BRT ve TAK Soma’da niçin yoktu?


Size küçük bir detay gelebilir ama benim kafama fena halde takıldı;
Sağ olsunlar Başbakan Yorgancıoğlu ve Başbakan Yardımcısı Denktaş, yanlarına Maliye Bakanı Mungan’ı da alarak Soma’ya günü birlik de olsa bir ziyaret gerçekleştirdiler…
Burada amaç Kıbrıs Türkünü orada temsil etmek ve sadece iyi gün değil kötü gün dostluğunu pekiştirmekti…
Doğru olan da buydu…
Ama doğru yaparken doğru olmayan da yaptılar…
Devletin tepesindeki iki makam yanlarına ne TAK’tan ne de BRTK’den birer muhabir ve kameraman almayı düşünemediler…

Pazar olmasına rağmen bugün TAK Müdürü Neriman Saygılı’yı arayarak, aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduğum için sordum;
“Bizden Soma’ya niçin bir muhabir gitmedi” diye…
Neriman hocam yanıtı şöyle oldu;
“İstemediler…”
Sonra BRTK Müdürü Mete Tümerkan’ı arayıp aynı soruyu sordum;
Onun da cevabı benze oldu;
“Götürmediler…”
Mete ayrıca şöyle belirtti;
“Sanırım reklam olsun istemediler…”

Şimdi Özkan ve Serdar beylere sormak isterim;
KKTC’de devletin iki tane basın kuruluşu ver bunlardan birisi TAK diğeri BRTK.
Hadi özel sektör basın kuruluşlarını bir yana koyalım, devletin önemli basın kuruluşundan birer tane muhabir götürmeme gibi gaflete nasıl düştünüz?
Yoksa, gerçekten de Mete’nin dediği gibi ‘reklam yaptılar’ diye eleştirilmekten mi koktunuz?
Ya da onları da yanınızda götürmek aklınızın ucundan bile mi geçmedi?
Hadi sizin aklınız çok karışık, basıncılarınız özel kalemlerinizin de mi aklına gelmedi?

Nedenini açıklarsanız hep birlikte öğrenmiş olacağız!
Ama her şekilde ayıp ettiniz…
Bu ülkenin başbakanı, başbakan yardımcısı eğer Anavatan’a manevi destek vermek amacıyla bir günlük de olsa Soma’ya gidip halkın acısını paylaşıyorsa, iki devlet kuruluşu olan TAK ve BRTK’nin de gazetecileri yanınızda olmalı ve siz de sizin oradaki temaslarınızı Türkiye basınından değil kendi kurumlarımızdan izlemeliydik…
Washington’a, New York’a, Brüksel’e ve Londra’ya muhabir gönderen TAK ve BRTK yüzlerce çalışanın öldüğü Soma’da da bir şekilde yerini almalıydı…

Bir sözüm de TAK müdürü Neriman Saygılı ve Mete Tümerkan dostlarıma…
Hadi onlar siyasetçi olduklarından ve akılları hep siyasete işleği için bunu akıl etmemiş olabilirlerdi…
Hatta, isteyerek devletin gazetecilerini götürmemiş de olabilirler…
Ha keşke sizler devletin iki kurumunun başındaki çok değerli iki yönetici arkadaşımız onların rehavetine kapılmayıp, birer temsilcinizi Soma’ya gönderseydiniz…
Bunu sizlerden beklerdik doğrusu!





Tören yok ama tatil var!


Soma’daki maden kazası nedeniyle KKTC’de de iki gün yas ilan edildi ve birçok işletme de eğlence programlarını iptal etti…
Acıların paylaşılması bakımından olumlu gelişmedir…
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlik ve şölenleri de bu nedenle iptal edildi…
Burada da bir sorun yok!
Tören yok, eğlence yok şenlik yok…
Ama resmi tatil var!
İşte burasını anlamak biraz güç geliyor bana…
Bütün etkinlikler iptal ediliyor ama iş tatile gelince iptal yok!
Hadi anlatın bunu bana…


MESAJ KUTUSU



Sayın Derviş EROĞLU, şeker hastalığı nedeniyle iki ayağı birden kesilen bir vatandaşımız için akülü sandalye alınması için girişim başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Ailenin hayır duaları sizin için olacaktır…

Sayın Teberrüken ULUÇAY, komite başkanlığını yaptığınız yeni bankalar yasasının yürürlüğe girdikten sonra İslami bankacılığın da önünün açılacağını ve bu konuda bir madde eklendiğinin farkında mısınız? Uyaralım istedik!

Sayın İsmail ARTER, yapılan bütün eleştirilere rağmen hem bakanlıktaki görevinize devam ediyorsunuz hem de seçim propagandasını sürdürüyorsunuz. Seçmen bundan olumsuz etkileniyor bilesiniz…

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, LTB içinde mini bir anket düzenlendi ve çalışanların üçte ikisi size oy vermeyeceğini beyan etmiş. Çalışanlarınızın bir şekilde gönlünü almanızda yarar görüyoruz…

Sayın Cafer GÜRCAFER, yılan hikayesine dönen Mimoza Otel için yeniden ihaleye çıkılacağını ve sizin adınıza da bir iş adamının bu ihaleye katılacağını öğrendik. Bunun duyan rakipler atağa geçti bilesiniz…

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Güzelyurt’un içindeki dev Türk bayraklarının yırtıldığı ve artık değişme vakti geldiğini belirten mesajlar gelmeye başladı, ara sıra başınızı yukarı kaldırmanız isteniyor…

Sayın Tekin BİRİNCİ, Mustafa Bulutoğluları ile birlikte Lefkoşa’da ortak büyük bir mağaza açmak için kolları sıvadığınız söyleniyor. Türkiye’nin ünlü mutfak markası için artık sizin mağazaya geleceğiz demektir. Hayırlı işler dileriz…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, İskele milletvekili olarak Kemal Deniz Dana için Lefkoşa’da seçim çalışması yaparken görülmüşsünüz. Halil Orun’un kulağına giderse fena halde bozulacaktır bilesiniz…

Sayın Özay ÖYKÜN, rakipler seçim propaganda dönemini çoktan başlattı sizden hale kıpırtı bile yok…Bu kez seçmenin oyları aslan ağzında eskisi gibi seçim kazanmak çok zor haberiniz olsun…

Sayın Cenk MUTLUYAKALI, bir şirket kurarak Kuzey Kıbrıs Turkcell’e danışmanlık hizmeti verdiğinizi öğrendik. Aybars bey sizden daha iyisini bulamazdı, doğru seçim yapmış, hayırlı uğurlu olsun…

Sayın Mustafa AKINCI, genç siyasetçi Mehmet Harmancı’nın LTB seçimleri için size büyük ihtiyacı var. Siz de artık Lefkoşa’da değişimden yanaysanız kendisine destek vermeniz şart gibi görülüyor…

Sayın Ceyhun ÜMİTER, 9 aydır büyük özlemle beklenen Elvin nihayet dün dünyaya merhaba demiş. Sizi ve eşinizi kutlar minik yavrumuza bir ömür boyu sağlık, mutluluk ve şanslı olmasını temenni ederiz…

Sayın Oğuz KÖSE, basın mensubu olmak daha cazip olsa gerek ki sendika başkanlığını ilk genel kurulda bırakacağını öğrendik. En kritik bir dönemde bırakma olayını meslektaşlarınız çok beğenmedi haberiniz olsun…Bir dönem daha sizi orada görmek istiyorlar…

Sayın Musa YAZAR, hem imamlık hem de başka bir özel işte çalışmanız bazı meslektaşlarınızın tepkisini çekiyor. Din İşleri Dairesi’ne şikayet mektubu göndermişler bilmenizi istedik…





Günün Fıkrası


Sarıl bana...


Karı-koca yatağa giriyorlar, tansiyonlar yükseliyor, sevişmeye
hazırlanıyorlar. Ancak kadın durup dururken, “Dur, canım istemiyor, sadece
bana sarıl” diyor. Adamcağız, “Neden?” diyor.
Karısı: “Bir kadın olarak sevgi ihtiyaçlarımı anlamıyorsun” diyor Adam,
sevişemeyeceklerini anlıyor ve kadının istediğini yapıyor. Ertesi gün adam,
karısını çok güzel bir mağazaya götürüp, alışveriş yapıyor. Kadın, 3
tane pahalı kıyafet deniyor ama karar veremiyor. Adam, karısına hepsini
almasını söylüyor. Sonra, 200 dolardan 3 çift ayakkabı da alıyor… Sonra,
pırlanta küpeler alıyor. Kadın heyecanlanıyor, mutlu oluyor… Kocasının delirdiğini düşünüyor ama umurunda değil, pırlanta kolye de alıyor. Kocası, “Kolye sevmezsin sen ama bunu beğendiysen, alabilirsin” diyor. Kadın zıplıyor,
yerinde duramıyor mutluluktan. “Hazırım, kasaya gidelim” diyor kadın.
Kocası: “Hayır hayır hayır bunları satın almayacağız ki” diyor.
Karısının yüzü bembeyaz oluyor.
Kocası: “Bunlara sadece sarılmanı istiyorum.”