Allah’ı var Tufan hoca sürecin başından beri kriz masası kurulması için neredeyse yalvardı…

Haklıydı çünkü salgın tamamen toplumsal bir konuydu!

Bir de konu sağlık olunca daha bir hassasiyet kazanıyordu…

Şimdi hep birlikte iktidar ile muhalefet atışmalarını dinliyoruz!

Oysa biz sadece sorunlara çözüm istiyoruz…

Onlar çatışma kültürünün örneklerini veriyorlar!

Şu anda olması gereken en son şey aslında Saner-Erhürman kavgası ve tabi ki karşılıklı suçlamalardır…

Oysa ilk baştan bir kriz masası kurulmalı ve buna muhalefet partileri de dahil edilmeliydi!

Peki Tufan hoca kendi kriz masalarını oluşturunca anında çözüm mü üretilecek?

Kesinlikle bunu beklemiyoruz…

İktidar ile muhalefet kavgası daha da büyüyecek, yazın bir kenara buna sağlık örgütleri de dahil edilecek ve sağlıksız ortam körüklenmiş olacak!

Geç değildir, Başbakan Saner geniş bir tabanlı her görüşten kesimlerden oluşan bir kriz masası kurmalı ve çözümler çerçevesi de genişletilmelidir…

Eminiz ki geç de olsa böyle bir karar alınırsa Erhürman belki de kızgınlıkla yaptıkları açıklamaları bir yana koyup katkı koyacaktır!

Zira iktidarla muhalefetin birbirine düştüğü bir ortamda sağlıklı toplumsal kararlar alınamaz…

Bu şartlarda kriz yönetmek mümkün değildir…

UBP’de kurultayda ve sonra da meclis başkanlığında yaşanan gelişmeler parti içinde hala konuşulmakta, intikam için bıçaklar bilenmektedir!

Parti hayli gergin, kurultay gününün açıklanmasını beklemektedir…

Kafalardaki kurultay kaygısı atamalara bile yansımış, bir çok atama yapılamamış çünkü parti içi hesaplaşmalar nedeniyle sağlıklı kararlar üretilememiştir!

Ülkenin başbakanının kafasında kurultay gaylesi olması kesinlikle icraatları da fazlasıyla olumsuz etkilemektedir…

Bir kere kesinlikle Başbakan şu anda kurultaya değil sağlık ve ekonomik konulara odaklanmalıdır!

Baksanıza ekonomik örgütler bile artık hükümetten ümidi kesmiş olacaklar ki Ankara’ya gidip Fuat Oktay ile görüşeceklermiş…

O ekipte kesinlikle Başbakan da olmalıydı ve sorunlar hem örgütler hem de hükümet nezdinde değerlendirilmeliydi!

Eğer örgütlerin Ankara ziyaretinden sonuç alınırsa ve ciddi katkılar sağlanırsa o zaman Başbakanın o koltukta oturmasının bir anlamı kalmaz ki!

Hükümetin bir diğer ortağı YDP de Nisan ayında yapılacak olan kurultaya odaklandı…

Partinin iki vekili fena halde birbirine düşmüş durumdalar!

Biz de toplum olarak Arıklı-Zaroğlu kapışmasını bir film gibi izliyoruz…

İyi de onların kavgasından bize ne!

YDP’de kurultay öncesi yaşanan kavga varken onlara verilen bakanlık ve kurumlar nasıl sağlıklı kararlar üretecek…

Bu arada Bakan Arıklı diyor ki;

Ankara’dan kaynak gelmezse maaşları ödeyemeyecek noktaya geleceğiz…

Bunu bilmeyen mi var!

O zaman bitireceksin parti içi kavgaları atlayacaksın uçağa Ankara’dan kaynak isteyeceksin…

Madem ki iflasın eşiğindesin, ya sorunu çözeceksin ya da o makamı boşaltıp başkalarına imkan vereceksin!

Anlayacağınız YDP’deki durum UBP’dekinden farklı değil…

Bu arada makam kavgası verenlerden hizmet beklemek sağlıktan öte bir şey olamaz!

Bu arada Arıklı’nın kurultay konusundaki açıklaması da manidardır…

Ne demekmiş kazanamazsam çeker giderim!

Daha durun bakalım Erhan bey, karpuz keseceğiz…

Eğer iktidara hizmet aşkıyla geldiyseniz diğer vekil arkadaşla buluşup şahsi ve parti çıkarları için değil ülke çıkarları için ateş kes yapmanız gerek!

Bu arada bu tür açıklamalar hem parti içinde hem de dışında size eksi olarak haneye yazılır…

Şu anda hükümetin iki partisinde erk kavgaları yaşanıyor…

Kafalar ülke sorunlarında değil koltuk kapmaca ya da kaptırmamakta!

Muhalefet sonunda patladı, kendi kriz masasını kuracakmış, artık ne işe yarayacaksa…

Bu arada TDP en güzelini yaptı, kapsamlı bir öneri paketi hazırladı!

Kesinlikle dikkate alınmalıdır…

Herkes şunu bilmelidir;

Hepimiz aynı gemide yaşıyoruz, batacaksak birlikte çıkacaksak yine birlikte çıkacağız…

Önce herkes bir sakin olsun!

Ortam her yerde fazlasıyla gerildi, bir süreliğine parti rozetlerini çıkarıp hem iktidarda hem de muhalefette olduklarını unutsunlar…

Ağızlarından çıkan kelimeleri de bir değil çok kez düşünerek çıkarsınlar!

Ta ki çözümler için sağlıklı ortam yaratılıncaya kadar…

Sorunlar çözülsün sonra istedikleri kadar kapışabilirler, bize de malzeme çıkmış olur!

MESAJ KUTUSU

Sayın Erhan ARIKLI, kurultayda kaybetme durumunda siyaseti bırakma açıklaması da neyin nesiydi öyle! Bu arada madem ki kaynak gelmezse maaşlar ödenemeyecek siz de ekonomik örgütlerle birlikte gidin Ankara’ya derdinizi söyleyin derman olsunlar. En zor günlerde vatandaşı yalnız bırakmamak gerek değil mi?

Sayın Ersan SANER, ekonomik planlamanın en önemli olduğu süreçte DPÖ Müsteşarlığı makamı 20 gündür hala boşsa burada teknik bir hata ya da bilmediğimiz başka bir şeyler vardır. Şu kurultay meselesini atın kafanızdan tamamen ülke gündemine odaklanın deriz!

Sayın Bertan ZAROĞLU, adaylık açıklamasından sonra atamalarda yetkinin de elinizden alındığı yönünde mesajlar gelmeye başladı. Partisel çıkarları bir yana koyup toplumsal sorunlara eğilmeniz en azından şu an için en doğrusu olacaktır…

Sayın Dursun OĞUZ, Gümrük Dairesi’nde bazı memurların kapalı olan sınır kapılarına gidip kendilerine ek mesai yazdıkları konusunda bir girişim başlattınız mı? Bu ülke eğer yılda 190 Milyon TL’yi ek mesai ücretlerine ayırıyorsa diğer sektörler de üvey evlat değil ya! Şu kepazeliği bitirin artık!

Sayın Ahmet BENLİ, Ankara ziyaretinde CTP’li belediye başkanları ile grup oluşturarak diğer başkanlar ile teması kestiğiniz konuşuluyor. Bu arada yeni birlik için ciddi bir çalışma varmış, hadi bakalım hayırlısı…

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, yaşanan süreçte hiç yoktan UBP-CTP kavgası başlatılmışken sizin parti olarak öneri paketi hazırlamanız kamuoyunda memnuniyet yarattı, umarız okurlar da bundan yararlanıp bir işe yararlar artık…

Sayın Mehmet ÖZKARDAŞ, yeni katıldığınız YDP’de resmen meydan muharebeleri yaşanmaya başladı. İki vekili bir masa etrafında birleştirmek için bir şeyler yapmazsanız partinin geleceği hiç de iyi gözükmüyor…

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Ankara temaslarında bizdeki belediye sayısının bir hayli düşürülmesi gerektiği yönünde de bir takım kararlar alındı diye duyduk. Konuyla ilgili kamuoyunu bilgilendirmeniz isteniyor…

Sayın Çilem ÖZTEKNİK, dün paylaştığınız kağıt bardak hikayesini bizim tüm siyasilere de gönderin ki makamların miras olmadığını ve zamanı gelince koltuğun da gideceğini hiç akıllarından çıkarmasınlar. Zira bazıları var ki koltuğa oturdu mu vatandaştan soyutlanarak gökyüzünde süzülüyorlar!

Sayın Kaya TÜRKMEN, emekli olduktan sonra sıkı bir muhalefete başlamanız dikkatlerden kaçmıyor. Bir de diyoruz acaba KKTC’deki görev süreniz içinde yaşadıklarınızı kaleme alıp perde gerisini deşifre etseniz, ortalık fena karışırdı değil mi?