Başbakan Erhürman’ın şikayet ve memnuniyetsizliğini belirtmesinden sonra Başbakan Yardımcısı Özersay da geri kalmadı…

“Devlet battı” dedi!

Hatta “ben batırmadım” diyerek de işin içinden sıyrılmaya kalktı…

Elbette devleti tabiî ki eğer battıysa Özersay batırmadı ama!

Acaba bu makama geldiği için pişman mı olmaya başladı diye düşünmeye başladık artık…

Bizim iktidar ortakları büyük vaatlerle göreve gelmişlerdir!

Şikayet etmek ya da devlet battı edebiyatı yapmak kolaycılıktır, korkaklıktır…

Eğer devlet gerçekten batıysa da anahtarları teslim eder mahalleye gidersin!

Yok öyle yağma, aksine seçim öncesi söylediğini yapacaksın, devleti zarara sokanları ya mahalleye ya da mahkemeye göndereceksin…

Eski Maliye Bakanı Birikim Özgür aslında ufuktaki tehlikeyi bundan tam iki sene önce bakanlık döneminde söylemişti…

Söyledi de ne oldu;

Yoldaşları kendini milletvekili seçmedi!

Çünkü bu memlekette doğruları söylemek kimsenin işine gelmiyor…

Söyleyen de taktir alacağına cezalandırılıyor!

Bakın işte bundan tam iki sene önce o günkü gelişmeleri nasıl yorumlamışız, sizlerle bir kez daha paylaşıyoruz;

“Maliye Bakanı Birikim Özgür’ün tespiti epey tepki topladı…

“Türkiye ile protokolleri imzalamazsak batarız” demişti!

Doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu bu ülkede tepkiler doğaldır…

Çünkü çalışmadan kazanan bir millet haline getirildik, bunda geçmiş Türkiye hükümetlerinin de payı büyük!

Çuvallarla para gönderdiler, ‘biz sizi öderiz’ mantığı güttüler…

Üretimden koptuk, hazırcılığa alıştık!

Bizim geçmiş hükümetlerin işine geldi bu, ekonominin dümenini Ankara’ya bıraktılar…

Türkiye gönderdikçe onlar yatırım ve üretim yapacaklarına partizanlık ve popülizm yapıp müşavir ordusu yarattılar, devlet dairelerine gereksiz adam doldurdular!

Bakan Özgür’den daha ileri gideyim ben;

KKTC şu anda batmış bir ülkedir!

Zira eğer bir ülke kurulduğu günden beridir başka bir ülkenin eline bakıyorsa, her yıl verdiği açık buna rağmen büyüyorsa o devlet batık bir devlettir!

Özgür’ün de dediği gibi eğer ekonomik protokoller imzalanmazsa bu ülke değil batmak yok olmaya mahkumdur…

Onun için sırf siyaset olsun diye bakanın açıklamalarına tepki göstermek akıl karı değildir!

Protokol demek belirli kuralların egemen olduğu ekonomik bir anlaşma demektir onun da karşılığı tasarruf yapmaktır…

Bunu başka bir alternatifi de bulunmamaktadır!

Beleş yaşama dönemi artık çok gerilerde kalmıştır…

İster kabul eder ister etmeyiz ama acı bir gerçektir bu!

Geçenlerde belediyelerin devlete olan borçları yayınlandı;

Değil çalışanlarının sosyal yatırımlarını birçoğu artık esnaftan yaptığı alış verişi bile ödeyemiyor…

Yeni Erenköy Belediyesi bunun son örneği.

Her ay 125 bin TL açık veren bir belediyenin çalışanları ödemesi zaten mucizeydi, şimdi borçlar ertelenip sümen altı edilince batış kaçınılmaz oldu ve 3 aydır maaş bile ödeyemiyor!

İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy dün çok net bir açıklama yaptı;

“Bu belediyede çalışan sayısı yüzde 50 fazladır!”

Çünkü belediyelerde siyaset hizmetin önüne geçmiş ve partiye yakın olanlar belediyeye doldurulunca kaçınılmaz son ortada!

Lefkoşa’ya yürüyüş eylemi yapan çalışanlara Büyükelçilik büyük nezaket gösterip kucak açtı…

Yürüme eylemi yapan 7 kişi Büyükelçilik aracıyla Lefkoşa’ya getirilip elçi ile görüşüldü…

Çalışanlar elçilikten çıkarken yüzleri gülümsüyordu çünkü sorunların çözümü için söz verilmişti…

Hadi bu belediyeye bir miktar yardım yapılıp çalışanlar ödenecek, peki nereye kadar?

Aynı sorunu diğer belediyeler de yaşayacak, onlar da elçiliğe yürüyecek…

Sorun köklü olarak çözülmüş olacak mı!

Ne devleti yönetenler ne de belediye yöneticileri hiç alınmasın;

KKTC devleti belediyeleri ile birlikte bir batağın içinde çırpınıp durmaktadır!

Çırpındıkça da batmak elzemdir…

Dünyanın başka bir ülkesinde böyle bir durum yaşansa insanların açlıktan nefesi kokar!

Ve bizim şansımız varsa da yoksa da Türkiye’dir…

Bu yüzden ekonomik protokolleri imzalamama gibi bir lüksümüz olamaz!

Örneğin su konusu;

Belediyeleri yönetemeyen zihniyetin Türkiye’den gelen suyu yönetmesi mümkün mü?

Onların asıl derdi suyu yönetmek filan değil!

Sudan elde edecekleri fahiş kardan olacaklarıdır…

Ayda 35 bin TL devlete öde, vatandaştan 1 milyon tahsil et!

Ya da;

35 kuruşa aldığın suyu 2 TL’ye vatandaşa kakala!

Onlar da belediyelerini partilileriyle doldursunlar…

Yok öyle yağma!..”

Sadece Merak İşte?

Cesur adımlar derken?

Başbakan Tufan Erhürman kalıcı çözüme ulaşılması için cesur adımlar atmak gerektiğini vurguladı…

Ama detaya girmedi!

Başbakan bu konuya açıklık getirmeli…

Bu ülkede Denktaş, Talat, Eroğlu ve şimdi de Akıncı bu işin en tepesinde oturuyor!

İyi de hangi cesur adımları atmadılar ve kalıcı çözüm bir türlü olmadı…

Bizce Erhürman ağzındaki baklayı çıkarmalı ve cesur kararları açıklamalıdır!

Kapı mı asker mi?

Derinya kapısını açılması için eylem düzenlendi…

Birincisi kapının açılmamasında Türk tarafı suçlu gösterilmeye çalışıldı!

İkincisi yine kendini bilmez bazıları Ankara’yı suçladı ve bu konuda pankart taşıdı…

Aslında Derinya da konu çok daha başka!

Orası askeri bölge ve yol askerin tam ortasından geçiyor…

Bazılarının tek akacı askeri yarıp geçmek!

Konu tamamen siyasal ve psikolojik…

Vatandaş ne yapsın?

Başbakan ve yardımcısı umutsuz…

Devlet sözde batmış ya!

Kendilerini bu işin içinden sıyırma yarışına girmişler gibi bir tablo var ortada…

Peki bu karamsar açıklamalarla vatandaşın duygularının ne hale soktuklarını hiç düşünüyorlar mı acaba?

Eskiden gençler ülkeden kaçmak isterlerdi…

Şimdi artık keli felli insanlar yaşları 40’ın 50’nin üzerinde olanlar kaçma planları yapmaya başladılar!

Onun için herkesin ağzından çıkanı kulağı duysun lütfen…

5 çalışandan 1’i kaçaksa!

Ticaret Odası raporları böyle diyor…

Ülkede her 5 çalışanlar 1’si kaçakmış!

Yüzde 20’si kaçak çalışıyor yani…

Bu da demektir sırf burada yüzde 20 vergi kaybı var devletin!

Vahim bir rakamdır bu…

Devletin ve tabi ki hükümetin bu konularda çok aka çok daha fazla çalışması ve denetlemesi gerekiyor demektir!

MESAJ KUTUSU

Sayın Özdil NAMİ, Bakanlığınıza bağlı Kıb-Tek’de hem müdür ataması hem de bir yönetim kurulunun atanması yasal mevzuatlarla uyuşmamaktadır. Konuya duyarlılık gösterip atamaların bir kez daha gözden geçirilmesi öneriliyor.

Sayın Metin GÖKALP, Büyükkonuk Belediyesi bağımsız belediye başkanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Sonunda bölge büyükleriyle bu kararı vermiş ve çalışmalara yoğun bir şekilde başlamışsınız bile, yolunuz açık olsun…

Sayın Osman IŞISAL, Değirmenik belediye başkan adaylığı konusunda önce vazgeçip Karavezirler’e adaylık önerisi yapmış sonra da bu karardan cayarak bir kez daha aday olduğunuzu açıklayarak ortalığı karıştırmışsınız. Ayıklayın bakalım pirincin taşlarını şimdi!

Sayın Zeki ÇELER, işletmelerin kaçak işçi çalıştırmaları konusunda önümüzdeki günlerde sürpriz karara ve icraatlara hazırlandığınızı duyduk. Söz verdiğimiz üzere detaya girmiyoruz artık biz de takipte ve beklemedeyiz…

Sayın Cafer GÜRCAFER, ansızın Ercan ihalesi konusundaki açıklamalarınız kafalarda çeşitli soru işaretleri yarattı! Konuyla ilgili daha fazla detay vermeniz ve kamuoyunu bilgilendirmeniz bekleniyor. Elbet vardır bir hikmeti değil mi?

Sayın Bertan ZAROĞLU, partinizdeki genel sekreterlik yarışını kaybettiniz ama bazıları bu işin perde gerisinde bir yeniği aramaya başladı. Hatta konunun bir taktikten ibaret olduğunu söyleyenler bile yok değil!

Sayın Yenal SENİN, HP Genel Sekreterlik görevine getirilmenizden dolayı sizi kutlarız ama vatandaş diyor ki hiç tanımadığı bir isimi böyle önemli bir görevde görünce epey şaşırmışlar. Demek ki artık kendinizi tanıtmak için de bir şeyler yapmalısınız değil mi?

Sayın Tözün TUNALI, SDP’yi bir kez daha canlandırmak için bazı arkadaşlarınızın imza toplamaya başladıklarını biliyor muydunuz? Demek ki memnuniyetsiz bir hayli fazla olsa gerek değil mi? Bu arada yeni Mercedes cip aracınız hayırlı olsun, kazasız belasız sürüşler…

Sayın Eriş ÇOBAN, Vadili belediye başkan adaylığında ısrar edince örgüt başkanlığınızdan alındığınızı ama konuyu mahkemeye götürerek ara emri almaya hazırlandığınız söyleniyor. Bakalım bağımsız yargının bu konudaki kararı ne olacak?

Sayın Cemal ERDOĞAN, kazaya sebep veren dikkatsiz sürücüyü kendi yöntemlerinizce cezalandırmanız her ne kadar suç sayılsa da çoğunluk sizin eyleminize destek verdi. Trafik magandalarına ara sıra böyle cezalar iyi gelir değil mi?

Sayın Mehmet HARMANCI, Göçmenköy Spor Kulübü yöneticileri LTB’ye defalarca bildirdiği halde çevre düzenlemesi konusunda bazı müdürlerinizin inadı yüzünden icraat yapılamamış diye duyduk. Talimatınızı dinlemeyen müdürlerin kulağını çekmekte yarar görüyoruz…

Sayı Meryem ÇAVUŞOĞLU, Leymosun derbisi olarak da bilinen DTB-TOL maçının BRT ekranlarından canı olarak yayınamaması spor çevrelerince tepki ile karşılandı. Bu konuda muhakkak geçerli bir nedeniniz vardır değil mi?

Sayın Neriman SAYGILI, uzun bir aradan sonra eski yuvanız olan GAÜ’ye dönüş hazırlıkları yapmaya başlamışsınız bile. Oradaki sevenleriniz hasretle sizi beklediklerini bildiren mesajlar gönderiyor ne kadar çok seveniniz varmış değil mi?

Sayın Hasan CANPOLAT, yarım asırı deviren mini aracınıza sponsör aradığınız konuşuluyor. Biraz gocagarı ve makyaj durumları hasıl olacak ama anılarla dolu araçlar ne atılıyor ne satılıyor değil mi? Umarız hayırsever bir işletme bulursunuz…

Sayın Gözde BEKİR, İzmir’de açtığınız börek evi anlaşılan epey tutulmuş ve işi artık zincir dükkanlar projesine döndürme kararı almışsınız. Acaba diyoruz bir tane de Girne’ye böyle bir lezzet mekanı açsanız fena mı olurdu yani? Hayırlı işler bol kazançlar dileriz…