(Dünkü yazı ile birlikte okunmalı)

Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde feci bir ölü toprağı var demiştik.Önceki akşam katıldıkları TV programında buna gözlerimizle ve kulaklarımızla şahit olduk.

Tatar’ın programa katılmamış olması pek çok tepkiye yol açtı. Tepkilerin önemli kısmı asıl bakılması gereken taraftan bakılmasına engel olabilecek bazı ayrıntılarla kafa karışıklığına da yol açtı. Sanki dersiniz bilinçli bir şekilde asıl meseleden uzaklaştırma çabası var…

Oysa sorun elbette programa katılmamış olması değildi. Ya da diğer adaylarla bir araya gelmek istemeyişi de değildi. Asıl sorun “Hop gel! Hop git!” olayıydı. “Şimdi ben dediğimde geleceksin. Ben istemediğimde kalacaksın. Seni getirtip hiç görüşmeden gönderebileceğim bile…”

İşte bu zihniyet rahatsız olmamıza neden olan asıl konuydu.Birde Başbakan’ın açıklamasında yumurta küfesi olayı var ki, Özersay ve Akıncı’nın,Tatar’ın gözünden, küfelerini merak ettirmiyor değil!

***

Kaldığımız yerden devam edelim:

4. Tufan Erhürman ana muhalefet lideri olarak geçtiğimiz süreci neden yeterince değerlendiremedi? Kendisi de müzakere heyetlerindebulundu. O zamanlardan beri duran, ilerlemeyen, hatalı ilerleyen, güzel giden neler vardı? Heyetlerin tümü aktif olarak çalışıyor mu? Kendisi geldiğinde Kıbrıslı Türklerin nasıl kazanımları olacak? Neden ona oy verilmeli? Bu soruların cevabı genel tabloda yok! Belki küçük kitle toplantılarında veya ziyaretlerde açıklıyorlar ama partinin amaçlarına hizmet eder şekilde yaygınlaştırılabiliyor mu bu bilgiler?

Ayrıca seçim geçince olağanüstü seçime hazırlanılacak… Buna da hazır olmalı ana muhalefet lideri. Çünkü hem Dışişleri Bakanı hem Başbakan aynı anda seçimi kazanamayacağından çatlak olan koalisyon sadece ikiye ayrılmayacak; ayrıca parçalanacak gibi duruyor!Zaten onları bir arada tutanın da pandemi olduğunu biliyoruz!

Erhürman, partisinin geleceği yapılandırmak hususundaki planları hakkında halkı daha fazlabilgilendirmeli!Tek eksik bu Erhürman’da? Oysa parti, tabanı şahlanmaya hazır…

5. Mustafa Akıncı son birkaç yıldır sarayda oturarak diplomatik becerilerini sergileyemediği bir süreçten geçiyor. CransMontana sonrasında büyük bir çöküntü yaşayarak gazetelere manşet olacak cinsten yalpalamalar sonrasında özüne dönmüştü. Kabul etmeliyiz ki o süreçte hepimizi de çok şaşırtmıştı. Lakin sonrasında kimlerle ne görüşüp, Kıbrıs sorununa ne kattığını bilmeye ihtiyacımız var şimdi karar vermeden önce... Siyasal partilerin bilgilendirilmesi için ne yapıyor Akıncı? Güney Kıbrıs’ın hareketsizliğini neye bağlıyor? Bu hususta zorlayıcı olmayı ne kadar deniyor? Kendisi Birleşik Kıbrıs savunanların da oylarıyla saraya seçilen birisi olarak “Kıbrıs Cumhuriyeti muavinliğinin”uluslararası platformda kendisine sunduğu imkanları (Dektaş gibi) değerlendirmek üzere ne yaptı? Sarayda belki de bir zaman kaybedilmişse onun geri kazanılması için planı nedir? Çünkü propaganda metinleri ve stratejisinden bunu anlayamıyoruz!

6.Serdar Denktaş partisinin genel başkanlığını devrettikten sonra uzunca bir süre nabız yokladı. Hatta Covid-19 ona nabzı yoklamak için ek süre bile sağladı. Şaşırtıcı “yeni cumhuriyet” olgusunu ortaya koyduğu propagandalara tabanı hazır mı, kendisi bunlarla ilgili yürüyebilecek mi, seçimden sonra yepyeni bir cumhuriyet hazırlığına doğrudan mı başlayacak…? gibi sorular takılıyor aklımıza. Bir de bunlar Cumhurbaşkanlığı adaylığını nasıl etkiliyor acaba?

Serdar Bey erken genel seçimle ilgili neler planlıyor diye bir soru da aklima takılmıyor desem yalan olur...

***

Tabi diğer adaylar da var ki onlar da %2’yi aşmayan bir oranla dağılıma giriyorlar.Tabi seçime katılmayacak, boykot edecek veya katılıp oyunu yakacak olanlara ekolarak.

Bu seçim sürecin sonu değil bilesiniz!

Her şey yeni başlıyor esasında…

Dr. Çiğdem DÜRÜST