Bizim gazetelerin renkli orta sayfaları…

Yeni yıl kutlamaları ile dolu!

Yüzü gülmeyen neredeyse yok gibi…

Şampanyalar patlatılıyor!

Kadehler tokuşturuluyor, yaklaşan yeni yıl dolayısıyla…

Normal bir duygu selidir bu!

Yeni yıl nedeniyle kim sevdiklerini kucaklayıp da iyi dileklerini samimi bir şekilde göstermez ki…

Buraya kadar bir şey yok da!

Devlet, yollardaki acizliği sebebiyle bir kısım insanlar yeni yıl sevinci yaşayamayacağı için, bu tür haberlerin insanın gözünün içine çakarak yayınlanmasından sonra o acılı ailelerin duygularını da hesaba katmak gerek…

Yoksa kimsenin yeni yıl coşkusunu kutlamasına bir diyeceğimiz yoktur!

Önceki gün Mağusa’da Lala Mustafa Paşa Camisinde cenaze töreni vardı…

Hani şu toplum olarak ‘katil devlet’ dediğimiz kazanın hiç suçu olmayan bir kadının ebediyete nakledilmesi!

Cenaze töreni haberlerinin hepsini tek tek inceledik…

Bir tanesinde bile göremedik!

Yollarda devlet yok diye ağzımıza doladık ya…

O cenaze töreninde de devleti göremedik biz!

Çekindiler mi acaba!

Ya da korktular mı?

Yoksa eğer cenazeye gitselerdi yüzleri kızaracak diye mi iştirak etmediler…

Ha keşke gitselerdi de yüzleri kızarsaydı!

Oysa çoğu cenazelerin hiçbirini kaçırmaz…

Düğünleri de öyle!

Çünkü onlar için kalabalık demek seçimlerde oy demek…

Biz alışığız ya sırtımızı sıvazlayana oy vermeye!

Ha keşke 41 yaşında pisi pisine bu dünyadan göçen talihsiz kadının da cenazesinde bulunsalardı…

Kim bilir belki de birkaç oy çıkarabilirlerdi!

Ağlamakla, diz dövmekle giden geri gelmiyor…

Rahmet dilemekten başka ne gelir ki elden!

Böyle söyleyip yerimize oturacak mıyız yani…

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir diyerek unutup gidecek miyiz?

Çok ayıp ederiz çok!

Lütfen şu fotoğrafa çok ama çok çok iyi bakalım…

Devletin olmadığı yollarda canını yitiren bir kadın!

Oğlu ile birlikte vermiş bu pozu…

Mutlu günlerinde!

Baba-oğul ilişkileri başkadır ama…

Ana-oğul ilişkileri bambaşka!,

Ana yüreği, sevgili ve ilgisi hiçbir şeye benzemez çünkü…,

Bugün gazetemizde de acılı ailenin affına sığınarak bu konuyu ele aldık…

Suçun büyüğü devlette diye!

Yollarda olmadığı için…

Gelen de giden aynı olduğu için!

İhmal ettikleri için…

Dememiz şudur;

Esra Korcan’ı kaybettik!

Bir daha da geri gelmeyecek…

Ama canından çok sevdiği oğlu Arda aramızda yaşamaya devam edecek!

Gencecik, pırıl pırıl bir gencimiz…

Bu toplum olarak ona sahip çıkmak hepimizin görevidir bundan sonra!

Bu görev de öncelikle devletindir…

Hani şu yollarda olmayan devletin!

Bundan sonra mesele Arda’ya sahip çıkma meselesidir artık…

Kim bilir belki de devlet bu şekilde ayıbını bir nebze örter!

MERAKLI KÖŞE?

Derslik açılışı için tören yapılır mı?

Sanki de mal bağışlıyorlar…

İki derslik açılışı yapacaklar neredeyse bütün devlet erkanı orada!

Bir ellerinde makas, gözleri objektiflerde…

Yahu sizin işiniz bu zaten!

Özel okullarda dersler 20 kişi ile yapılıyor, devlette 30 öğrenciden fazla…

Yapacaksınız tabi ki!

Bunun reklamı mı olurmuş…

Aksine şimdiye kadar tembellik yaptınız diye özür bile dilemeliydiniz!

15 Ton kaçak eti getiren ne oldu?

Bir polis memuru kaçak et konusunda yargılandı 5 ay hapislik cezası aldı…

Adaletin kestiği parmak acımaz!

Bu haber yayınlandıktan sonra duyarlı vatandaşlar arayıp sordular…

15 ton kaçak etle yakalanan iş insanının davası ne oldu diye!

Bu soruyu sormakta yerden göğe kadar da hakları vardır…

Garibanlar kodese giderken kodamanların ellerini sallayarak çarşıda gezmelerini kimse içine sindiremez!

Yol yanlışsa!

Turunçlu yolundaki kazaya sebebiyet verip bir insanı katleden sürücünün avukatı diyor ki;

O yolun yapımında hata vardı!

Tabi ki bir avukat müvekkilini savunacak ve parayı cebine indirecek ama…

O yoldan her gün binlerce aracın da geçtiğini hesaba katmalıdır…

Yol yanlıştır, kaygandır, eğimlidir, bunlar hep fasa fisodan ibaret!

Gerçek olan şudur ki o yolda bir cinayet işlenmiştir ve suçlusu da zaten bellidir…