Adına ister aşk deyin isterse başka bir şey...

Ama bir süreden beridir Merkezi Cezaevi’nde yaşanan bazı olaylar hem dudak uçuklatan cinsten hem de Dallas dizini aratmayacak türden!

Filmin baş rollerinde bir gardiyan var bir de kadın mahkum...

Yani gerçek bir aşk hikayesi olsa belki anlar saygı duyar geçeriz ama!

Öncelikle burada belli ki otorite boşluğu var...

Ciddiyetsizlik!

Disiplinsizlik...

Ve tabi ki denetimsizlik!

Bunun sonuna adam kayırmayı da koyabilirsiniz...

Tam bir KKTC klasiği anlayacağınız!

Devlet çalışanlarının yine devlet birimleri tarafından korunması...

Korununca da tekrar eden olaylar!

Sonuç olarak da devlet ciddiyetinin ayaklar altına alınması....

...

Filmlere konu olacak türden bu olay...

Sanırım en doğru başlık da şöyle olurdu;

Kıbrıslı Türk genciyle Rum kadının cezaevindeki büyük aşkı!

Bir gardiyan...

Kadınlar koğuşundaki kadın mahkum

Öyle güzel bir senaryo yazmışlar ki, kadın gardiyanın ismini Avukatı diye vermiş cezaevinin yönetimine...

Haliyle avukatım diyerek görüşüyor ankesörlü telefondan!

Ha keşke gerçek bir aşk hikayesi olsaydı hatta filmi bile çekilseydi!

Kim bilir belki de öyledir...

Saygı ile eğiliriz önlerinde!

Bir yastıkta kocasınlar dileklerimizle...

...

Ne gardiyan arkadaşa ne de mahkum kadına...

Aslında yok bir sözümüz!

Peki ya olay patlak verdikten sonra koruma iç güdüsüyle davranan yönetimdeki arkadaşlar...

Acaba onlar da bizim gibi duygusal davranıp bu olaya saygı ile başlarını mı eğdiler diye düşünmedik de değil!

Gardiyanın yerini değiştirmişler işlem tamamlanmış...

Hepsi o kadar!

Bir gardiyan bir kadın mahkuma neden aşık olmasın ki?

Olsun da bunun bir de yasası var soruşturması var...

Ya da öyle olmalıydı!

Devletin ciddi bir kurum olduğunu ya bilmiyorlar bunlar ya da yaşanan aşktan etkilenmiş olacaklar önlerinde saygıyla eğiliyorlar...

Yanlışa yanlışla cevap veriyorlar bilerek!

...

Ne yazıktır ki en kötü huyumuz bu bizim...

Devlet çalışanları yasaları çiğnediği zaman onlara kol kanat germek!

Korumak ve kollamak...

Ört bas etmek, suça ortak olmak!

Yaşanan aşkları kabul ederiz de işte bunu kabul etmemiz mümkün değildir...

Dedik ya biz aşka saygılıyız, değerini de iyi biliriz!

Hatta kadını cezası bitince iki yüreğin tek yürek olmasını bekleriz...

Allah mesut etsin deriz!

Ama yönetimin acizliğini, koruma iç güdüsünü görmemezlikten gelemeyiz...

Kadın nasıl suç işleyip cezasını çekiyorsa, devletin bir ferdi olan gardiyan arkadaş da yasa tanımazlığın ve tabi ki bunu bedeni ödemeliydi!

Ondan sonrası kimsenin işi değil...

Gerçek aşka kim saygı duymaz ve önünde eğilmez ki!

İçişleri Bakanlığı...

Cezaevi yöneticileri!

Sizin bu büyük aşktan haberiniz var mı?

Var da aşka saygı diyerek gözlerinizi mi yumdunuz yoksa!

...

Anımsatalım dedik...

Korona salgını nedeniyle biraz vites düşürüp çok ciddi suçlamaları dile getiren yazılara ara vermiştik...

Ama bir yerlere de not ettik!

Madem ki hayat artık normale dönüyor bunları yine gündeme getirmeyi kendimize borç biliyoruz...

Devlet hekimleriyle ilgili!

Mesela Mağusa Devlet Hastanesi’nde kesilen ilaç reçeteleri...

O zamanlar 6 hekim için soruşturma başlatıldı dendi!

Şimdi o soruşturmanın akıbetini merak ediyoruz...

Yoksa devlet çalışanlarını koruma iç güdüsü burada da mı hakim oldu!

Dosyalar kapatıldı mı?

Yine yapanın yanına mı kaldı!

Gelelim bir süre devlet hastanesi olarak kullanılan Kolan Hastanesi ve burada çalışan devlet hekimleri...

Hani şu birkaç kez yazmıştık ya, devletin imkan ve malzemeleriyle özel hastane muamelesi yapıp ceplere indirilen mangırlar!

Ki biz bu bilgileri o zaman bakanlık çevrelerinin ihbarı nedeniyle kaleme almıştık...

Sağlam ve kesin bilgilerdi anlayacağınız!

Hadi bakalım artık salgın bitti gibi bir şey...

Madem hayata dönüş başladı, yetkililer de artık devleti söğüşleyenlerin peşine düşsün!

Unutmadık ve unutturmayacağız da bizden söylemesi...

MESAJ KUTUSU

Sayın Ayşegül Baybars KADRİ, Bakanlığınıza bağlı Merkezi Cezaevi’nde bir gardiyan ve bir kadın mahkum arasında yaşanan büyük aşk hikayesi ve sonrasında yaşananlar bilginize geldi mi? Yoksa siz de bizim gibi duygusal davranıp, aşka saygı diyerek görmemezlik ve duymazlıktan mı geldiniz. İyi de hani nerede kaldı devlet ciddiyeti!

...

Sayın Metin BİLMEM, yönetimin başı olduğunuz devlet mekanında yaşanan gardiyan-mahkum ilişkisine bizim yasalarımız ve cezaevi yönetmenliği ne diyor acaba? Yasalara bir bakın yeniden sizinle konuşalım olur mu? Ya da bu konuda yüksek yerlerden bir telefon gelmiş olabilir mi dersiniz acaba!

...

Sayın Dursun OĞUZ, Türkiye’den getirilen va tartışma konusu olan kombay sürücüleri konusunda daha fazla yanlış anlaşılmalara neden olmamak için detaylı bir açıklama yapmak şart oldu değil mi? Zira bu konuda sapla samanı karıştıranla da yok değil yani...

...

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, AKSA konusunda açıklamalarınız her kesimde geniş yankı bulurken acaba bir de ilgili bakan arkadaşınıza sorsanız diyoruz. O da sizin gibi mi düşünüyor yoksa bu konuda başka projeleri filan var mı!

...

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, kişisel istekleri yerine getirilmeyince partinize resmen savaş açanlar konusunda hem de isimleri de deşifre ederek geniş bir açıklama yapmaya ne dersiniz? Siz hiç merak etmeyin seçimler yakın yine kapınızı mutlaka çalacaklardır...

...

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, şeftali kebabı artık meclis gündemine de geldiğine göre bahçede bir mangal yakmak şart oldu değil mi! Mangalın başına da Zeki Çeler’i koyarsanız isabetli kara almış olacaksınız, zira bu işlerde üstüne yoktur...

...

Sayın Tolga Ahmet RAŞİT, bu dönemde yerli ürünler ön plana çıkınca artık marketlerde kimse un değil sadece ARUN istiyor. Umarız diğer sektörlere de bu başarı yansır ve üreten bir toplum yolunda hızla ilerleriz. Hayırlı işler bol kazançlar dileriz...

...

Sayın Hasan SADIKOĞLU, maskeleri iş yerlerine ücretsiz olarak dağıtan ilk ve tek belediye olarak tarihe geçeceksiniz. Umarız diğer belediyeler de bunu örnek alarak ne yapıp edip bunun bir formülünü bulurlar. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz...

...

Sayın Meryem ÇAVUŞOĞLU, birkaç gün iftar vakti devletin televizyon kanalında erken verilince oruçlu olmayanlar bile tepki göstermeye başladılar. Acaba gökyüzündeki o müthiş top senini duymamışlar mı dersiniz?

...

Sayın Mehmet ÇANGAR, salgın günlerinde hemen herkesten ses çıkarken sadece sizden bir eylem göremeyenler mesaj göndermeye başladı. Kabuğunuza mı çekildiniz yoksa dönüşünüz muhteşem mi olacak dersiniz?

...

Sayın Tuygun TÖRE, şu anda marketlerde satılan naylon poşetler içerisinde en sağlamı ve kalitelisi sizin ürün olurken nasıl olur da bunun satışlara yansıması olmaz düşündürücüdür. Biraz tanıtım olursa eminiz ki halkımız yerli ürünlere verdiği desteği sizin ürünlere de verecektir...