Adam pırıl pırıl bir belediye başkanı…

Hem de kırsal bir kesimin!

Kıt kanaat şartlarla başkanlık yapmaya çalışıyor…

Çalışan sayısı az, kaynak yok, sorun çok!

Halkına ülkenin en güzel plajlarından birini kazandırmış…

Tüm olanaksızlıklara rağmen, eksik kadroyla halka hizmet vermek için debeleniyor!

Herkes klimalı ortamlarda keyif çatarken o 4 derece sıcağın altında koşturup duruyor…

Ama vatandaş duyarsız!

Emeğe saygısı yok…

Kendine verilen hizmete ihanet ediyor!

Siz bu durum karşısında o bölgenin belediye başkanı olsanız ne yaparsınız…

Ben de Sarıçizmeli’nin gibi isyan ederim!

Madem bu halka iyilik yaramıyor…

Küfür bile ederim!

Mehmetçik Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli de isyan edip ‘gerekirse özelleştirilsin’ dedi…

Az bile dedi!

Ama bir türlü empati yapmayı beceremeyenler anında klavyeye sarıldı…

Yabancı biri de sanacak ki başkan vatana ihanet etti!

Ülkenin gizli sırlarını başka bir ülkeye sattı…

Ya da cinayet işledi!

Aksine o gerçekleri dile getirdi…

Haklı olarak da kızgın olunca madem ki vatandaş değer bilmiyor ‘özelleştirilsin’ dedi!

Şimdi sözde aydınlar ona yükleniyor…

Her şeyden en çok onlar anlıyor ya!

Vur abalıya misali…

Cemil Sarıçizmeli de dün sosyal medyada yaptığı açıklamada özelleştirme konusunda ki görüşlerini ifade etmeye çalıştı…

DAK ve DAİ’nin özelleştirilmesine karşı yapılan mücadelenin tam ortasındaydı!

Hapis bile yattı…

Yattı da ne oldu?

Birlikte mücadele ettiği arkadaşları şimdi onu kızgınlıkla söylediği ‘özelleştirme’ kelimesinden sonra darağacına çıkarmaya çalışıyor!

Maksat gösteriş olsun…

Şov yapsınlar!

Özelleştirme çalışmalarına karşı sözde bir şeyler söylesinler…

Bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir evladı alaşağı etsinler!

İnsanda biraz utanma olur yahu…

Sarıçizmeli isyanında haklıdır…

Çok ama çok zor şartlarda kıt kanaat yapılan tesisler sorumsuz vatandaşlar tarafından viraneye çevrilmektedir!

Çünkü bizde çevre ve temizlik gibi kavramlar tamamen gösterişten ibarettir…

Klavye kahramanları otururlar bilgisayar karşısında entel-dantel sözler eder ama!

Bunu gerçek hayatta göstermezler…

Sonra kalkıp ülkenin başarılı ender yerel yöneticilerini karalamaya kalkarlar!

Ve insanları kırar geçirirler…

Şimdi umarız mutludurlar!

İsteyen kına da yakabilir…

Cemil kardeş sözüm sanadır;

Bizim ülkede adam harcama artık moda haline gelmiştir…

Kulağını kapat, sinirlerini aldır ve yolluna devam et!

Belli ki bir zamanlar maaş bile ödemekte güçlük çeken ve batan bir belediyeyi yükselttiğin için gösterdiğin başarı birilerine fena halde batmış…

“Kendimizle yüzleşelim…”

“Böyle bir tartışma yarattığım için mutluyum. Bunun için de bir bedel ödemem gerekiyorsa da tekrar öderim.

Benim siyasi kariyerim bu toplumun menfaat ve çıkarlarının çok ama çok gerisinde, sadece bir teferruattır.

Halkın malına sahip çıkmak hepimizin görevi. Bunu gösterelim ama buradan değil fiiliyatta yapalım. Kendimizle yüzleşelim, değişimi başkasından değil, kendimizden başlatalım.

Zaten bunu başarabilirsek göreceğiz ki halk olarak değişmişiz...”

(Cemil SARIÇİZMELİ)

“Linç girişimi…”

“Onlarca güzel, bugüne kadar kimsenin aklına dahi gelmemiş iş yapan Cemil Sarıçizmeli'ye, yanlış bir iş üzerinden değil, üzüntüyle sarf edilmiş amacını aşan yanlış sözler üzerinden linç girişimi, istifa çağrıları...

Bunu yapanlar arasında sürekli adil olmaktan söz edenler de var... İşin kötüsü şu ki şaşırdığımı söyleyemem!..”

(Tufan ERHÜRMAN)

"Güney'de kirletmiyoruz..."

“Bugün, gördüğüm kadarıyla konumuz plajlardaki çöplerimizdir..Plajlar dahil her tarafı delicesine kirletiyoruz ve sonra da car car ediyoruz sanki o psikopatlar biz değilmişiz gibi..

İki adım ötede Güneyde kirletmiyoruz..
Avrupa da da kirletmiyoruz hatta uzun süre taşıyoruz o pet şişemizi elimizde ve sakız kağıdını…
Ama kendimize ait her şeyi kirletiyoruz..Sadece çevre değil..Ses kirliliğimiz de doruktadır..İnsani ilişkiler de..

Kısaca beynimizin içi pis..

Önce oradan başlamak lazım sonra da çevre vs. yasasını yapıp da bir türlü yapamadığımız için uygulanmayan tüzüklerden..
Hade bakalım cahilce yaşamaya devam edelim ki doğayla savaşımızi kazanalım..

(Dilek Yavuz YANIK)

Sendikacılık çamur atmak mı!

Milli Eğitim Bakanlığı’nın organize ettiği Çanakkale ziyaretleri…

Gençlerimiz ve çocuklarımız oraya gidip tarihimizi yerinde yaşıyorlar!

Milli ve manevi değerlerimizi tanıyorlar, sahip çıkıyorlar…

Dün KTOEÖS Başkanı bir basın açıklaması yaparak bir takım sorular sordu!

Aşları filan kapatılıyor filan diye…

Soru sorduklarına göre belli ki ellerinde böyle bir kanıt yok!

Onların rahatsızlığı çocuklarımıza tarihimizin gerçeklerinin gösterilmesi…

Niçin bundan rahatsız oldular anlamak çok zor!

Bizim okullarda PKK’lı kadının dağdaki halinin söyleşilerinin reklamı yapılırken susuyorlar ama tarihin gerçeklerini öğrenen çocukların yaptığı ziyaretler her nedense batıyor…

Bu mudur eğitimcinin görevi!

“Gönlümüzdeki Çanakkale geçilmeyecek…”

“…Umarım bu kültür gezileri artarak devam eder. Öğrencilerden ve velilerden çok olumlu dönüşler aldık.

En azında bizleri seven ,isteyen, her türlü fedakarlığı yapıp bizi gece gündüz ağırlayan ,TC kamp liderlerine ,yetkililere teşekkür etmek gerekir.

Sendikalar asli görevlerini unutup siyasete bulaşmış.

Yazık!

Okulların açılacağı bu günlerde eğitimle ilgili öğretmen eksikliği ,alt yapı eksikliği ile ilgili açıklama yapmalarını beklerdik ki İki aydır başka hiçbir sorunumuz yokmuş gibi bütün enerjinizi Çanakkale gezisini eleştirmeye adadınız.

Yazıklar Olsun!

Ne yaparsanız yapınız. Kalbimizde ,gönlümüzde taht kuran şehitler diyarı Çanakkale’deki şehitlerimizi saygıyla andık ve ziyaret ettik.

VE ŞUNU ASLA UNUTMAYIN GÖNLÜMÜZDEKİ ÇANAKKALE YİNE GEÇİLMEYECEK..."

(Arın Barkut İSMETOĞLU

Çanakkale gezisine katılan bir öğretmen)