Diyoruz ya Memleketin en büyük sorunu denetimsizlik.

Ve tabii ki rant ve umursamazlık.

Konu gıda denetimsizliği oluncada haliyle iş daha bir önem kazanıyor.

Çünkü insanoğlunun yaşamak için yaptığı bundan daha önemli bir eylem yok.

Dünyadaki kanser vakaları ile karşılaştırıldığında nüfusa göre yüksek bir kanser vakası ile karşı karşıyayız.

Hergün 1 kişi kansere yakalanıyor.7000 kişi bu hastalıkla mücadele ediyor.

Sebep bilim insanlarınında söylediği üzere daha çok yediğimiz içtiğimiz gıdalar.

Peki bunu önlemenin yolu yok mu.

Tabii ki var.

Halkını koruyup kollamakla sorumlu Devlet Anayasaya görede bu görevi yerine getirmek zorunda aslında.

Peki getiriyormu.

Hayır.

Meclisteki , Hükümet ve Cumhurbaşkanından oluşan Devlet bizdeki gibi büyük ve hantal yapısı ile değil halk sağlığını korumak müdahale ve tedavide bile geçer not alacak durumda değil.

Peki ne yapacağız.

Yapabildiğimiz ölçüde kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuracağız.

Önce okuyup ,bilgileneceğiz sonrada herşeyi yemeyeceğiz.

Önce marketlerde İçerisinde zararlı katkı maddeleri bulunan üzerinde küçücük yazıları bulunan hazır gıda ve konserveleri almamakla işe başlayacağız.

Siz almayınca onlarda satamayacak.Bu üretim yapan firma için sürdürülebilir değildir.

Bir süre sonra daha sağlıklısını yapmak zorunda kalacaklar yada üretmekten vazgeçip dükkanı kapatacaklar.

Yemesek ölürmüyüz.Kesinlikle Hayır.

Esas yemeye devam edersek öleceğiz.

Hazır dondurulmuş gıdalardan uzak duracağız.

Ekmekte kullanılan unun kalitesini sorgulayacağız.Unlu gıda üreten fırınların

Güvenirliğine bakacağız.

Güvenirliğine inanmadığınız hazır suyu veya herhangi bir gıdayı tüketmeyeceğiz.

Tahlilide yapılıp onaylanmamış hiçbir gıdayı evinizden içeri sokmayacaksınız.

Domatesinde patlıcanında üzüm, kavun, karpuzunda tahlilinin yapılıp yapılmadığını market sahibine soracak ,yoksa almayacaksınız.

Hiçkimse bugüne kadar domates,patlıcan ,elma yemediği,hazır çorba içmediği,dondurulmuş tavuk parçacıkları tüketmediği ,çayına şeker koymadığı ,yada kola içmediği için ölmedi.

Yoksa işin sonu belli

Kanser

Şimdi bunları niye mi yazıyorum.

Ülkemi sevdiğimden .Vatandaşlık görevinin bana yüklediği sorumluluktan.

Bu yazım kaç kişiye ulaşır kaç kişi dikkate alır emin değilim ama bir tek kişide bile farkındalık yaratıp ömrünü uzatabilirsem ne mutlu bana.

Bakın bu konuda üretici bir vatandaşımız ne diyor.

Söylediklerimde ne kadar haklı olduğumu doğrular cesur bir açıklama yapmış geçtiğimiz günlerde sosyal medyada.

Salih Dörtlemezin açıklaması birçok kişinin gözünden kaçmış belli ki ama çok önemli bir noktaya vurgu yapmış.

Hemde açık açık yazmış.

Yazısına hiçbir değişiklik yapmadan aşağıda sizinle paylaşıyorum.

‘’Ülkemizde şu anda TİOPHANATE METHLY girmekte ve stoklarda bulunmakta,benomyl gurubu olduğu için carbendazime dönüşmekte ayrıca mrl değeri çok düşük olduğundan limit üstü kalıntı bırakmakta .Ben geçen yıl bağımda üzümden yani uygun dozajda külleme hastalığına karşı tiophanet methly kullandım 5 Haziranda.

İlaç üzerinde 14 gün hasat süresi uygun yazmakta fakat bırakın 14 günü 80 gün sonra yaptığımız tahlillerde limit üstü çıkmakta.Tarım daire müdürü Kuntay Vurana idi.

İki kez yanına gitmemize rağmen konuyu da kendisine izah etmemize rağmen ilacın stoklardan toplanmasını istemedi.Oysa ki öncelikle Avrupada yasaklanan bu ilacın tarım dairesi tarafından takip edilip yasaklanması gerekirdi.Hadi yasaklamadınız takip etmediniz.Geçen yıl benim ve diğer üretici arkadaşlarımda sadece bu ilacın problem yaratması kendilerini hiç rahatsız etmedi.

İLGİLİ DİSTRİBÜTÖRLER MEMNUN OLSUN DİYE ..stoklarda halen var.’’

Peki Carbendazim nedir diye soranlarınız olacaktır.

İnsanlarda kısırlık, üreme sağlığı bozuklukları, hormonal sistemde bozulmalar, karaciğer tümörleri, sinir sisteminde bozulmalar, su kirliliği, doğal hayattaki canlı türleri özellikle kuşlar ve eklembacaklılar için sorun oluşturan bir toksik kimyasal madde.

Mantıken tarımsal üretimde Thiophanate-Methyl’in de kullanılmasına izin verilmemesi gerekiyor.Yada stoklarda varsa imha edilmesi.

Peki uyarıya rağmen yapılmışmı.

Görünen o ki Hayır.

Peki bunun denetiminden sorumlu olanlar.

İthal iznini verenler.

Tarım Bakanları, Müdürler, Müsteşarlar.

İşte onlar içinde bu yazı aslında bir suç duyurusudur.

2013 den itibaren halka CARBENDAZİM yedirenler için;

Savcılık harekete geçermi yada bu yazıyı okuyan memleketine insanına sevdalı bir milletvekili ……..

Çok umudum yok ama …..Umarım.

Halbuki Tarımsal İlaçları Denetleme Kurulu Başkanı Mehmet Altan budan 6 yıl kadar önce 29 Nisan 2013 yılında bir açıklamasında Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye’de kullanımı yasaklanan haşere ilaçlarının ve zirai amaçlı kullanılan ilaçların KKTC’ye ithalinin 1 Ocak 2013 tarihi itibarı ile durdurulduğunu açıklamıştı.

Ama durum öyle mi

Görünen o ki değil.

Avrupa Birliği ülkelerinde tarımda Carbendazim kullanımı 2014 yılında yasaklandı. Tarım ve Orman Bakanlığı ise Türkiyede bu pestisitin kullanılmasını ancak dört yıl sonra, 01 Ocak 2018 tarihinde yasaklayabildi.

Bizdeki durum ise yukarıda yazıldığı gibi.

Hala tüketiyoruz…