Ülkemizde uygulanan parlamenter sistem, eskilerin tabiriyle “nev’i şahsına münhasır” bir parlamenter demokrasidir.

Yani “kendine has” tır.

Ve potlaç kültürüne benzer bir siyasettir.

Nedir potlaç kültürü?

“Eski Türk geleneğinde Türk boyları ve boy beylerinin, bölünüp parçalandıklarında ve dara düştüklerinde ziyafetle uyguladıkları bir birleşme ve bütünleşme yöntemi vardır.

Dede Korkut’ta da belirtildiği üzere eski Oğuz Türklerinde şölenler, ziyafetler meşhurdur. Bunlar için potlaç, kençliyü, han-ı yağma, şölen ve toy gibi terimler kullanılır. Bu ziyafet türlerinden biri de potlaç olup bu geleneğin bir şekli de şöyleydi: Bütün Türk boylarını birleştirip hepsinin beyi olmak isteyen yani beylerbeyi olmak isteyen bey, büyük bir ziyafet verir ve bütün beyleri çağırırdı.

Ziyafete gelen beyler, ziyafet sahibinin beyliğini kabul etmiş sayılırdı. Gelmeyen de bu Türk birliğine katılmadığını, ayrı baş çekmeye devam edeceğini belirtmiş oluyordu.

Ziyafette yenilir içilir, sonra ziyafeti veren bey, özel eşyalarını alıp, geri kalan malını mülkünü, evini barkını, çadırını, atlarını, koyunlarını nesi varsa, ziyafete katılan beylere ve halka yağmalatırdı. Bu sembolik davranışıyla beylerbeyi, ‘beylik almakla, milleti ve devleti soyup soğana çevirmekle değil; vermekle olur’ demek isterdi.

Fakat biz bunuda yanlış anladık.Çünkü bizde beyler kendi ceplerinden değil devletin ensesinden bunları yapıyor.

Son günlerde sayın Başbakan Dr. Faiz Sucuoğlunun çelişkili açıklamaları bana birkez daha potlaçı , liyatın ne derece önemli olduğunu ve yönetici ile lider arasındaki farkı hatırlattı. Tabii birde Doktorlarımıza mecliste değil Hastahanelerde ihtiyacımız olduğu gerçeğini.

Yaşadıklarımızda bunu teyit edecek sayısız örnek mevcut.

Her insanın keman çalması mümkün olmadığı gibi yaptığı işin tekniğini çok iyi bilen her çalışanında yönetici olabilmesi mümkün değil. Yönetici olabilmek keman

çalabilmeye benzer gibi bir olgu. Çok değer verdiğim bir arkadaşım böyle söylerdi. Kabiliyet işi derdi.

Ne yazıkki vatandaş olarak Doktorlara olan borcumuzu onları Milletvekili seçerek ödüyoruz.

Tabii vatandaşın teveccühü ile rakiplerinden daha fazlada oy aldıkları içinde Eğitimden Çevreye birçok Bakalıklarıda onlara emanet ediyoruz.

Tecrübe ile sabittir ki bu büyük bir yanlıştır.

Son 40 yılda geldiğimiz durum ortada.

Sağlık sistemimizi bile ıslah etmekten uzak bir yapı yaratmış durumdayız.

Ve bu akıl tutulmasından hala kurtulmuş değiliz.

Kennedy ve Reagan dahil dört ABD Başkanı’na danışmanlık vermiş, liderlik konusunda yirmiyi aşkın kitap yazmış, kıtalararası konferanslarda konuşmacı olarak yer

almış bilim adamı ve yazar Warren Bennis : “Yönetici ‘işleri doğru’ yapar; Lider ise ‘doğru işler’ yapar.” diyerek yukarıda ne demek istediğimi özetlemiş

aslında.

Bunun için bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyorum.

Değerli arkadaşlar Doktora olan borcunuzu artık onları Milletvekili seçerek değil bir torba patates ile ödeyin.Veya ne bileyim çiçek alın baklava götürün.

Aksi takdirde elektrikten telefona, kontrol edilemeyen faiş gıda fiyatlarından her fırsatta zamlanan benzin fiyatlarına olan isyanımız bitmeyecek…Olan hem
Doktorlara hemde bize olacak.