CTP devrim yaptı!

Dalga filan geçmiyorum…
Er ya da geç su konusu halloldu ya bunun sevincini yaşıyorum.
Bunun altında kimin imzası varsa da kutlarım!
Başta da CTP’yi…
Bu olayda kahraman filan yaratmaya gerek yok!
Talat ya da Kalyoncu hiç önemli değil…
CTP’de sağ duyu galip geldi, toplumun ve ülkenin geleceği için resmen bir devrim yapıldı…
CTP’li aktivistleri kınamam çünkü toplum olarak her görüşe saygı duymak zorundayız!
Bazı insanların belli ilke ve çizgileri var ve bundan dışarı çıkmak istemiyorlar…
Ha keşke onlar da CTP’nin yaptığı devrime olumlu yaklaşsalardı!
Bu çok önemli olay bile CTP’nin değişim için kapı açtığının bir göstergesidir…
Geçmişte yıllarca toplumdan dışlandılar, hain ilan edildiler, çocuk çocuklarına devlet işi verilmedi, onlara hep şüpheli gözlerle bakıldı!
Yaşanan süreç CTP’nin kendi hatalarını görmesini sağladı, bazı sivri uçlarını törpüledi ve toplumun genelini kucaklayıp Türkiye olan ilişkilerine daha ılımlı bir bakış açısı getirince iktidar olmaya başladılar…
Bundan daha doğal bir şey olabilir mi!
Toplum adına yaptıkları her icraat da CTP’nin misyonunun devamı açısından önemlidir…
Genç ve enerjik insanları kendisine ve topluma kazandırdığı taktirde de solun en güçlü partisi olmaya devam edeceklerdir!
Dikkat ediyorum da CTP’yi bu su sürecinde en fazla da eski CTP’liler eleştiriyor…
Hatta yönetimi partiye ihanet etmekle suçlayanlar da var!
Hepsi de laf ebesi bunların…
Lafla peynir gemisi ancak bir yere kadar yürürdü ve CTP de bunu gördü ve su gibi çok önemli bir konuda partisel zarar görüp göremeyeceğini de düşünmeyerek tarihi bir karar almıştır!
Kalyoncu ve Talat’ı çok eleştiren birisi olarak biraz geç de olsa da alınan bu kararda imzaları olduğu için kendilerini gönülden kutlarız…
Ayrıca tamamen teslim olmayıp en azından birkaç konuda Kıbrıs Türkünün yaranına getiri sağladıkları için de ayrıca bir kutlamayı hak ediyorlar…
Talat ve Kalyoncu dışında diğer ilgili bakanları da unutmamak gerek tabi ki!
CTP’ye bu konuda acımasız eleştiride bulunanlar şunları da düşünmek zorundadırlar;
Şu anda KKTC kendi ayakları üstünde duramayacak bir düzeydedir ve bunun için de tünelin ucunda ışık görülmemektedir…
Çünkü bu ülkede ‘maaşlarımı bir kuruş az alırsak Ercan’daki bütün uçuşları durdururuz’ diye tehditler savuran bir sendikacılık anlayışı vardır…
Kimse KKTC’nin gerçekten kendi kendine yetebilen bir ülke olması için özveriyi kabul etmemekte sadece ve sadece bunu ülkeyi yönetenlerden beklemektedir!
Ülkenin içinde bulunduğu şartları göz önünde bulundurmayarak sadece ve sadece ‘hep bana’ zihniyetinde olanların bu ülkeye zerre kadar faydaları dokunmaz!
 
 
Gözümüz kulağımız Harmancı’da…
 
LTB Başkanı Mehmet Harmancı Türkiye’den gelen suyun yönetimi konusunda ilk başta çok ciddi tepkiler gösterdi…
Bunda haklıydı çünkü su konusu LTB için de önemli bir gelir kaynağı idi!
Su için ayda devlete 35 bin TL ödüyorlardı bu sudan vatandaştan bir milyon TL topluyorlardı!
Elbette bu parayı ceplerine atmıyor maaş ödemelerinde kullanıyorlardı…
Son birkaç gündür Harmancı’nın tepkisinde epey azalma olduğu gözleniyor!
Şu anda detaylar ellerinde olmadığı için de bir şaşkınlık yaşıyorlar…
Anlaşılan o ki su konusunda her belediye serbest bırakılacak!
İşte bu noktada Başkentlilerin gözü kulağı da Harmancı’ya çevrildi…
Çünkü Lefkoşa halkı tuzlu ve zehir gibi su kullanmak istemiyor artık!
Kaliteli yaşamak da herkesin hakkı…
Bedeli ne olursa olsun!
 
 
Sendikalar hükümet olsun!
 
Çok sayıda sendikacı dostumuz kardeşimiz var…
Ama dostluk başka iş başka diye bir laf var ya!
Çalışanların hakkını hukukunu korudukları için hiç birine sözümüz olamaz…
Ama ülke şartlarını görmeden ve düşünmeden yapılan açıklama ve eylemler var ya!
İnsanı çileden çıkarıyor…
Mutfaktaki malzemenin kısıtlı olduğu bir dönemde nasıl olur da çok zengin bir ziyafet sofrası istiyorlar anlaşılması çok güç!
İstiyorlar ama bir türlü alternatif ortaya koyamıyorlar..
Onun için önerimdir;
Bu sendikaların ülke gerçeklerini görmesi için en azından bir süreliğini iktidar olmaları sağlanmalıdır…
Bakalım ne kadar dayanabilecekler!
 
 
 
Akıncı’nın kızı VIP’den geçince…
 
 
Geçen hafta gelmişti şikayet;
“Haberiniz var mı Cumhurbaşkanı Akıncı’nın kızı da yurt dışına gidiş-dönüşlerde VIP’i kullanıyor” diye!
Bir kenara not etmiştim ama sayfaya okuyucularla henüz paylaşmamıştım…
Şikayet edenler şimdi de bizi eleştirmeye başladılar;
“Yazmaktan korkuyor musunuz” demeye başladılar!
Bizi bilen biler, Allah’tan başka kimseden korkumuz yoktur, okuyucunun şikayeti er ya da geç bu sayfada yayınlanır…
Ama vicdan gerektiren bazı konularda da yazıp yazmamak arasında gider gelirsiniz!
Cumhurbaşkanı’nın kızının VİP’i kullanma hakkı var mı yok mu bilmiyorum ama büyük ihtimal birinci derece yakını olduğu için vardır diye düşünüyorum…
Onun için bence herkes empati yapmalı;
“Eğer ben Cumhurbaşkanı çocuğu olsaydım VİP’i kullanır mıydım yoksa kullanmaz mıydım?”
Bu kadar basit işte!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Mustafa AKINCI, kızınızın Ercan’da VIP salonunu kullanması bazı vatandaşları rahatsız etmiş tepki mesajları gönderiyorlar. Hakkı var ya da yok bilemeyiz ama en iyisi kendisine tembihleyin halkın içinden geçsin.
Sayın Erkut ŞAHALİ, 4 bakanın Ankara ziyareti esnasında kamuoyuna yansımayan bazı olumsuzlukları açıklamayı düşünüyor musunuz? Bence hiç açıklamayın ki pişmiş aşa su katılmasın değil mi!
Sayın Ömer KALYONCU, doğru bir karara imza attınız şimdi kulaklarınızı tıkayıp yola devam edin deriz. Bu arada geçen hafta müsteşar yardımcıları konusundaki siteminizde yerden göğe kadar haklıydınız. Dahası var ama hadi şimdilik bizde kalsın!
Sayın Mesut YIKICI, Yeni Erenköy Belediyesi’nin bir ihalesinde dün her nedense müracaat saatinin 1.5 saat uzatıldığı yönünde şikayet aldık. Bize söyleyenler bu kişinin torpilli olduğunu iddia ediyorlar. Cevabınızı bekliyoruz!
Sayın Günay ÇERKEZ, inşaatını yaptığınız Sıdıka Atalay ile fena halde papazı bulduğunuzu inşaatı durdurarak mahkemelik olduğunuzu duyduk. Hayırdır sizin gibi mülayim birisi neyi paylaşamadı da konu mahkemeye kadar yansıdı!
Sayın Hüseyin GÖKÇEKUŞ; rektör vekillikleri konusunda alınan kararların ilgili üniversitelere bildirilmemesinin ardında bilmediğimiz bir neden var mı? Aslında herkes biliyor ama bir türlü seslendiremiyor değil mi!
Sayın Kudret ÖZERSAY, Halkın Partisi Güzelyurt ilçe yönetim kurulu üyelerinin büyük bir bölümünün Lefkoşa’da ikamet ettiği yönünde hem de sizin kendi partililerinizden şikayet aldık. Daha yolun başında bu tür hatalar olursa işiniz epey zor değil mi!
Sayın Özgün FARUK, LAÜ Mütevelli heyeti üyeleri olarak Azerbaycan’a çıkarma yaptınız ama harcamalar okuldan olunca birilerinin epey kaçtı diye duyduk! Devletin malı deniz meselesi gibi bir şey olu değil mi!
Sayın Cem KAPISIZ, inşallah devlet sizin maaşları bir kuruş eksik öder ve siz de Ercan’ı bütün uçuşlara kaparsınız ve vatandaştan da bir güzel dayak yersiniz! İnsaf da dinin yarısı artık yani!
Sayın Mehmet HARMANCI, su konusunda anlaşma tamam şimdi bütün gözler belediye başkanlarında. Bizim gözümüz sizin üzerinizde! Umarız birilerinin gazına gelip de tarihi bir hata yapmazsınız değil mi!
Sayın Kemal DÜRÜST, Polatpaşa Lisesi’ndeki sözde din adamını oradaki görevinden alıp bakanlığa çekmeniz bölgede memnuniyetle karşılandı. Bu arada bu zatın bir çok kitap yazdığı da söyleniyor. Umarız yaptıklarından pişmanlık duyuyordur değil mi!
Sayın Çelebi ILIK, hükümetin yıkılıp yıkılmaması konusunda girdiğiniz iddiada kaybedince kalabalık bir arkadaş gurubuna yemek borçlandığınızı duyduk. Madem ki maaşlar tam ödenecek sorun olmaz değil mi!
Sayın Kutlay ERK, su konusunda uzlaşma sağlandıktan sonra şimdi bütün gözler sizin üzerinize çevrildi. Parti içi muhalefetin dozunu arttıracağınız tahmin ediliyormuş. Bu da daha fazla sertleşeceksiniz demektir değil mi?
Sayın Bülent DİZDARLI, CTP düşmanı ilan edildiğinizden dolayı epey rahatsızlık duyduğunuzu ifade ediyormuşsunuz! Bu ülkede ne yazık ki sadece beyaz ve siyah var! Gri renkleri kimse kabul etmiyor!
Sayın Erhan BAŞAY, Lefkoşa’dan sonra Girne’de de hamburger çocuklarına karşı savaş açtığınızı duyduk. Büyük bir amme hizmeti yapıyorsunuz, devlet size madalya taksa bile yeridir…