Dün öğlen Göçmenköy Camisindeydim…
Cami imamı Ahmet Akbulut’tan telefon gelince içimden ‘eyvah’ dedim.
Bu caminin de kesin elektriğinin kesildiğini düşündüm.
Camilerin elektriklerinin kesilmesi moda olda ya, aklıma da başka bir şey gelmedi doğrusu.
Hatta yazımın başlığını bile camiye giderken düşünürken, çok yanıldığımı anladım, biraz da utandım.
Göçmenköy camisinin imamı Ahmet Akbulut, bizi bir şeylerden şikayet etmek için değil, aksine elektrik kesintilerine nasıl çözüm bulduğunu anlatmak için çağırmış.
Onu dinledikçe de etkilendim, kendine hayran kaldım.

Malumunuz, memlekette hiçbir şey iyi gitmiyor bundan camilerimiz de nasibin aldı.
Biz de camilerin elektriği kesildiği için, ‘ezan sesini bile kestiler’ diye manşetler atıyoruz.
İyi de yapıyoruz çünkü KKTC tarihinde görmediği rezillikleri, bakanların ‘uçtuk’ dedikleri bu dönemde yaşıyoruz.
Camilerden sorumlu olan Din İşleri Başkanlığı bu konuda suskun…
Vakıflar İdaresi de…
Bunların bağlı bulunduğu Başbakanlık da suskun…
Elektrikleri kesen kurumun bağlı bulunduğu Ekonomi ve Enerji Bakanı ise, bu işle ilgileneceği sözünü vermekten başka bir şey yapmıyor.
Bir şey yapacağı da yok gibi!

İmam Ahmet Akbulut ise öyle güzel icraatların altına imza atmış ki, şaşırmamak ve sonuçta mutlu olmamak elde değil.
Geçtiğimiz Aralık ayında borçlarından dolayı elektrikler kesilmeye başlamış, bundan Göçmenköy Nurettin Ersin Paşa camisi de nasibini almış, 27 bin TL’lik borcundan dolayı 1 hafta elektriksiz kalmışlar.
Daire elektriği açtırmış ama bir hafta sonra yine kesmişler.
İşte o zaman Ahmet hocanın beynine kan sıçramış ve bu işe bir çözüm bulmak için kolları sıvamış.
Sonunda güneş enerjisinden faydalanma yolunu bulmuş.
Yaptığı araştırmada 12 bin-24 bin Euro’luk teklifler almış.
Yine aynı semtte bir işletme ile 8 bin Euro’ya sistemi kurdurmuş…

O tarihten itibaren camideki sistem 30 kilowat elektrik üretiyor.
Caminin ihtiyacı ise sadece 15 kilowat…
Peki geri 15 kilowatlık enerji ne oluyor biliyor musunuz_
Kıb-Tek’e geri dönüyor…
Yanlış anlamadınız, cami günde 30 kilowatlık enerji üretiyor ve bunun yarısını Kıb-Tek’e veriyor…
Hem de tek kuruş para almadan…
Bir de camiye akıllı sayaç takılırsa, devlet tarafından ödeme yapılacak ve gelir bile elde edecekler…
İnanması çok güç ama ben kendi gözlerimle gördüm.

Ahmet Akbulut, yaklaşık 20 yıldır KKTC’de imamlık yapıyor ama maalesef halen kadrolanmamış…
Ama kadrosuz diye de ipin ucunu bırakmamış.
Örneğin, kimseye tek kuruş külfet olmadan cami lojmanını da kendi gayretleriyle daireye kazandırmış.
1996 yılında, lojman yapımı için müracaat ettiği Vakıflar İdaresi bunun bir hayal olduğunu, en az 5 bin sterline ihtiyaç olduğunu ve bunu da kendilerinin de bu parayı veremeyeceklerini söyleyince, o inat etmiş yine yardımsever bölge halkı ile birlikte 2 bin 500 sterline 3 oda bir salon lojman yaptırmış.
İnanılır gibi değil yani!

Ahmet Akbulut, işinin ehli bir imam.
Önce İmam Hatip lisesi, sonra İlahiyat Fakültesi’nden diploma almış. Dört yıl da iktisat okumuş.
Bununla yetinmemiş, 2002 yılında eğitim yönetimi, denetimi ve psikolojisi konusunda yüksek lisans diploması almış.
Ahmet hocanın bir mucizesi daha var;
Camiye yine, kimseden yardım almadan, kimseden dilenmeden çok modern bir tuvalet kazandırmış.
Tuvaletleri sadece cemaat değil, yaklaşık 300 kadar bölge esnafı da kullanıyor, hem de tek kuruş ödemeden.

Ve tüm bu mucizeleri gerçekleştiren 20 yıldır geçici statüde çalıştırıyor.
Oysa 36 boş kadro var.
Bize kadrolanma isteği olduğunu söylemedi ama belli ki bu konuda buruk.
20 yılda bu kadar başarılı icraatlara imza atan bir din adamı nasıl olur da kadrolanmaz.
Bizim aklımız almadı bu işe…
Ahmet Akbulut, din adamlarının hep olumsuzluklarla gündeme geldiği bu günlerde bize bile akıl tutulması yaşattı.
Camiada böyle insanların da olduğunu öğrenince yüreğimize su serpildi.
İbadet edersiniz ya da etmezsiniz hiç önemli değil…
Ama bir gün yolunuz düşerse mutlaka Ahmet hocanın bir kahvesini içmeye gidin, yarattığı eseri hem de tek başına nasıl başardığını kendi gözlerinizle görün.
Hayran kalacaksınız…




1- Ahmet Akbulut, günde 30 kilowat eneri üreten sistemi gösteriyor.


2- Caminin bahçesini ve çevre düzenlemesini görünce hayran kalmamak elde değil.


3- Cami avlusundaki hijyen kurallara önem veren tuvaletleri bölge esnafı da kullanıyor.


4- Caminin avlusundaki lojman bakımlı görüntüsü ile dikkat çekiyor.


5- Ve imam Ahmet Akbulut eseri ile gurur duyuyor.

OKUR MEKTUBU

Sadece UYARI !

Yarından itibaren okullarda bulunan hademeler ve dairelerde bulunan hademeler 5 gün grevde.
Ailelerinde bildiği gibi özellikle ilk okullarda kız çocuklarında sıkça rastlanan enfeksiyon hastalığı artış göstermemesi için çocuklarımızı uyaralım. Hükümetin izlediği yanlış yol ve icraatların faturası aile be çocuklara yansıyacak. Bu sıkıntılar ve rahatsızlıklar önümüzdeki günlerde daha sık önümüze çıkacak. İzlenen yanlış politika ve uygulanması düşünülen kıdem tazminatlarının iptali ile bir çok işleyen aileler mağdur olacak. Kısa sürede sorunun çözülmesini dilerim.


MESAJ KUTUSU

Sayın Talip ATALAY, Göçmenköy Nurettin Ersin Paşa camisine hiç gittiniz mi bilmeyiz ama mutlaka gitmeniz gerekir. Geçici bir imam ne mucizelerin altına imza atmış kendi gözlerinizle mutlaka görmelisiniz. Gurur duyacaksınız.

Sayın Ahmet ZAİM, başta taksiciler olmak üzere gece geç saatlerde dışarıda çalışmak zorunda olan çalışanlar artık can güvenliğinin kalmadığından yakınıp acil olarak gece devriyelerinin olmasını istiyorlar. Son jiletle doğrama olayı bir çoğunun gözünü korkutmuş.

Sayın İrsen KÜÇÜK,
Cuma günü bakanlara yaptığınız sert konuşma ve attığınız fırça epey işe yaradı ki artık bir çoğu sahaya indi ve Sertoğlu için çalışmaya başladı. Demek ki sizin kabine biraz sertlikten hoşlanıyor değil mi?

Sayın Zilha MENENT, bir gazeteci kardeşimize o ne biçim konuşma öyle! Hem üst düzey bir yönetici hem de bir kadın olarak hiç yakışık almadı. Umarız kendisinden en kısa zamanda özür dilersiniz.

Sayın Salih Cengaver CEM, son televizyon programınız izleyenlerin epey gözünü doldurmuş olmalı ki artık aktif siyasete soyunmanızı söyleyen çok sayıda mesajınız geldi. Umarız başka partiler sizi kapmadan artık Temiz Toplum Partisi’ni hayata geçirirsiniz.

Sayın Ünal ÜSTEL, Bağlıköylüler turizm fonundan yararlanmak için geçenlerde ziyaretine gelmişler ve destek sözü almışlar. Umarız destek işini fazla uzatmazsınız. Böyle gönüllü insanları kırmamak lazım.

Sayın Tamer ÖZDAŞ, Güzelyurt’ta kamu alanına dev demir kafesler yapınca ortalık karışmış ve polislik olmuşsunuz. Sonra emir yüksek yerden gelince polisler geri çekilmiş, kimleri devreye soktunuz merak konusu olmuş.

Sayın Asım AKANSOY, mafya kim hangi adayı destekliyor hafta sonu konuşulan konuların başında geldi. Herkes bir tahmin yürüttü ama isimleri sizin ağzınızdan duymak istiyorlar. Ya da bizim kulağımıza fısıldayın biz yazalım olur mu?

Sayın Doğan ŞAHALİ, yıllar sonra yeni bir seçimde bu kez Lefkoşa’da sahaya inerek ağırlığınızı koymaya başlamışsınız. Kapı kapı gezip broşür dağıtmak her yiğidin harcı değil olsa gerek değil mi?

Sayın Ersan SANER, Taşyapı şirketi ile ilgili her gün yeni bilgiler geliyor. Bu şirketin patronu elinde evraklarla Türkiye’de banka banka gezip kendine taşeron bir şirket arıyormuş. Sözleşme maddelerinin her an değişebileceği iddiaları var. Bu sıralar uyanık olmakta yarar var…

Sayın Ersin TATAR,
Taşyapı’nın ödemediği 16 melyon Euroluk paranın ne zaman hazinenin kasasına yatacağı Ankara’da da tartışma konusu olmuş. CHP grubu bu konuda bir araştırma başlattı diyorlar haberiniz olsun.

Sayın Ali Özmen SAFA, bir televizyon programcısına yüksek miktarda transfer ve maaş teklifi yapmışsınız ama kabul görmemiş. Biraz geç kaldınız sanırız değil mi?

Sayın Aysu Basri AKTER, Genç TV’de programlara başlayacağınız duyulduktan sonra teklifler ardı ardına gelmeye başlamış. Ancak ilkeli davranıp olayı kapattığınızı duyduk. Ertan Birinci sizinle mutlaka gurur duyacaktır. Hayırlı programlar dileriz…

Sayın Ahmet AKBULUT, dün Göçmenköy camisinde gerçekleştirdiğiniz mucizeleri kendi gözlerimle görünce fazlasıyla etkilendim. Hem imamlık, hem müezzinlik hem de yöneticilik ancak bu kadar kusursuz yapılır. Tebrik ederiz, yakında 5 vakit namaza bile başlayabilirim.

Sayın Mehmet DAVULCU, oğlunuzun düğün davetiyelerin dağıtımı için uzun zamandır yollarda olduğunuz gözleniyormuş. Gizem ve İlke’ye şimdiden mutluluklar dileriz. Cumartesi akşamı bir aksilik olmazsa biz de Kalavaç’ta olacağız inşallah…

Sayın Emine SİVRİ, kadın ve gençlik kollarında Lefkoşa belediye meclisi olmanız için yoğun bir çalışma başlatılmış. Eribe hanımın yerine sizin gireceğinize artık kesin gözüyle bakılıyor. Siz yine de son haftaya girilirken çalışmalarınızı aksatmayın. Benden bir tikiniz hazır…

Sayın Tahsin ÇALIKUŞU
, sizin de UBP’den meclis üyeliği için kazanacaklar listesinde görüldüğünüzü öğrendik. Adanalılar Derneği de bu konuda yoğun bir çalışma başlattı sizi meclise sokmakta kararlı gözüküyorlar. Hadi hayırlısı…

Sayın Ünsal ECESOY, Rum hükümeti Kuzey’de harcamaları kısıtlayınca bir çok gazino işletmecisini bir korkudur almış. Önlem almanız yoksa bir çoğunun batma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı söyleniyor.





Günün Fıkrası


İmam, papaz ve haham


Bir imam, bir haham ve bir papaz ormanda geliyorlarmış. Bir gölün kenarına gelmişler. Hava sıcak mı sıcak. Bakmışlar çevrede de kimse yok, soyunup göle girmişler.
Çıktıklarında bir bakmışlar ki kıyafetleri ortada yok. Aramışlar taramışlar ama bir türlü bulamamışlar.
Sonunda haham "Benim evim ormanın içinde, biraz ileride. Benim eve gidelim, ben size giyecek bir şeyler veririm" deyince beraber ormanın içinde anadan üryan hahamın evine yürümeye başlamışlar.
Tam eve yaklaştıkları sırada bir grup kadın belirmiş. Kaçacak bir yer de yok.
Papaz hemen şeyini kapatmış.
Haham da hemen şeyini kapatmış iki eli ile.
İmam ise yüzünü kapatmış.
Kadınlar geçtikten sonra hahamla papaz imama neden şeyini kapamadığını sormuşlar. İmam "Sizi bilmem ama benim cemaatte beni yüzümden tanırlar, demiş."