Bir zamanlar sn Rauf Denktaş Lefke’de konuşma yapıyor, muhalif biri var salonda. O zamanlar da sn Denktaş’a baba derdi onun siyasetini benimseyenler, ancak bu muhalif arkadaş başlamış ‘’çok yaşa baba’’ diye haykırmaya, sn Denktaş bir an ‘’ bu da mı bize geçti’’ diye düşünmüş ve devam etmiş konuşmasına. Ancak adam devam ‘’ çok yaşa baba’’ sonra sn Denktaş dayanamaz çağırır yanına ve sorar ‘’ sen bizim tarafamı geçtin? Diye o da hemen cevaplar ‘’ ne münasebet, bunca zamandır anamızı belledin da sana nasıl sesleneyim’’ diye cevap verir muhalif arkadaş.
* * *
Bakın direk dönemin Cumhurbaşkanı sn Denktaş, karşısında da muhalif sıradan bir vatandaş, bu vatandaş tutuklanmadı, hakında dava da açılmadı, çünkü siyaset böyle bişey değildi. Evet siyasetini kabul edenide çoktu, kabul etmeyenide, her kesle konuşurdu, halkın arasında gezerdi, elinde fotoğraf makinesi yanında hiç bir koruma olmadan dolaşırdı.
* * *
Ama siyasetini seversin sevmezsin, ancak bu saygı duyulacak kadar mütevazi bir durumdu. Kahvede oturur kahve içerken siyaset konuşurdu, kim isterse olsun konuşurdu ha kızardı belki ama sende karşısında geri durmazsan, her konuyu tartışırdı. Yine o kahve muhabbetlerinden kimse tutuklanmadı, birine dava da açılmadı. Siyasetini severdin sevmezdin, bu günlerin mimarı idi ve ya değildi ama sn Denktaş böyle idi.
* * *
Kendinden emindi, ne istediğini bilirdi o bir ideaya sahipti, dört elle sarılı bir idea, son nefesine kadar, bilginin gücü ile beslediği ideasına bağlı ve emindi. Halkı onu seçerdi, hep seçtide muhalifleri eleştirirdi o da dinler, bazen cevaplardı. Sarayın önünde ‘’ barra be’’ nidalarını atan muhaliflerini dinlerdi, ama kimseye dava açmadı, kimse de tutuklanmadı.
* * *
Ancak kimse onu küçük görmedi çünkü o Rauf Denktaş’dı, idealine sım sıkı sarılı, diplomasi ile donalı, siyasetle döşeli, halkıyla kahvede kahve içer, sarayda tüm gücü ile otururdu. Evet çok yanlışlar da yaptı, bu günlerde bedellerini ödediğimiz. Ancak sn Özker hoca ile kahvesini içerken o bir kaç iskemle de oturarak, yine bir birlerine efendi ve arkadaşça bakarlardı. Çünkü bu insanlar bir sürü yanlıştan gelen, doğruyu ararken de yanlışlar yapmaktan utanmayan adamlardı. Çünkü onlar şahıslarla değil, idealleri ile vardılar.
* * *
Evet ben de sn Denktaş’ın siyasetini hiç benimsemedim, ancak inandığı şeye olan tutkusuna saygı duymamak mümkün değil. hiç bir zaman onun inandığı hiç bir şeye ben inanmadım, ancak bu günlerde yaşadıklarımızı düşündükçe, kızsamda çoğu zaman siyasetine ya da bu memleketi getirdikleri bu halin mimarı olmasına, yine de arar oldum o eleştirmesi bile bir değer taşıyan siyasetçileri.
* * *
Behiç Anibal….