Bu korku niye?

Okurlardan gelen şikayetlerin son cümlesi genelde şu şekilde oluyor;

“Biliyorsunuz ben bir kamu çalışanıyım...”

“Kızım o dairede çalışıyor aman ismim yayınlanmasın...”

“Filanca partiyi desteklemediğim için beni orada yaşatmazlar lütfen ismimi vermeyin...”

“Sizden en önemli ricam yazınızda benim ismim geçmesin...”

“Bunları size anlatırken korkuyorum çünkü ismim ortaya çıkarsa beni orada yaşatmazlar...”

Ya da konuşmamızın hemen başında;

“Size bir şey anlatacağım ama tek şartım var ismimi deşifre etmeyeceksiniz...”

“Size bir ihbarda bulunmak istiyorum ama ön şartım var adımı kimseye vermeyeceksiniz...”

“Ofisinizde sizi ziyarete gelmek istiyorum ama bir gören olur diye de çok çekiniyorum...”

“Bir şikayette bulunacağım ama ilgili daireden birisi ararsa ismimi verirsiniz diye çok korkuyorum...”

Yukarıda yazdıklarım birkaç dakika içinde aklıma gelenlerdi...

Bu konuşmalardan sonra da genelde şu söylerim karşımdakine;

“Biz sizi ne zaman sattık ki...”

Gerçekten de öyle!

Meslek hayatımızda haber kaynaklarımızı değil deşifre etmek eşimize bile söylemekten hep kaçındık...

Kaynağın isterse saklı tutulması ilkesini de hep benimsedik!

Çünkü bu meslekte güvenilir olmak çok önemlidir...

Bunun için de uzun bir süre gerekir!

Okuyucu bu güveni hissettiği zaman da gerisi gelir, ne haber ne de yazı konusunda sıkıntı çekmezsiniz...

Hoş zaman zaman bireysel çıkarlar önde tutulduğu zaman, yanlış yönlendirmeler de olmaz değil ama!

O da bizim mesleğin cilvelerindendir...

...

Bu arada zaman zaman da sorarız kendi kendimize...

Vatandaşın bu cesaretsizliği neden diye!

Zira gelen ihbarların bir çoğu, arayanları yakından ilgilendirmez, genelde kurumlar ve devlet dairelerinde ki bazı bilinmeyenleri ortaya çıkarmak içindir ama, yine de özellikle son yıllarda vatandaşlarda bir ürkeklik, cesaretsizlik ya da artık ismine ne derseniz deyin, çekinme duygularını hissetmemek olası değildir...

Bize gelenlerin bir çoğu ülkenin daha iyi yönetilmesi, daha şeffaf ve adil kararlar üretilmesi içindir!

İyi de bu korku niye?

Memlekette güzel şeyler olsun diye mücadele edenler bunları kaleme almamızı isterken niye su kadar ürkek bir hal alıyorlar...

Kötü niyetlileri bir yana koyuyoruz!

Ama olmayanları da bundan böyle daha cesur olmaya davet ediyoruz...

Zira bunu biz kendimiz yapmazsak ve hep boynumuz önde yaşama yolunu seçersek, celladınızın da o kadar çok olacağını idrak etme gibi bir zorunluluğumuz var...

Onun içindir;

Okuyucudan önemle rica ederiz...

Bize yaptığınız tüm ihbarlar değerlendirilir, yasalar çerçevesinde de yeri geldiği zaman bu sayfada muhakkak yerini alır!

Şimdiye kadar sizi satmadık, bundan böyle de aynı yolda ilerleyeceğimizden kuşkunuz olmasın...

Bilmem anlatabildik mi?

Ankara Kulisleri…

Erdoğan: 52.7, Kılıçdaroğlu: 47.3

Muhalefete yakınlığıyla bilinen Konda Araştırma'nın ikinci tur çalışmasına göre Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oyu yüzde 52.7, Kılıçdaroğlu'nun ise yüzde 47.3’te kaldı.

İkinci tura sayılı günler kala anket sonuçları da gelmeye devam ediyor.

Konda ikinci tur çalışmasının sonuçlarını paylaştı

Son olarak muhalefete yakınlığıyla bilinen Konda Araştırma, 20-21 Mayıs 2023 tarihlerinde 34 ilin merkez dahil 108 ilçesine bağlı 154 mahalle ve köyünde 3607 kişiyle hanelerinde yüz yüze yöntemiyle yaptığı, seçmenlerin ikinci tur tercihine yönelik anket sonuçlarını paylaştı.

Araştırma kapsamında Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Antep, Giresun, Hatay, Mersin, İstanbul, İzmir, Karaman, Kars, Kayseri, Kırklareli, Konya, Malatya, Manisa, Sakarya, Samsun, Sivas, Tokat, Trabzon, Urfa ve Van'da seçmenlerle görüşüldü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 52,7 ile birinci çıktı

Anket sonuçlarına göre Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kararsızlar dağıtıldığında ikinci tur seçimlerini yüzde 52,7 oy oranıyla kazanması öngörülüyor.

Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimi için geri sayım sürerken Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı ve ABB Başkanı Mansur Yavaş, Habertürk'te soruları yanıtladı.

Yavaş'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Beklentimizin altında kaldı. Biz belki de Sinan Oğan beye giden oyların da bu tarafa geleceğini düşünerek, o şekilde gördük. Mitinglerde onlar da bizi dinlemeye gelmişlerdir. Yıllardır siyaset yapıyoruz. 60'a yakın miting yaptık. İlk defa bu kadar kalabalık, genç ve kadın gördük. Son yıllarda pek alışkın olmadığımız görüntüydü. Sonuç böyle çıktı. Takdir milletin; millet ne derse o olur. Şimdi de ikinci turda eksikler nedir, nerelerde hatalar var, sandığa gelmeyenler nasıl getirebilir, sayın Oğan'a verilen oylar bu tarafa nasıl kanalize edilebilir. Nasıl yüzde 50'yi tekrar geçeriz hesabını yaptık. Ümitliyiz, yurt dışı oylarda artış oldu, yurt içinde de olacaktır. Stratejide bir hata mı var, bunların hepsi değerlendirildi. Bizler seçim mağduruyuz. 2014 yılındaki seçimimde 26 binin üzerinde rakamla öne geçtim. Daha sonra 3-4 saat hiçbir veri girilmedi. Sabah kalktığımızda seçimin aleyhimize döndüğünü gördük. Ekrem Bey'in de aynı şekilde oldu. İstanbul'da her yer bir yerde merkez gibi. Ekrem Bey ve ekibi böyle bir çalışma yapmasaydı belki de seçim gittiydi.Biz açıkladık. Yaptığım konuşmayı da getirdim. Bakanlarımız maalesef bizleri trol gibi suçluyorlar. Ne konuştuğumuz ortada. 'Bizim elimizdeki sonuç budur' dedik. 'İkinci tura kalma ihtimali yüksek' demiştik en son yaptığımız konuşmada. Elimize 23.87 oranında sonuç gelmişti. Net bir şekilde öndeydi. Islak imzalardan verileri girilenlerdi bunlar. Çankaya ve Yeni Mahalle gibi yerlerde sürekli itirazlar nedeniyle bir kısım veriler gelmiyordu. Elimizde 91 bin 913 sandığın sonucu vardı. Küsuratına kadar açıkladık. Bunlarda bir manipülasyon yoktu. Elimizdeki sonuçları açıkladık. Sanki biz başka bir şey konuşuyor. "Son oy sayılıncaya kadar da vazgeçmiyoruz" demiştik. Şöyle bir karışıklık oldu. Bizim açıkladığımız verilerle YSK arasında şöyle fark. Bizim açıkladığımız veri YSK'dan çok daha fazlaydı. Bir yandan AA açıklaması derken, Ankara'da 4 bin sandık girilmemişti. İl başkanımızı aradık. Bize bildirileceği söylendi. Geçenin sonu o şekilde gitti. Sadece ANKA Ajansı'nın verilerine sıkıntı oldu. ANKA bizim açıklamamızdan çok daha az sandık bildirdi. Sonuna kadar bekledik. Yine bekleyeceğiz. Vatandaş sürekli olarak manipülasyonlar nedeniyle hep bir şüphe içinde. Bu aslında maalesef bizim ayıbımız.

MESAJ KUTUSU

Sayın Veysi BOZCAN, geçtiğimiz günlerde Gümrük ve Rusumet Dairesi müdürlüğü görevinden istifa etme noktasına geldiğiniz hatta özel eşyalarınızı bile topladığınız ama aracıların devreye girmesiyle son anda istifadan geri adım attığınızı öğrendik. Hayırdır üzerinizde bir baskı mı var yoksa tamamen kişisel isteğiniz miydi?

Sayın Tacan REYNAR, nedense 25 Haziran seçimlerinde diğer adaylardan daha ziyade sizin ne kadar oy alacağınızın merak edildiğini biliyor muydunuz? Bu sıralar Lefkoşa dışında da yoğun temaslarda bulunmanız gerekiyor, buralarda tanımayanların bir hayli fazla olduğu konuşuluyor…

Sayın Turgay DENİZ, geçtiğimiz günlerde yaptığınız bir açıklamada ekonomide yüzde 80 civarı kayıt dışılık olduğunu söylemeniz bazı iş çevrelerinde yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandı.Bu konuda elinizdeki verileri hükümetin önüne koymanız gerektiği yönünde mesajlarınız geliyor…

Sayın Ali BAŞMAN, resmi olarak seçim çalışmalarına daha başlamadınız ama partinize yakın kaynaklar Lefkoşa’nın sıkıntılı olduğunu, yine bazı partililerin şahsınıza destek kararı almayacağı konuşuluyor. Bu konuşla ilgili parti kurmayları ile dirsek temasına geçmeniz öneriliyor, haberiniz olsun istedik…

Sayın Kudret ÖZERSAY, son zamanlarda yaptığınız açıklamalarda ara seçim konusunda CTP’ye fazla yüklenmeniz dikkatlerden kaçmıyor. Ancak ara seçime neden olan şahıs olarak da ara sıra özeleştiri yapmanız gerekiyor değil mi? Bu süreçte herkes eğri oturup doğru konuşmak gibi bir sorumluluğa sahip…

Sayın Erhan ARIKLI, şu yılan hikayesine dönen Ercan’ın açılışı konusunda tarih verme huyundan bir türlü vazgeçemediniz ya artık ne diyelim biz de bilemiyoruz. Bu arada 15 Haziran tarihinin seçim yasaklarına denk geldiğini de bir yerlere yazmak gerek değil mi?

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, ülkede eğitim yılının bitmesine az bir süre kala çok ciddi bir kriz yaşanıyor ancak nedense alınması gereken kararları bir türlü alamıyorsunuz. Böyle bir kriz dünyanın başka bir yerinde yaşansa ne olurdu biliyor musunuz?

Sayın Tülin BEROVA, her sabah bir foto bir de mesaj paylaşımlarınız son günlerde sosyal medyada trend haline geldi diye duyduk. Birilerine var bir mesaj ama işte onu çıkaramadık. Vardır bir bildiğiniz herhalde değil mi?

Sayın Mehmet KUMSER, tamamen yardım amaçlı bir vakıf kurmak için yoğun bir çalışma içinde olduğunuz söyleniyor. Bu işe en çok yardıma ihtiyacı olan dar gelirliler sevinecek değil mi? Çoğunun hayır duasını alacaksınız, yolunuz açık olsun…

Sayın Erol UYSAL,son günlerde insan temalı yağış fotoğrafları dikkatlerden kaçmıyor. Usta bir fotoğrafçı olarak artık bundan sonra bu konuda gençleri de eğitmek ve mesleğe katkı koymanız bekleniyor…