Bizim kalemimize müdahale etmek kimsenin haddi değildir!

Dile kolay tam 35 senedir bu mesleği yapıyoruz…

Sadece bu mesleği!

Son birkaç yıldır da artık mesleğe son verip vermeme kararında gidip geliyoruz…

Çok yakınlarımız niye diye sorduklarında da ‘artık siyasete ve siyasetçiye güvenimiz kalmadı’ cevabını veriyoruz!

Gerçekten de öyle çünkü…

Çünkü bu ülkeye kasaba siyaseti ve siyasetçileri hükmediyor!

Genelde aynı yüzler ve kaşarlanmış kişiler…

Siyaseti halk için değil birçoğu kendi şahsi ya da partisel menfaatleri için yapıyor!

Çoğunun iç ve dış yüzü birbiriyle çelişiyor…

Vatan için millet için bu görevlere talip olduklarını söyleseler de bunun için parmaklarını bile kıpırdatmıyorlar!

O makamları da aileden kalma miras olarak görüyorlar inmemek için her yola başvuruyorlar…

Oysa o makamlar bir şekilde geçicidir!

Öbür dünyaya götüremeyeceklerini bilmek zorundadırlar…

Biz şahsen bu mesleği sürdürürken en fazla da medya etik değerlerine önem verdik…

Bize yapılan sayısız ihbarı da bel altı diye gündemimize almadık bunu da kaynaklarımıza açıkça ifade ettik!

İnanın ki bunları kitap haline getirsek okunma rekorları kırardı…

Ama bizim kendi özel hayatımız önemli olduğu gibi bu ülkede yaşayan herkesin, adı sanı düşüncesi makamı ne olursa olsun önemlidir!

Bazı siyasiler ile görüşlerimiz uymasa da hep makamlarına saygı duyduk, hakaret etmedik, aksine korumaya çalıştık…

Bu çizgimizi asla bozmayacağız zira o noktaya da gelirsek kalemimizi kırar bir köşeye çekilir emeklilik hakkımı kullanırız!

Ama herkes özellikle de siyasetçiler bilmelidir ki bu kararı onlar ya da onların şikayet ettikleri bazı makamlar değil biz karar veririz…

Bunun böyle bilinmesinde de yarar görüyoruz!

Gözümüz karadır, alnımız açık, kalemimiz sadece bize aittir…

Ne kiralar ne de satarız!

Bizler hancı sizler de yolcusunuz…

Bunu beyninize kalın harflerde yazınız ki uyarmadı demeyiniz!

Siyasetçiler içinde bizi sevenler kadar sevmeyenler de vardır doğal olarak…

Ama inanın ki en yoğun kaynaklarımız da yine kendileridir!

Verdikleri ihbarları yazınca iyi olursunuz…

Ama iş onları eleştirmeye gelince sizden daha kötü birisi yoktur!

Çoğu arar tartışır, sonuçta uzlaşır, dostluğumuzu devam ettiririz…

Ama kimisi de korkaktır, ikiyüzlüdür, konuşmaya bile cesaret edemez!

Hele de belli bir makam sahibiyseler sizi yine başka makamlara şikayet ederek hem ne kadar çaresiz olduklarını hem de ne kadar küçük olduklarını gösterirler…

İşte o zaman bizim için orada film kopar!

Zira bunlar gibiler bulundukları makamı da kullanarak başka makamları kullanarak medya ve bazı kesimlere hükmetmeyi marifet ve icraat zannederler…

Çok da yanılırlar zira bunu geçmiş yollarda da çok defa yaşadık!

Sonuç ortada…

Onların birçoğu artık yok!

Ama biz görevimizi ilk günkü heyecan, onur ve şerefle sürdürmeye devam ediyoruz…

Bunun önüne de kim ve hangi makam olursa olsun devam edeceğiz!

Adam gibi çıkacaksınız karşımıza derdinizi tasanızı ya da şikayetinizi bizzat bizim yüzümüze söyleyeceksiniz…

Doğrusu da bu değil mi ya!

Birilerini sok kez buradan uyarıyoruz çok da ciddiyiz…

Kalemimiz sadece bizimdir, sizi de eleştiririz sizin sırtınızı dayamaya çalıştığınız başka makamları da!

Bunun bedeli ne olursa olsun ödemeye de hazırız…

Bu kafayla da giderseniz sizleri üzmeye büyük bir zevkle devam edeceğiz!

Böyle biline, ayağınızı denk alın…

Gammazlığı bırakıp memleket işleri için çalışın!

MESAJ KUTUSU

Sayın Erdal ÖZCENK, önümüzdeki yerel seçimlerde UBP’den G.Mağusa belediye başkan adaylığınızın kesinleştiği ve parti kurmaylarıyla el sıkıştığınızı duyduk. Çok yakında da bu kararın resmi olarak parti tarafından açıklanacağı ifade ediliyor hayırlara vesile olsun…

Sayın Ersan SANER, Güven Yapı Kooperatife verilen arazinin geri alınmasında büyük emeğiniz olduğu belirtiliyor. İptal kararı bir çok kesimde memnuniyetle karşılandı tebrik ederiz. Şimdi sırada orasını tekrardan doğaya kazındırmak ve tabi ki mağdur olanların haklarını aramaktır…

Sayın Halil TALAYKURT, dün akşam Lefkoşa’da bir mekanda mağdur bürokrat olarak da bilinen Levent Hızal ile bir takım ittifak hazırlıkları yaptığınız belirtiliyor. İki bölgenin tehlikeli isimlerinin buluşması gayet manidar olarak nitelendirildi. Kanlı mı olacak yoksa kadife bir operasyon mu, artık hep birlikte göreceğiz…

Sayın Turan BÜYÜKYILMAZ, ihalesiz olarak ülkeye getirilen yakıtın kalitesinden kuşku duyduklarını belirten mesajlar almaya başladık. Bu arada YDP’yi dövmek için yola çıkanlar konusunda haklısınız ama şikayet edilen de siz değilsiniz, hiçbir suçlamayı üzerinize almayın boşunu da üzülmeyin…

Sayın Olgun AMCAOĞLU, okulların açılma tarihi artık belli olurken özel okulda öğrencisi olanlar da aynı tarihte açılacaklar diye fena köpürüyor. Zira birçoğu tam gün olduğu için bu okullara yazdırıyorlar…

Sayın Ayhan ARIKLI, Büyükelçilik önünde yaşanan izdiham nedeniyle artık bu konudaki işlerinizi Türkiye’de yapma kararı almışsınız. Yani hükümetin bir mensubu olarak ha keşke bu sorunları ilgili yerlere bildirseniz iyi bir amme hizmeti yapmış olacaksınız…

Sayın Hasan SADIKOĞLU, şu sıralar ülke çapında araziler sizin bölgede bulunuyor ve yasaları takip etmek ve devletin hakkını korumak da size düşüyor. Arazi çeteleri çok yakında siyasi güçlerini de kullanarak yeni adımlar atmaya hazırlanıyor, gözleri dört açmakta yarar görüyoruz…

Sayın Ecevit AKTAŞ, uzun bir bekleme döneminden sonra nihayet tarihi buluşma gerçekleşmiş ve aynı zamanda kara liste de belirlenmiş. Bakalım havada uçuşan kara listeler kimlerin başını yakıp kendilerini mahalleye gönderecek.

Sayın Mustafa AKINCI, makamın başındayken sessiz kalıp makamı bıraktıktan sonra konuşmaya başlamanız sizin bazı yakın çevreniz tarafından yadırganmaya başladı. Böyle olunca da inandırıcılık zedelenmiş oluyor!

Sayın Turgay DENİZ, ilk başlarda hükümete ve icraatlarına destek verirken şimdi üyelerinizi sivil itaatsizliğe çağırmanız hayli manidar olarak nitelendirildi. Umarız mücadeleniz olumlu sonuçlanır ve çabuk pes etmezsiniz…

Sayın Ertunç MEVLİT, hastalarla yakın ilginiz ve sürekli iletişim halinde olmanız nedeniyle teşekkür mesajlarınız geliyor. Bu arada balıkçılığa da hayli meraklı olduğunuz söyleniyor, balıktan dönerken balık pazarına uğranıyorsunuzdur değil mi?