Demokrasilerde herkesin görüşlerini özgürce açıklaması genel kabul görür.

Bu sebeple Türk Mukavemet Teşkilatı Genel Başkanı’nın yapmış olduğu açıklamada en az karşıt görüşteki bireylerin, gazetecilerin, yurttaşların ya da herhangi birisinin yapmış olduğu açıklamayla ilgili eleştirilere eş değerdedir.

Görüşleri birbiriyle örtüşmeyen, memleket meselelerini kendi doğru bildikleri üzerinden yorumlamaya ve gerçek doğruların gizleniyor olma ihtimali karşısında inanç belirtmeye herkesin hakkı vardır. Bunlar karşısında birtakım tezleri de ortaya koyarak tartışmaktan daha doğal hiçbir şey olamaz!

Kıbrıs'ın kuzeyinde, demokratik bir ülke oluşumu söz konusu ise, bu demokrasi, özgürce konuşma hakkını her bireye zaten vermektedir ki bu anayasa ile de sağlanmıştır.Hiçbir düşüncenin suç sayılmayacağı ve hiçbir farklı görüşünde yargılanmayacağı gerçeği/doğrusu açıkça anayasa ve birçok yasada belirtilmektedir.

Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşanmakta olan adaleti, güvenliği, devlet düzenini, toplumsal huzuru tartışmaya açan her türlü olay ve olgunun farklı ideolojiler, farklı bilim insanları ya da farklı yurttaşlar ve farklı ekonomik etkinliği bulunan gruplar tarafından, farklı düşünürler tarafından kendi perspektifleri ile yorumlanması yargılanamaz.

Bu çok kültürlü ve çeşitli bakış açıları bir tehdit olarak değerlendirilemez ya da tehdit ile karşılık verilemez.

Düşünce özgürlüğü karşıtı açıklama veya tutumlar karşısında, bugüne dek bağımsız yargıya intikal eden her türlü mesele, Kıbrıs'ın kuzeyinde yargıdan dönmüş ve demokratik söz söyleme hakkı her defasında bireylere iade edilmiştir.

Bu sebeple tutucu, gerici,dogmatik bir bakış açısını“asıl” olarak kabul eden, gelişen ve değişen yeni nesillerin dünyaya olan bakış açılarının gerektirdiği perspektifle yeniden ve farklı şekillerde yorumlaması gerek.

Kıbrıs sorununu, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasındaki problemleri ya da bu problemlerin dünya ile aramızdaki bağı hangi aşamada ve nasıl etkilediğine dair görüşler ortaya koyan, bunlarla ilgili geçmişte yapılanları doğru bulmayan ya da doğru bulan söylemleri değerlendirmek hakkı, elbette ki herkeste mevcuttur.

Türk Mukavemet Teşkilatı Genel Başkanı’nın açıklamaları bu sebeple eleştiriye açık ve tek yanlı, dogmatik, demokrasiye zarar verir türden görülebilir. Nasıl ki kendisi bu türden eleştirileri ve değerlendirmeleri yapma hakkını kendisinde görüyorsa, kendisi gibi düşünmediğini beyan edenlerin de bu türden görüşlerini ortaya koymak, değerlendirmeler yapmak ve açıkça söyleme haklarını kullanmak gibi bir özgürlükleri bulunabileceğini hazmetmesi gerekir.

Ayrıca önemli bir fark vardır ki kendisinden farklı düşünen diğer kesimlerinin aydınları, düşünürleri,aktivistleri yaptıkları hiçbir açıklamada tehdit ya da bunlara yapılması gerekenler ile ilgili iktidarlara ya da yargıya herhangi bir çağrı hiç olmamıştır.Hatta olmayacaktır. Çünkü,çok farklı olarak, ondan farklı düşünerek bazı şeyleri yorumlarken,birilerinin bir konuda hata yapıyor olduğunu ya da bile bile suç sayılabilecek birtakım hamleler yaptığını düşündüklerinde doğrudan yargıya başvururlar ve bununla ilgili yorumlarını ancak bundan sonra dillendirip, yargının sonucunu beklerler!

Hükümetlere, iktidarlara veya kendileri gibi düşünenlere alenen “bunları ortadan kaldırın” çağrısında bulunmaz “ağızlarının payını vermelisiniz” şeklinde bir bakış açısı oluşmasına ortam yaratmazlar.

Çünkü toplumsal birlik, bütünlük ve farkındalığa asıl zarar verecek olanın tam olarak bu olduğunu bilirler…

Asıl yurttaşlık görevleri ve sorumlulukları da bunu gerektirmez mi?

Dr. Çiğdem DÜRÜST