Liberalizm,
Bireysel özgürlük, üzerine kurulan bir siyasi felsefe veya dünya görüşüdür. Bireysel özgürlük ve bireysel haklar düşüncesiyle yola çıkan liberalizm, daha sonraki yıllarda farklı türlere bölündü ve bireylerin eşitlik ilkesinin de önemini vurgulamaya başladı. klasik liberalizm bireysel özgürlüklerin rolünü vurgularken, sosyal liberalizm özgürlüğe vurgu yaptığı kadar; bireylerin eşitlik hakkı ilkesinin önemine vurgu yapar ve özgürlük ile eşitlik arasında denge kurmayı amaçlar.Liberal görüşü savunanlar geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivil haklar ve sivil özgürlükler, seküler devlet, liberal demokrasi, ekonomi ve siyasi özgürlük, hukuk üstünlüğü, özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi gibi fikirleri destekler.
* * *
Bireycilik klasik liberal gelenekte önemli bir yer tutar. Başlıca iki türlü anlamı bünyesinde barındırır. Bunlardan ilki toplumun, toplumsal düzenin ve toplumsal yapıların ancak bunların kurucu unsuru veya temel birimleri olan bireylerden, onların davranışları doğrultusunda açıklanabileceğini savunur. Başka bir ifadeyle, liberalizmin bireyciliği onun toplumsal olanın varlığını reddettiği anlamına gelmez; yalnızca toplumsal gerçeğin bireysel elementleriyle açıklanabileceğini söyler.
* * *
İkinci olarak, liberalizm ahlaki veya normatif anlamda da bireycidir. Normatif bireycilik her bir bireyin ayrı bir değer olduğunun kabul edilmesini ifade eder. Her bir birey kendisi için yaşamı neyin değerli kıldığına ancak kendisi karar verebilir. Bu çerçevede, bir soyutlama olarak toplumun onu oluşturan bireylerinkinden ayrı bir varlığı, iradesi ve amaçları yoktur.
* * *
Bireylere bağımsız bir değer olarak saygı göstermek gereği onların her birinin ahlaki bir statüye sahip olmalarından kaynaklanır. Ahlaki bir değer olarak bireycilik, bireysel insanların kendi potansiyellerini geliştirebilecekleri ve değerlerini belirleyip gerçekleştirebilecekleri bir alanın varlığına ihtiyaç duyar. Kendini geliştirme ancak bireysel olarak başarılabilir.
* * *
Özgürlük bireysel bir durumu belirtir, özgürlüğün öznesi herhangi bir toplu varlık biçimi (toplum, ulus, grup, cemaat vs.) değil, yalnızca ve her zaman birey olarak insandır. Dolayısıyla, liberallerin “özgür toplum” sözüyle belirttikleri genellikle, özgür bireylerden oluşan ve özgürlüğü güvenceleyen kurumlarla donatılmış olan bir toplumdur. Liberal kuramda özgürlük, temel politik bir değerdir. Politik anlamda özgürlük, siyasi baskıdan korunmuşluk durumunu belirtir.
* * *
Evet ne kadar tanıdık bir kavram değil mi? Ülkemiz de farkında olmadan, gemisini kurtaran kaptan değimini yaratarak, sıkı sıkıya bağlandığımız yer bireycilik. Ben gene ben hep ben dediğimiz, insanı egoya düşüren, yalnızlaştıran toplum yapısını bozan bir düzeni, kendi kültüren gelişimimizdeki anomalilerle birlikte, siyasi kavramlar ve ya felsefeler içerisinde kendimizi Liberalizm gibi her tarafı açık, ancak bir o kadar kendine dönük bir kabullenme metodu oluşturduk.
* * *
Şu anda meclis içerisinde ki tüm siyasiler, tam anlamı ile liberal bir yapının sembolleridirler. Öyleki hepsi bir araya geldiği zaman, kendilerini halk yerine koyabilecek kadar özgür, halkların ise onları eleştirel çerçeveden izlemelerine tahmül edemeyecek kadar bireysel olan bu siyasiler. Yapıları gereyi üretemedikleri özgürlüğün kölesi haline gelmekten kaçamadılar.
* * *
Ve şu anda yalnızca cebe liberal olarak yaşamlarını, seçilmişliğin öz güveni ile bencil ve egoist bir yapı içerisinde idame ettirirler. Ve onların seçilmesini sebep veren yine bireysel çıkarlarla donalı halklardır. Ve yine emekçi sömürülen, sermayedar büyüyerek semirilen bir yapı inşa edilmiştir. Hep cebe, hep bana, cebe liberalizm halkların kan emici yarasalarına dönüşmüştür.
Birey olarak varabileceğiniz yer boşluktan ibarettir, halklar olarak varılabilecek yer çağlar boyunca anlatılacak doğumdur.

Behiç Anibal…

=SON=