Sosyal medya paylaşımlarımız, kafamızdan geçenler ve ruh halimizle ilgili sandığımızdan daha fazla ipucu içeriyor.
Facebook 1,7 milyar aktif abonesini her sabah "Ne düşünüyorsunuz?" sorusuyla karşılıyor. Çoğu psikiyatrist, psikolog, danışman vs de hastalarıyla seansa başlarken bu soruyu soruyor. Bir arkadaşımızı ya da yakınımızı biraz düşünceli gördüğümüzde biz de aynı soruya yöneliyoruz.
Sosyal medya üzerindeki aktivitelerimiz ruh halimizle ilgili pek çok bilgi içeriyor. Uzmanlar bireylerin, toplumların, ulusların, hatta genel olarak insanlığın "duygusal nabzını" tutmak için bu verilerden nasıl yararlanabileceklerini araştırıyor.
BBC Future'un Kasım ayında Sydney'de düzenleyeceği Dünyayı Değiştiren Fikirler Zirvesi'nde ele alınacak konulardan biri de bu olacak.
Paylaşımlar neye işaret ediyor?
Sosyal medyada yazdığımız ve paylaştığımız şeyler ve bunu ne sıklıkta yaptığımız kişiliğimize ve yaşadıklarımıza dair çok şey anlatıyor.
ABD'de 555 Facebook üyesi ile yapılan bir araştırmada, dışadönük insanların, günlük yaşamları ve sosyal aktiviteleri ile ilgili paylaşımlarda bulundukları ve bunu sık sık yaptıkları görüldü.

Özsaygısı az olan insanların ise daha çok eşleri ya da sevgilileriyle ilgili paylaşımlarda bulunma, sinirli, nevrotik kişiler onay almak ve dikkat çekmek için Facebook'a girme, narsistler ise başarılarını, diyetleri ya da egzersiz programlarını sergilemek için statü güncellemeleri yapma eğilimi gösteriyordu.
Başka bir araştırma ise selfie şeklinde sık sık kendi fotoğraflarını paylaşanların genellikle daha narsist ve psikopat özellikleri olduğunu, kendi fotoğraflarında ufak tefek dijital düzeltme yapanların özsaygısının az olduğu sonucuna varmıştı.
Sosyal medya terapi amacıyla mı kullanılıyor?
Facebook'ta öfkeli bir not paylaşan ya da sabaha karşı umutsuz bir tweet atan herkes sosyal medya kullanımının aslında bir tür terapi içerdiğinin farkındadır.
Peki, bu durum insana yarardan çok, sorunları bir boşluğa haykırarak daha büyük yankıyla geri dönmesi etkisi mi yaratır?

Meksika'daki bir ruh sağlığı merkezi bu kanıda ve Facebook'un ucuz bir terapi alternatifi olmadığı konusunda halkı uyaran bir kampanya başlattı.
Fakat aslında bu boşluk sizi dinliyor ve yardımcı da olabilir. Araştırmacılar, insanların Facebook'taki statü güncellemeleri ya da Twitter paylaşımlarından yola çıkarak, örneğin intihar riskine dair ipuçlarının önceden tespit edilmesi üzerinde çalışıyor.

Kasım'daki zirvede bir sunum yapacak olan Avustralya'dan bir enstitü, bir bilgisayar programı yoluyla iki aylık tweetleri incelemiş ve intiharla ilişkilendirilen bazı terimleri aramıştı.
Bilgisayar programı ve araştırmacılar iki ayrı koldan risk unsuru taşıyan tweetleri sınıflandırdı. Her iki sınıflamanın örtüştüğü görüldü ve uygun bilgisayar programları sayesinde yardıma ihtiyacı olan insanların tespit edilerek aile ve doktorların uyarılması olanağına dikkat çekildi.
Bazı internet grupları da intiharla ilgili uyarı niteliğindeki paylaşımların bulunması ve destek sağlanması üzerinde duruyor. Örneğin Reddit risk altındaki üyelerine destek amacıyla bir İntihar Gözetim sitesi oluşturdu.
İnternet toplulukları bazen bu tür durumlarda trollerin uygunsuz yorumlarına sahne olsa da yardıma ihtiyaç duyanlara yardım eli uzatmak isteyenler hep daha fazla olmuştur.
Editör: TE Bilisim