsuz her işin protesto edildiğini, bunun da vatandaşları üzdüğünü ifade ederek, “Demokrasilerde eleştiri ve protestolar daima olmalıdır, ancak eleştiri ve protesto, halkın isteğine ve menfaatlerine bağlı olarak gerçeği yansıtmalıdır” dedi. Dernek genel Başkanı Enver Dinçoğlu yazılı bir açıklama yaparak, ülkede yapılan her işin protesto edilmesini “gariplikler” olarak değerlendirdi. Yapılan yanlışların yanı sıra, ülkede doğru ve güzel işlerin de yapılmakta olduğunu ifade eden Dinçoğlu, Türkiye’den gelecek olan su konusunun bile eleştirildiğini kaydetti. Ülkede her ne yapılırsa yapılsın protesto edilmesini eleştiren Dinçoğlu, bu duruma Kıbrıs Türk halkının çok büyük bir bölümünün üzüldüğünü dile getirdi ve eleştirilen doğal olduğunu, yapılması gerektiğini, fakat bu eleştiriler Kıbrıs Türk halkının yararına veya menfaatine olmayınca doğal olarak “büyük bir haksızlık ve riyakarlık” olduğunu savundu. Dinçoğlu açıklamasında şu görüşlerini savundu: “Anavatan Türkiye her ne yapıyorsa, soydaşlık ve kardeşlik ilişkilerinden doğan hakkını kullanarak, kardeşlerinin mutlu, mesut yaşamaları için yapmaktadır. 1974 Mutlu Barış Harekatı öncesi adada yaşayan ve yaşamı bilen biri olarak hayretler içindeyim. Anavatan Türkiye olmasa bu protestoları ve eleştirileri yapanların ne yapacaklarını, ne düşüneceklerini, neyi protesto edeceklerini hep merak etmişimdir... Su ile can vereceksin, ekonomiyi ayakta tutacaksın, yollar, okullar, hastaneler yapacaksın, kalkınmayı sağlayacaksın, dünyanın en pahalı işi olan halkın can ve mal güvenliğini sağlayacaksın, sonuçta kendini bilmez bir takım insanların hedefi olacaksın, hakaretlere maruz kalacaksın... Bu yapılanları kul affetse, Allah affetmez. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’tan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay’ı yürekten kutluyorum, zira, yapmış olduğu açıklama, Kıbrıs Türkünün gerçeğini yansıtmaktadır ve yabancı güçlerin oyunları sonucu din Kıbrıs’ta istismar edilmiştir.” Dinçoğlu, camilere giderek dini vecibelerini yerine getiren kişilerin Müslüman bireyler olarak kendi tercihleri olduğunu ve kimsenin saygısızlık yapma hakkının olmadığını da sözlerine ekledi.