CTP nasıl fark yaratacak?



CTP iktidara geldiğinde, devlet patronajı dediğimiz, kamuda iktidar partisi partizanlarının, özel sektörde iktidar partililerinin Türkiye’den gelen yardımla ihya edilmesi sürecine nasıl nokta koyacaktır? CTP batak devlet kuruluşlarının kapatılmasına veya özelleştirilmesine karşıysa kamu açıklarını nasıl azaltacaktır? Hoş zaten böyle bir dertleri yok, bu tür vaatler sadece sendikaları kandırmak için üretilmişse eski CTP’nin UBP’den farkı nerede, nasıl konumlanacaktır?

Bunlar kanımca gereksiz sorulardır. Niçin gereksizdir bu sorular? CTP yönetiminin tutarlı bir sistem değişikliği sağlayacağına ikna olmak için önümüze sunulmuş detaylı progmatik hedefler ve bütünlüklü bir strateji yoktur da ondan.

Türkiye’nin “tahakküm”ünü reddedenler Türkiye’nin maddi desteği olmaksızın ne partizanlarını kamuya yerleştirebilir ne özelleştirmelere son verebilir ne de iktidarını sürdürebilir. Türkiye yardımlarını azaltan, kamuyu küçülten, özel sektörü büyüten bir hedef çizilmemişse devlet kapitalizminin ve devlet patronajının devamı istendikçe daha antidemokratik, daha baskıcı, daha ayrımcı, çok daha bağımlı bir ülkede yaşayacaklarına kitleleri ikna edemezsiniz. Yapabileceğiniz genel geçer sol ilkelere bağlı olduğunuz iddiasıyla iktidara gelmek ve iktidara gelince kendi partiniz de dahil, daha önceki iktidar partilerinden hiçbir farkınız olmadığını yeniden ispat etmektir.

Ülkemizdeki CTP’li sosyalistlere seslenmek, onları gerçeklerle naçizane yüzleştirmenin yollarını arıyorum bazen. Yersiz olacak olsa da belki bir duyan olur ümidimi taze tutuyorum. Arkadaşlarımız ülkedeki devlet kapitalizminin yarattığı sınıfların devlet ideolojisine ve Ankara hükümetlerine midelerinden kelepçelendiğini nasıl görmemekte ısrar ederler? Devlet kapitalizmi ve devlet patronajı yıkılmadıkça bu düzenin nemalandırdığı sınıfların karınları aç dolaşmayı tercih etmeyeceklerini neden reddederler?

30 senelik KKTC tarihimiz bu düzenin sürdürülmesi esasına dayanmış ve sınflar arasında adil olmayan bir paylaşımı dayatmıştır. Sınıflar arası paylaşımı eşit kılmaksa amacınız, bunun biricik yolu kamu sektörünü daha da şişirmekten geçecektir. O zaman siz neyi savunduğunuzun farkında mısınız diye sormazlar mı insana? Hantal kamu partizanlarla dolduruldukça, Türkiye sermayesi yerel sermayenin yerini aldıkça nasıl bağımsız bir Kuzey Kıbrıs yaratma umudu taşıyorsunuz hayretler içindeyim.


Maalesef üretken ve ihracatı artıran bir burjuvaziye ihtiyacınız var. Zira bu ülke bağımsızlık mücadelesini henüz vermemiş, üretim araçlarına tam teşekküllü sahip kapitalist bir sınıf dahi yaratamamış, tarihinin şanslı mı bilmem ama muhtemelen riyakar bir anında KKTC Devleti bir başka toplumun sermayesine el koyarak ortaya çıkmıştır.

Toplumsal ve sınıfsal mücadeleler tarihinin dışına atılmış, o mücadele tarihine dışarıdan imrenek bakan bir sosyalist kültürümüz vardır bizim. Ezbere dayanan, ezber bozmayan bu sosyalist kültür evrensel mücadeleler tarihinin bir parçasıymışcasına yaşadığı toplumun geçirdiği evreleri evrensel matematik ilkelerine uyarlamaya çalışmaktadır.

Bir defa KKTC’nin tarih dışı, kuram dışı ortaya çıktığını kabul edeceğiz ve KKTC’yi kuşatan her sorunu kendi özelinde anlamaya çalışacağız ki, bizi kurtaracak matematik formülünü yazabilelim.

Üzgünüm ama siz bunun teorisi ile uğraşmak yerine yüzyıllardır sınıfsal uzlaşımlar ve sınıfsal mücadelelerle kazanılmış çağdaş devletin hak ve hukukunu, tarihin seyri dışına çıkmış, bir başka ülkeye kökünden bağlı bir devletçikte var kılmaya kalkışıyorsunuz.

Bizim devletimizi biz yeniden inşa edeceksek sizde formülü bu nedenle bulunmuyor; yazmadınız, yazmaya ihtiyaç duymayacak kadar ezbercisiniz belki de...

Her kim ki o formülü yazar geleceğin iktidarı o olacaktır. Gerisi gelip geçici, 3 senelik, bölünmeye ve yok olmaya mahkum patronaj partileridir.