Pandemi nedeniyle yaşanan kapanma sayesinde trafik kazalarında da azalma olmuştu.

Şimdi açıldık, kazalar da arttı.

Yurdumuza gelen yabancıların trafiğe de olan yabancılığı, trafik işaret ve işaretçilerimizin azlığı, bu ülkede sürekli araç kullanacak olanlara yönelik titiz kontroller yapılmadığından bu sorunlar yaşanıyor elbette.

Şimdilerde oğlum yeni yeni öğrenci ehliyetiyle trafikte dolaşmaya başladı. Hangi şeridin kendisine ait olduğunu sorgularken yollardaki çizgilerin yetersizliği ve yol kenarlarına park edilen araçlar ile şehirlerarası yollardaki kavşaklar dahil birçok yerdeki ışıklandırmaların yetersizliğine daha çoktakılır oldum.

Dahası genç canların trafiğe kurban olma şekli de içime daha çok oturan acı veren etkisini artırdı.

Elbette kontrollü girişlerin artması nedeniyle çalışma izinli insanların ve öğrencilerin geri dönüşleriyle trafikte seyreden araç sayısı da artıyor. Haliyle tehdit de yeniden daha büyük bir hal aldı.

Mesela geçtiğimiz gece Yılmazköy civarında meydana gelen trafik kazasında, yolda karşılaştığı yabancı sürücünün yarattığı tehlikeden kurtulamayan yaşlı sürücü bu düzensizliğin önemli bir örneği değil midir?

***

Bir de karantinadan kaçan kızın haizin ölümü var. Feci trafik kazasından 15 dakika önce oradan geçmiştim. O anda tam orada olmak da ihtimal dahilindeydi…

Ne acıdır ki hem bulunmaması gereken bir yerdeydi hem de tehdit saçarak süratle araç kullanıyordu.

Bu defa aklıma karantinada bulunan kişilerle ilgili sorunlar geldi. Yetişkinlerin başına gardiyan mı dikecek devlet diye sorgulayabilirsiniz! Mahkûm değil ki bunlar da diyebilirsiniz!

Lakin görüyoruz ki denetim olmazsa beklenmedik sorunlar da eklenebiliyor beklenenlere… Karantina merkezleri yol geçen hanı değil ki. Düzenli ve itinalı çalışmalı görevliler ki toplum sağlığı da güvenlik ile birlikte garanti altına alınabilsin.

Karantinadan kaçarak, Lefkoşa Mağusa yolunda ölüm saçan bir trafik canavarına dönüşen genç kadın ve onu kaçırdığı söylenen arkadaşı bunu canları ile ödediler. Bu kadının test sonuçlarını bilmesek de eğer pozitif ise ve gittiği yerdeki temas edecekleri hakkında endişelenmek gerekeceğini de düşünmeden edemeyiz değil mi?

Tıpkı kumar oynamak için 3 günden daha kısa bir süre için gelip, sürekli burada olan çalışanlarla temas edeceklerinin toplum sağlığına nasıl özen gösterecekleri hususunda sorgulamalara giriştiğim gibi.

Jet ve Merit Otel meselesini hepiniz hatırlarsınız. Bu olayın farkı nedir? Burada müsebbip yok gibi mi gördük? Ondan mı erken söndürdük olayı?

Burada da karantina kurallarını hiçe sayan ve elini kolunu sallayarak dışarı çıkan birisi ya da birileri var!

İster istemez buzdağının görünmeyen yüzünde kaç kişi olduğunu sorgulamamak hiçten değil!

Üstüne üstlük kısıtlı sayıdaki uçuşların kumarcılara açılması sonrasında gelmek isteyecek öğrencilerin gelişinin kısıtlanma ihtimali nasıl sorgulanıyor diye de merak ediyorum!

Güney Kıbrıs’taki vaka sayısındaki artışlarla birlikte 72 saatlik PCR’larla gidip gelenlerin toplum sağlığına etkisini 2. dalgadan korkulması gerektiğinin söylendiği Ekim Kasım aylarına girilen bu günlerde nasıl değerlendirildiğini de sorguluyorum…

***

Tüm bunlarla ilgili bana verilen cevap sakın şu olmasın:

Deveye neren eğri diye sormuşlar. O da nerem doğru ki demiş…

Dr. Çiğdem DÜRÜST