Bir meslektaşım önerdi.

Çok ama çok mantıklı bir proje.

En azından üzerinde durmaya değer.

‘’Evde Kal!’’ dünyanın sloganı oldu. Ne acı bir gerçektir ki tüm ülkelerin, ülke yönetimlerinin, toplumun neredeyse ellerinden gelen en büyük önlem bu.

Amaç, virüsün yayılmasını engelleyip hasta sayısını azaltmak veya kontrol altında tutabilmek.

Evde kalsak da virüs yayılıyor.

Dünya insanlarını, bizi ve sevdiklerimizi hasta ediyor.

Ölümler arttıkça, halkta panik artıyor.

Evde kaldıkça moraller param parça oluyor,

Evde kaldıkça ekonomi çöküyor!

Artık hepimiz biliyoruz.

Koronavirüs en çok büyüklerimizi etkiliyor.

Çin Hastalık Kontrol Merkezi’nin, 18 Şubat 2020 tarihinde paylaştığı, COVID-19 hastalığına bağlı olarak gelişen ölüm oranlarına bakalım.

Koronavirüs ile enfekte olan hasta yaşı 60’ı geçtiğinde, ne yazıktır ki ölüm oranlarında dramatik olduğu gözleniyor.

İtalya’ta kaybedilenlerin yaş ortalaması da 79.6 yaş olarak bunu doğrular nitelikte.

Ülkemizin sağlık altyapısı sorunlu.

Koronavirüs’ün toplum sağlığımız ve ülke ekonomimiz adına en az hasarla atlatmak en büyük duamız.

Ancak, bu virüsün ülkemize yayılması durumunda da en kötü senaryoya hazırlıklı olmamız gerekiyor.

Evlerimizde büyüklerimizle yaşıyoruz.

Bizler, genç ve orta yaştakiler yeri geliyor dışarıya çıkmak zorunda kalıyoruz.

Belki de hiç farkında olmadan şüpheli virüs temaslarına maruz kalıyoruz.

Sonra da evimize taşıyor olabiliriz.

Çocuklarımız ise çok şükür bu virüse karşı korunuyor. Ancak, olası bir virüs yayılımında, asemptomatik (bulgu vermeyen) taşıyıcı olma olasılıkları çok fazla.

Değerli okurlar;

Şimdi projeler üretme zamanı.

Biliyoruz ki, bu virüs 60 yaş üzerinde can kaybı riskini artırıyor.

Otellerimiz neredeyse boşaldı.

Büyüklerimizi, HENÜZ SAĞLIKLI İKEN, seçilecek boş otellere MİSAFİR olarak gönderebiliriz.

Çok değil, 2-3 hafta o otellerde konaklattırabiliriz.

Bu aşamada henüz onlarda virüs etkilenmesi olmadığı için, karantinada gibi yaşamalarına da gerek yok. O otelleri onlar için birer aktivite ve yaşam yerleri haline getirebiliriz.

Orada yatıp kalkarlar, orada egzersiz yaparlar, orada sosyalleşirler.

Ailemizden sağlıklı olan bir birey de zaman zaman onları dikkatli bir şekilde ziyaret edebilir.

Bu sayede, toplumumuzun en riskli kesimini daha hasta olmadan, bu yangının ortasından alıp güvenli bir alana saklamış oluruz.

Bunun finansmanı da kolaylıkla halledilebilir. Devlet, bu otellere vergi muafiyeti, elektrik faturalarında düzenleme gibi kolaylıklar gösterebilir. Halkımız da bu güvenli projeye, kendi çaplarında küçük de olsa katkılarda bulunabilir.

Bu sayede,

Büyüklerimiz güvende olur,

Olası bir virüs yayılımında, ağır vaka sayımız ve kayıplarımız önemli ölçüde azalır.

Solunum cihazına ihtiyaç duyacak hasta sayımız da belirgin azalır.

Virüsün yüzünden yorgun sağlık sistemimizin taşıyacağı yük yine önemli ölçüde azalır.

Bunun akabinde, YAVAŞLATILMIŞ YAŞAMA KONTROLLÜ DÖNÜŞ’ün sağlanması ile de, ekonomi çarkının da daha erken dönmesi sağlanabilir.

Değerli okurlar;

Her ülke, kendi olanakları ve iç dinamikleri ölçütünde bu virüsle mücadele ediyor.

Bizler de, virüsün yıkıcı etkilerini azaltabilmek adına, boşalan otellere büyüklerimizi, henüz sağlıklarını kaybetmeden misafir etmek dahil daha başka projeleri masaya yatırmalıyız.

Gelin, meslektaşımın önerdiği bu proje üzerinde çalışalım!

Bunu başarırsak inanın KKTC olarak literatüre gireriz!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899