Gözümüz kulağımız şu sıralar Cenevre’den çıkacak olan görüşmelerde ancak çoğunluğun bir beklentisi yok…

Ama eski görüşmelere de hiç benzemiyor!

Türk tarafı ilk kez iki devletlilik tezini konuşmak için gitti bu kez…

Bu da açık ve net olarak ifade edildi!

Yeni bil yol arayışı yani…

Şimdiye kadar olanlardan çok farklı!

Bu yüzden çıkacak olan sonuç merak ediliyor…

İpler tamamen kopar mı yoksa tünelin ucunda bir ışık doğar mı?

Bu konuda şimdiye federasyon konuşuldu da ne oldu diyen var…

Federasyon konusunda hiç tavır değiştirmeyecek olanlar da!

Herkes kendince haklı yani…

Ama bizim bugünkü konumuz bu değil!

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu dün Radyo Vatan’da stüdyo konuğumuzdu…

Rutin konulardan önce Cenevre görüşmeleri konusunda sohbet ettik…

Bakan da iki devlet yanlısı çünkü şimdiye kadar denenen modellerin başarılı olmadığını ifade etti!

Kendisi de çok ümitli değildi ama artık iki devletli çözüm modelinin masaya konulmasını zira Annan Planı referandumu sonuçlarının ada gerçeklerini gösterdiğini Güney Kıbrıs’ın garantörsüz ve askersiz bir yapıdan yana olduğunu bunun da kendilerinde mümkün görülmediğini söyledi…

Sonra bize sordu:

Annan Planı’nı bile kabul etmeyen Rum kesimi nasıl bir çözüm modeli olacak ki bu konudaki görüşmeler başarılı olsun…

Haklıydı!

Bu planda KKTC’de yoktu, iki devletlilikte…

Bunun özellikle ne şekilde olursa olsun bu adada çözüm isteyenlerin çok iyi analiz etmesi gerektiğini vurguladı!

Bizim sohbet devam ederken cep telefonlarına Maliye Bakanı Dursun Oğuz’un açıklaması düştü;

“Kaynak gelmezse Cuma günü kamu maaşlarını ödeyemeyiz…”

Bakan Çavuşoğlu hiç beklemediğimiz bir tepki gösterdi canlı yayında…

Aynen şöyle dedi:

Biz Cenevre’de iki devletli çözümü ortaya koyduk ama ülkenin Maliye Bakanı Türkiye’den kaynak gelmemesi halinde maaşların ödenemeyeceğini açıklıyor…

Gerçekten de hiç beklemediğimiz cesur bir açıklamaydı bu!

Çoğu devlet yetkilisinin öyle çok kolay dile getiremeyeceği bir şeydir bu…

Memur maaşları için kaynak bir yana!

KKTC’nin hemen tüm yöneticileri kendi üzerlerine düşen görevi yapmıyor ve hep Ankara’dan bekliyor…

Alt yapılar, okullar, camiler, göletler, su ve bir çok konuda Türkiye’nin desteği ve yardımları ile ayakta durmaya çalışıyoruz ama gerçekten bir devlet olmak için kendimize düşen görevleri yerine ısrarla getirmiyoruz!

Bu arada insan ister istemez kendi kendine soruyor…

İki devletli bir çözümü ne kadar hak ediyoruz diye!

Büyük bir çelişkidir bu…

TUTDER açıklama yaptı…

“Sayın Özadam

Bugün (dün) mesaj köşenizde şahsıma atıfta bulunarak TUTDER adına yaptığımız açıklamamızdan kaynaklandığını tahmin ettiğim yorumunuzla ilgili olarak kısa notlarım altta yazılıdır. Yapmış olduğumuz açıklamanın sizin ifade ettiğiniz gibi iyice anlaşılmaması bizleri üzer. Bu konuya daha açıklık getirmek için aşağıda TUTDER’in net duruşunu sizlerle paylaşmak istedim.

TUTDER yerli sanayiye karşı değildir

TUTDER üyeleri arasında yerel üreticiler/sanayiciler bulunmaktadır

TUTDER üyeleri yerel üreticilerimizin ürünlerinin dağıtımını yapmaktadırlar

TUTDER siyaseti ticari ilişkilerde çıkar sağlamak için kullanmaz.

TUTDER adil rekabeti sonuna kadar destekler

TUTDER siyasi gerekçelerle değil mantıklı ekonomik gerekçelerle hareket eder

Sanırım bu altı madde duruşumuzu daha da netleştirir. Yapmış olduğumuz açıklamanın içerisinde “Bizler bu ülkenin önde gelen işletmeleri olarak ülkemiz koşullarına, doğasına uygun, avantajlı ürünlerini dikkate alan her türlü yerel üretimin yanındayız.

Bizler devletin bu tür yerel girişimcilere adil rekabet koşullarına bağlı olarak gerek enerji masraflarında gerekse emek maliyetlerinde her türlü desteği vermesini destekliyoruz. Devlet bu tür yatırımları teşvik etmeli üretim maliyetlerine katkı vermelidir.

Ancak devlet birkaç işletmenin kar yapabilmesi ve/veya batmaktan kurtarılması ve/veya karına kar katabilmesi için 200.000 kişinin sırtına ek vergiler/fonlar koymamalıdır.

Özetle; Yerel Üretim için desteğe evet Yerel Rant için fonlara hayır diyoruz” ifadesiyle nerede durduğumuz sanırım çok açıktır. 200.000 kişiden alıp iki kişiye vermeye karşı ancak yerel üreticilerimizin üretim maliyetlerinin devlet tarafından rekabet koşullarını bozmadan verilecek desteklerle düşürülmesinin tamamen yanındayız.

Yaygın bir okuyucu kitlesine sahip olmanız ve okuyucunuzu doğru bilgilendirmek için itina göstermekte olduğunuz bilgisiyle, konunun okuyucularınız tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için, bu kısa cevabıma köşenizde yer vereceğinizi umar çalışmalarınızda başarılar dilerim

Saygılarımla

Bertan ÖZERKMAN (Başkan)

Engin YEŞİLADA (Başkan Yardımcısı)

Ümit Süleyman ONAN (Genel Sekreter)

Aydın Ahmet RAŞİT (Sayman)

Necat YÜKSEL (Yönetim Kurulu Üyesi)

Engin YÜKSEKBAŞ (Yönetim Kurulu Üyesi)

Mert ATAKAN (Yönetim Kurulu Üyesi)

MESAJ KUTUSU

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, dün patates üreticilerine resmen çok büyük bir müjde verdiniz. Türkiye’de olduğu gibi burada da elde kalan patates ürünlerini devlet olarak alacak olmanız ve ihtiyatçı kesimlere dağıtma kararı yerinde ve doğru bir karardı devamını bekleriz…

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, partili iki kişiye kurultay üyesi yapmaları için YSK şifrelerinin verilmesinin ortaya çıkmasından sonra hukuk sürecini başlatma kararı aldığınızı duyduk. Bu da demektir ki kurultay tarihi henüz belirlenmese de bir kez daha mahkeme koridorlarında sonuçlanacak…

Sayın Ersin TATAR, Türkiye’den bir siyasetçinin KKTC’nin eski Cumhurbaşkanlarından birine ‘ahmak ve EOKACI’ suçlamasında bulunması asla kabul edilebilecek bir tavır değildir. Şu anda bulunduğunuz makamı korumak ve kollamak sizin de sorumluluklarınız arasındadır!

Sayın Dursun OĞUZ, Türkiye’den kaynak akışı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasını bekliyordu, imza tamam oldu ancak şimdi de paraf atmasını bekliyormuş. Büyük ihtimalle bu ülkenin en talihsiz Maliye Bakanı olarak tarihe geçeceksiniz, kolaylıklar ve sabırlar dileriz…

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Belediyeler Birliği olarak birliğin birikmiş parasını belediyelere maaş ödesinler diye dağıtmanız biraz da tepkilere neden oldu. Özellikle süt ürünlerinin de satın alınarak belediyelere dağıtılmasını bekleyen çok sayıda üretici böyle bir karar bekliyordu!

Sayın Gülşah Sanver MANAVOĞLU, Cenevre’de cilt bakımı için sizden servet olacak bir miktar istediklerinde anında vazgeçmeniz dün ülkede gündem maddesi oldu. Bu kadar parayla ülkede en az bir yıllık bakım yaptırabilirsiniz değil mi? Ticaretin içinden gelmek böyle bir şey olsa gerek…

Sayın Candan AVUNDUK, ülkede böyle kritik bir dönemde ithalatçı ve ihracatçı kesimlerin birbirine düşmesi konusunda sessizlik yerine iki tarafı bir masa etrafında buluşturmayı düşünür müydünüz? İç savaş başlamadan gecikmeyin deriz!

Sayın Hasan SERTOĞLU, Federasyon başkanlığına bir kez daha aday olma kararı aldıktan sonra ülkenin dört bir yerinden büyük destek mesajlarınız geliyor. Bakalım diğer adaylar buradan bir mesaj alıp kararlarını bir kez daha düşünecekler mi?

Sayın Bertan ÖZBERKMAN, dünkü mesajımızdan sonra duyarlılık gösterip açıklama yaptığınız için teşekkür ederiz. İki taraf arasındaki bazı uzlaşmazlıklar muhakkak ki ortak bir çalışma ile hayata geçirilebilir, bu ülkede yaşayan tüm kesimler bizim insanımızdır…

Sayın Necmi KARAKOÇ, ülkede büyük bir ekonomik kriz yaşanırken Sivil Savunma olarak hellim üreticilerine 500 kilo hellim siparişi vererek bunları darda olan vatandaşlara dağıtma kararı almaya hazırlandığınızı memnuniyetle öğrendik. Umarız tüm kurumlara güzel bir örnek teşkil eder…