Mahşerin 4 atlısı anlatısını bilir misiniz? Hristiyanlıkta Kıyamet alameti olarak ortaya çıkacağına inanılan dört atlı. 27 kitapçıktan oluşan Yeni Ahitin Apokalips bölümüne göre, Kıyamet felaketlerini getirecek olan 7 mührün açılması ile birlikte “Mahşerin 4 Atlısı” ortaya çıkacak. Ve yaklaşık 7 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısı ardından ülkede kıyametler yaratan ya da daha doğru bir ifade ile ülkeyi kıyamete doğru süren “Mahşerin 4 Atlısı” alınan skandal karar ile memleketi “Dingonun Ahırına” çevirdiler. Romantik bir eda ile yazarsak “biz 4 kişiydik; Ersin, Kudret, Tolga ve Ünal” olarak okunabilir veya teolojiden yola çıkarsak “mahşerin 4 atlısı; Ersin, Kudret, Tolga ve Ünal” olarak da okunabilir. Ancak skandalın mizah yönü bir kenara bırakılırsa yaşananlar bir Devletin nasıl onu en çok sevdiğini iddia edenler tarafından öldürüldüğünün kanıtıdır aslında. KKTC Devletinin namusu ve itibarı hiç bu kadar ayaklar altına alınmamıştı. Ve, Rumculuk ve vatan hainliği ile suçladığınız meclis’teki sol partiler tarafından bile Devlet hiç bu kadar küçük düşürülmemişti. Aralarında kanser hastası olan kendi vatandaşlarınızı bile karantinalarda bekletirken “yatırımcı grup” içerisinde yer alan kişilere “özel muamele” hangi Devlet ciddiyetine sığar, ey Efendiler. Açıklamak namus borcudur aslında ama Meclis’te skandalın üstünü kapatmak için yaptığınız kürsü yarışından sonra “kıyamet”i elleriniz ile yarattığınız ortada, ey Mahşerin 4 Atlısı. Ve Mahşerin 4 Atlısı, ateşten topu birbirine kucağına bırakma telaşı içerisinde kamu vicdanında daha derin yaralar açarak skandal ile ilgili ne yazık ki Devlet ciddiyetine yakışır bir duruş içerisine girmeyerek adeta Kıbrıs Türk’ü ile dalga geçmeyi tercih ettiler. Bunlar mı bizi yönetecek, bu zihniyet mi Devleti yüceltecek ve Kıbrıs Türkü’nü hak ettiği düzene kavuşturacak diye sormadan edemiyor, insan olan. Skandala önayak olanlar, Devletin saygınlığı ve itibarını ayaklar altına alanlar, Bakanlar Kurulunu yanıltanlar ve onlara uyan tüm Bakanlar Kurulu üyeleri kadar olayı merkezi karantina kurallarının uygulanıp uygulanması tartışması içerisine hapsetme oyununa düşen muhalefet ve kamuoyu da bugünden sonra kamu vicdanında suçludur. Tüm yaşananlar kamu sağlığı ve karantina koşullarında çifte standart uygulanmasının çok ötesinde olan bir o kadar utanç verici ve bir o kadar da vahim bir çarpık yönetim beceriksizliğidir. Ve cevapsız bırakılan tüm soruların ışığında Kıbrıs Türk’ünün Devleti, Devleti en çok sevdiğini iddia eden mahşerin 4 atlısı tarafından bir kez daha öldürüldü. Skandal’ın esas boyutu karantina ile ilgili çifte standarttan öte bir Devletin itibarının ayaklar altına alınması ve namusuna tecavüz edilmesine vesile olunmasıdır. Meclis kürsüsünden sorulara cevap vermeyerek “açıklama yaptım merak eden okusun” diye buyuran Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel, “Bakanlar Kurulu kandırıldığı ortada, sorumlular için gereken yapılmalı” diye sosyal medyada üst perdeden konuşup sonra paylaşımını kaldırarak ortadan kaybolan Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, “Konuyla ilgili kafamda soru işaretleri kalkmamıştır” diye meclis kürsüsünde günah çıkarmaya çalışarak her geçen gün puan kaybetmemek için çırpınan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Ve “Kombayjuu geldi zaman özel izin verdik yatırımcı guruba niye vermeyelim” diyerek skandalın üstünü örtmeye çalışan Başbakan Ersin Tatar’a söylenecek o kadar çok şey var ki… Devletin nasıl onu en çok sevdiğini iddia edenler tarafından öldürüldüğünün vücut bulmuş halisiniz. Ayıplar olsun, yazıklar olsun Kıbrıs Türkü ile bin bir bedel ödeyerek kurduğu Devletine kıyameti yaşattınız. KKTC Devletinin namusu ve itibarı hiç bu kadar ayaklar altına alınmamıştı. Nasıl bir Devlet değersizleştirilir ve yok hükmüne doğru götürülür diye sorduklarında Meclis kürsüsündeki tüm pişkinliğiniz ile cevaplamaktan sakın geri durmayın ; BİZ 4 KİŞİYDİK, ERSİN, KUDRET, TOLGA ve ÜNAL….. KIYAMET HABERCİSİ MAHŞERİN 4 ATLISI gibiydik demeniz yeterli…. Ve keşke istifa etme ya da sorumluları görevden alma cesaretiniz olsaydı.