İnsanoğlu bu, her şeyi ayırdığı gibi, idealleri de ayırdı.

Birine sağ, diğerine sol dedi.

Sol kendisine emekçi bir görünüm çizerken, sağ da liberalizm ve din örgüyle örülmüş kıyafetini giymeyi tercih etti.

Yolunu da bulan buldu…

Ülkemizde durum nedir peki?

En kestirmesinden cevaplayalım.

Kardeşlerden biri CTP’li, diğeri UBP’li…

Her rüzgarda hükümetlerin devrildiği bu ülkede, ideoloji değil, kişileri garantiye alma refleksi ön plana çıkıyor…

Dolayısıyla siyasetin sağının ve solunun can suyu, Kıbrıs sorunundan geliyor.

Ülkenin sorunlarını yaşıyor ama çözmüyoruz.

Odaklandığımız yine seçimler.

Seçimlerin en büyüğü de haliyle Cumhurbaşkanlığı seçimi.

Sol, adaylarından ilkini belirledi.

Sayın Akıncı.

Hangi konuda eleştirilirse eleştirilsin, bir konuda hakkını vermek lazım.

Kıbrıs sorunu konusunda ‘’kendine has’’ ilkeli tutumunu sürdürme çabasında!

Kendisini naza çekmiyor.

Parmağının arkasına saklanmıyor.

Seçim startını ilk veren oldu üstelik.

Kurduğu ekibi ile, geliştirdiği taktikler ile, seçim çalışmalarına devam ediyor.

Diğer olası aday, Sayın Erhürman.

O da ilkeli!

Hatta olası adaylar arasında en ilkeli olanı.

Partisinin geleceğini de düşünüyor, ülkesinin geleceğini de…

Kimseyi hırpalamadan, akademik tecrübesi ilse yaklaşıyor olaylara.

Nabızlar yokluyor, çok bilinmeyenli denklemleri kurmayları ile çözmekle meşgul.

Sahaya çıkıp çıkmama konusunda sağlam bir etüt çalışması yapıyor.

Seçimin seviyesini düşürecek ortam ve açıklamalardan da uzak duruyor.

Peki ya sağın aday adayları?

Tek tek anlatmaya gerek bile yok.

İdeolojileri az ya da çok birbirine yakın zaten.

İzleyecekleri yol da hemen hemen aynı.

Ama gelin görün ki, özür dileyerek belirtmek zorundayım, ilkeli tutumdan eser yok değerli okurlar.

Cumhurbaşkanlığı için genel başkanlıktan ayrılanlar,

Cumhurbaşkanlığı için parti kuranlar,

Cumhurbaşkanlığı için parti içi nifak çıkaranlar,

Cumhurbaşkanlığı için pazarlık yapanlar,

Cumhurbaşkanlığı için yumurtadan sürpriz çıkmasını bekleyenler…

Aynı davayı sahiplenenlerin yaptıklarına bakıldığında, neresi ilkeli bu yapılanların?

Genel temayülün sağ olduğu ifade edilen bir ülkede, sağın ilkesizliği belki de âşık usandıracak değerli okurlar!

Her fırsatta ülkenin menfaatini, toplumun huzur ve refahını, dış ilişkilerdeki hassasiyeti dile getirenlerin biraz daha samimi davranmaları gerekmiyor mu?

Cumhurbaşkanlığı makamı için yarışmak yerine, bir aday etrafında toplanmak gibilerinden bir fedakarlık yapmaları gerekmiyor mu?

Madem amacınız ortak ise, bu dağınıklık neden?

Bu ilkesizlik de ne?

KKTC’nin ve KKTC halkının menfaatlerini unutturan hırs mı acaba?

Gaflet denmez mi bütün bunlara?

Bu gidişatla,

Seçimden sonraki tablo, sağın beklentilerinden faklı çıktığında,

İhanet etmiş olmaz mısınız, sahip çıktığınızı iddia ettiğiniz davanıza?

”Vatana ihanetin nedeni olmaz. Er ya da geç bedeli olur.” (Atatürk)

H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899