Koronavirüs hepimizi fazlasıyla etkiledi, bir o kadar da bizlere malzeme verdi.

Siyaset de bu sayede, aradığından fazlasını buldu.

Hepimiz yorumlarımızı yapıyor, görüşlerimizi paylaşıyoruz.

Çoğu faydalı ve yol gösterici olsa da, neticede açıklayanı bağlar ve yaptırım niteliğinde değiller.

Devlet olunca ise, işin rengi değişiyor.

Bakanlar Kurutoplantılarında, Bilim Kurulu (kurulları) toplantılarında görüşler paylaşılsa da, en nihayetinde tüm toplumu, devleti ve ülkemizin geleceğini doğrudan etkileyecek, hatta derin izler bırakacak kararlar alınıyor.

Devlet olunca, görüşler kanuna, kanunlar uygulamaya, uygulamalar da kaderimize dönüşüyor.

Son günlerde iki konuyu ağırlıklı olarak işliyoruz.

Biri malumunuz açılım, diğeri de okulların açılıp açılmayacağı, açılacaksa ne zaman açılacağı konuları.

Açılımı hızlı bulanlar oldu.

Bu şekilde, hemen tüm sektörlerin açılımını riskli bulanlar oldu.

İkinci dalga konusunda uyaranlar arttı.

Resmi Gazete’de açılımın nasıl olacağı, Kontrol Listesi ile yayınlandı.

Açılımla ilgili olarak saltResmi Gazete çıkarmış olmak bizi kurtaracak mı göreceğiz.

Gelin örnekler verelim:

’Biyolojik atıklar için ayrı çöp torbaları sağlanmalı, temizlik personeline çöplerin içeriğine temas edilmeden boşaltılması için gerekli uygulamalar yapılmalıdır.’’ denildi.

Peki sonra ne olacak?

Aynı atıklar, belediyeler tarafından aynı çöp kamyonları ile toplanıp aynı yere atılacak!

İşyerinde Virüs Salgını Gene Kontrol Listesi Madde 2’de ‘’İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı atanıp, risk değerlendirme raporu hazırlatıldı mı? Var olan risk değerlendirme raporu revize edildi mi? Sağlık güvenlik planları ile önlemler güncellendi mi?’’ deniliyor.

İşte bu olmadı. Zira, bu maddenin uygulanıp uygulanmadığı gerçekten denetlenecekse, pratikte hiçbir işyerinin açılamayacağı ortada.

Gelelim, okulların açılması konusuna.

Sayın Sağlık Bakanı, kendi görüşüne göre okulların bu sene açılmaması gerektiğini belirtti. Olabilir. Sonra da bu, topluma servis edildi. Başbakan düzeltti, Sayın Sağlık Bakanı düzeltti. Ortalıkta resmi bir adım yokken, yine görüşler söylendi, yine görüşler düzeltildi. Hem de devletin en yetkili ve en kritik makamları tarafından.

Değerli okurlar;

Koronavirüs ile tanışmamızdan bu yana geçen süreç içerisinde, belki biz Koronavirüs’e alıştık ama sanki o bize alışamadı. Çünkü onun bile kafası karıştı.

Ülkemize geldiği günden itibaren, devlet büyüklerimizin görüşlerini dinleyip durduk. Ekonomi Bakanı, Turizm ve Çevre Bakanı, Sağlık Bakanı, görüşler belirtti.

Kurulan bilim kurullarının, olmadı danışma kurullarının sayılarını unuttuk.

Kararların bilim kurulları ile mi Bilim Koordinasyon Konseyi ile mi alınıp alınmadığını hiçbir zaman bilemedik. Hatta kurullardan kurullara üye transferlerine bile şahit olduk.

Belli kesimlerin inatçı görüşleri yüzünden, test konusunu bugün bile çözemedik!

Geldiğimiz nokta bize gösterdi ki, bugüne kadar ağırlıklı olarak görüşleri benimseyip uyguladık, bilimi ise yanına aksesuar gibi ekledik.

Şimdi de açıldık.

Devletin görüşleri doğrultusunda açıldık.

Belli ki devletin görüş ağırlıklı uygulamaları devam edecek.

Bakalım Koronavirüs, görüşleri mi yoksa bilimsel gerçekleri mi takip edecek…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899