Tutulan yol yol mudur?

Değildir.

Bu çok bilinçli bir seçim kampanyası.

Düşüşe geçen ivmeyi artırma çabası.

Seçim için aksiyon kazanma kavgası.

Ve lakin artık gına geldi.

Bu tiyatro usandırdı.

Ve halk bunu istemiyor.

Halk kendi canının derdinde.

Göç eden evladının derdinde.

Ay sonunu getirmeyen maaşının gaylesinde.

Çözüm diye 45 yıldır oluşturulan statükonun pençesinde.

Yeter artık.

Cidden yeter artık bu medazori kahramanlık sevdası.

*****

Ama yeter desek de belli ki vazgeçilmeyecek.

Zehir hafiye mantığında işler çevriliyor.

Yuttu yutacak, yok etti edecek de neyin nesi.

Nasıl sözler bunlar.

Neyin dillendirmesi bunlar.

Bunlar siyasetten sayılabilir mi?

Hiç mi bu halka söyleyecek söz kalmadı.

Hiç mi bu halka verecek umut kalmadı.

Halka layık görülen bu mudur.

Halka reva görülen bunlar mıdır?

Kavga, kalaba, hakaretamiz sözler, küfürler.

Bundan ıstırapla birlikte hicap da duyuyorum.

*****

Her dem Türkiye ile kavga etmek niye?

Hadi siyasi çıkarım elde edildi diyelim.

Ya sonra?

Müzakere diye göbek çatlatırken ne olacak?

Türkiye müzakere sürecinden mi atılacak?

Garantörlük istemeyiz mi denecek?

5’li masa derken Türkiye gelmem derse?

Türkiye’nin yerine var mı bir alternatif?

Varsa buyurunuz bir zahmet söyleyiveriniz.

Söyleyiniz ki bilelim.

Artık Türkiye yok mu diyorsunuz?

Artık Türkiye olmasın mı diyorsunuz?

Okey anlaştık.

Ama bir şartla.

Türkiye’nin yerini nasıl ikame edeceğinizi de söyleyiniz.

Bir zahmet bunu da anlatınız da bilgilenelim.

Ancak her şeye rağmen iddialıyım.

Bu sefer bu hesap tutmayacak.

Bu zorlama seçim kampanyası işlemeyecek.

26 Nisan Gecesi de bunu herkes görecek.