<span style="text-align: justify;">Çekimleri Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) televizyon stüdyolarında, Halkla İlişkiler ve Basın Müdürlüğü koordinatörlüğünde ve DAÜ TV yapımcılığında gerçekleştirilen ve SİM TV ekranlarından yayınlanan “Birinci Kuvvet Medya” programının ilk konuğu gazeteci Aysu Basri Akter oldu. DAÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan ve Radyo, TV, Sinema ve Gazetecilik Bölümleri Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr.</span><b style="text-align: justify;"> </b><span style="text-align: justify;">Metin Ersoy tarafından yayıma hazırlanan “Birinci Kuvvet Medya” programında gündeme ilişkin konular tartışıldı.</span> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span lang="TR"> </span><b><span lang="TR">Medyaya güven sorunu<o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span lang="TR">DAÜ Halkla İlişkiler ve Basın Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, “Birinci Kuvvet Medya” programında her hafta farklı konu ve konuklar ile medyadaki gündemleri ele alacaklarını belirten Prof. Dr. Süleyman İrvan, ilk programda medyanın gücünü ve gazetecilik mesleğini tartıştıklarını söyledi. Gazetecilik bölümü öğrencileri ile yapılan röportajlar sonucu öğrencilerin medyaya güven duymadıklarının anlaşıldığını belirten gazeteci Aysu Basri Akter, medyaya karşı sorgulayıcı olunmasının gerektiğini vurguladı. Aysu Basri Akter, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) demokrasi ve kurumsallaşmada yaşanan aksaklıklardan dolayı, medyanın zaman zaman birinci kuvvet zaman zaman ise dördüncü kuvvet olduğunu dile getirdi. Medyanın çıkar boyutları içerisinde şekillendiğini de dile getiren Akter, kişinin gücü ile medya gücünün onun paralelinde belirlenebildiği açıklamasında da bulundu. <o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span lang="TR"> </span><b><span lang="TR">Basının denetleme rolü<o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span lang="TR">Yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak medyanın geldiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Metin Ersoy, gazetecilik mesleğinin halkın çıkarlarını savunmak için yasama, yürütme ve yargıyı denetleyen bir pozisyona sahip olduğunu vurguladı. Denetleme mekanizmasının KKTC’de daha kolay olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Ersoy, bunun Kıbrıs Türk medyasının Türkiye’ye kıyasla daha yerel anlayışa sahip olunmasından kaynaklandığını dile getirdi. Programda, gündemde yer tutan İmralı tutanaklarının basına sızdırılması da ele alındı. Bu sürecin basına yansıması ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Balıkesir’de yapmış olduğu konuşma sırasındaki medyaya yaptığı eleştiriye da deyinin Yrd. Doç. Dr. Ersoy, medya içerisinde daha çok cümlenin sonu alınarak tartışılma konusu yapıldığını vurguladı. <o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span lang="TR"> </span><b><span lang="TR">Sansüre dikkat<o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span lang="TR">İntihar, saldırı gibi haberlerde bazen gazetecilerin her bilgiyi paylaşamadığını belirten Prof. Dr. Süleyman İrvan, gazetecilerin intiharın nasıl gerçekleştirildiği gibi bilgileri vermeme sebeplerinin toplumsal faydayı göz önüne almaları olarak gösterdi. Bunun sansür boyutuna ulaşmaması gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. İrvan, sansürün uygulanması durumunda toplumun hiçbir şeyden haberi olmayacağını vurguladı. İrvan, toplumun bilgilendirilmesi adına haberlerin açıkça yapılması gerektiğini belirtti. KKTC’de yayımlarını sürdüren özel televizyon kanallarının ciddi sıkıntılar içerisinde olduğunu belirten Akter, bunun sebebinin ise TV’lerin gelir kaynaklarını reklam sektöründen kazanmaları ve bu sektörün KKTC’de gelişmemiş olmasından dolayı olduğunu kaydetti. <b><o:p></o:p></b></span></p>