Biz neden böyle olduk.

Yani neden kişisel menfaatlerini toplumun menfaatlerinin önünde tutan(bunun ne demek olduğundan bihaber) ,çevresini ,taşını toprağını önemsemeyen, şuursuzca kirletmekten çekinmeyen, dağlarını oyan ,yediğini içtiğini yol kenarlarına fırlatan, kolay para peşinde koşan gündelik en önemli konusu parti ,Bakanlık, müdürlük olan .

Yağmur yağsada yağmasada kuraklık parası peşinde koşan .Çalışmaktan çok tatili düşleyen bir toplum olduk.

Bir Kıbrıs Türkü olarak Kıbrıs Türkünün bundan 40 sene önceki hallerinide bilen , gören ve o günleri özleyen  biri olarak bugün geldiğimiz durumda bugünkü Kıbrıs Türkünün hallerine  kızgınlık duyan biri olarak tesbitim.

 Aile birliğini koruyamadığımızdan dolayıdır diye düşünüyorum.

Bu sadece bir tesbit.

Kişisel tesbitim.

Fakat bunu destekleyen argümanlarda yok değil.

Anayasanın 35.maddesi Ailenin korunması maddesini içeriyor ve şöyle diyor.

Aile toplumun temelidir.  Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri ailenin, ananın ve çocuğun korunması için gerekli önlemleri alır ve örgütleri kurar.

Demek ki Toplumun yani toplumu oluşturan tek tek tüm bireylerin temeli olan Aileyi korumak son derece önemli .

Hatta yol ,Hastahane ,okul yapmaktan  da önemli ve öncelikli.

Çünkü bir Devleti oluşturan toplumun temeli.

O olmazssa Devlet olmaz.

Peki biz bu temeli koruyabildik mi.

Bunun için televizyon programları,halk meclisi toplantıları,meclis oturumları hibe programları yapabildikmi.

Peki bunu dost ahbap sohbetlerinde tartışanlarımız oldumu.

Yada bu konuda bilimsel çalışma ile farkındalık yaratarak gündemde tutanlarımız.

Görünen o ki hayır.

Peki bunun böyle olduğunu yani aile kurumunu korumaya yönelik  çalışmamız olmadığını nereden görebiliriz.

Bunun tesbiti basit. Bunun için Toplumdaki evliliklere ve boşanmalara bakmanız yeterli.

Son 12 yıllık sürede gerçekleşen 7 bin 934 boşanma.

Bir yılda davası bitmiş boşanma oranı yüzde 82. Her 10 evliliğin 8,2’sinin boşanmayla sonuçlanmış.

Ülke genelinde ortalama her yıl 1000-1200 çift boşanma davası açıyor.

Çiftlerin çocuk sayısına bakıldığında son bir yılda ailesi boşanmış çocuk sayısı 1265 .

Sosyologlar, “Boşanma zaten bir depresyondur. Maddi sıkıntılar çok fazladır. Bu durum aileyi olumsuz 

etkiler. Bu kadar çok boşanma oranı olan bir ülkede sadece boşanma oranlarına bakıldığında bile depresif bir

 toplum olduğumuzu görebiliriz” diyor.

Alın size her yıl 1200  depresif eş ve 1265 depresif çocuk.

Alın size son 12 yılda 7934 depresif eş ve bir o kadar depresif çocuk.

Peki onların etkilediği toplumun diğer kesimleri.

Trafikte, Okulda, Hastahanede, Devlet dairlerinde ,markette ,çarşıda pazarda kamuda ,özelde  binlerce depresif

 insan.

Böyle giderse sonuç korkutucu.

Alın size depresif Devlet

Netice şu ki;

Toplumun temelini oluşturan  aile kurumu  giderek yıpranıp  hatta çöktüğü ortada .Eş seçerken hata yapıldığıda

 ortada.

Buna neden olan olgularıda uzmanlar zaten açıklıyorlar.

Peki buna çare üretecek olan Devleti yönetenlerden ve 50 vekilden kaçı bunun farkında .

Sonuç ;sağlıksız nesiller , yozlaşmış amme ruhunu kaybetmiş bir toplum, paranın şımarttığı kesimler, aileleri , öğretmenleri ile bağları kopmuş gençler sonuçta kolay para kazanma yolları  ve artan suçlar….

Şimdi anladınızmı  biz neden böyle olduk…

%82’si  temeli bozuk depresif bir Devlet olduk.