Türkiye’nin önde gelen yazarlarından Emin Çölaşan dünkü yazısında KKTC’yi malzeme yapmış…

Yazıyı okuyunca hayretler içinde kaldık!

Muhalefet ruhuyla yazıldığı belli de…

Yanıltıcı kısımları olduğu için haliyle can sıkıcı oluyor!

Sanki de başka yazacak malzeme bulamış gibi iş ola bir yazı geldi bize…

Bakın o yazıdan bazı bölümler;

“KKTC nüfusunun hemen hemen tamamı Müslüman. Camilerinde ezan okunuyor. Dünyada bir sürü Müslüman ülke var. Onlar bizim din kardeşlerimiz. Hele Azerbaycan gibi bir ülke var ki kendimizi dünyaya "Tek millet, iki devlet" olarak tanıtmaya kalkışıyoruz. Ötekilerin tamamını saymaya kalkarsak karşımıza çok isim çıkar. "Müslüman ayaklarıyla bizi sömürüyorlar" Bosna gibi Müslüman ayaklarına yatıp bizi sömüren uyanıklar var... Filistin öyle...

Avrupa, Asya ve Afrika'ya dünyanın üç kıtasına yayılmış olan bizim dindaşları say sayabildiğin kadar. Libya, Tunus, Cezayir, Mısır, İran, Irak, Ürdün, Yemen Somali, Malezya vesaire... "ABD'nin kucağındaki ülkeler KKTC'yi tanımıyor" Fakat gelin görün ki bunların çoğu çeşitli güçlü devletlerin kucağında oturuyor. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, İsrail... Onlardan talimat gelmedikçe KKTC'yi tanımaları mümkün değil..."

Bu yazıyı mutlaka bizimkiler okumuştur…

Okumadıysa önlerine konulmuştur!

Örneğin Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bu yazıdan haberi oldu mu?

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Uluçay’ın?

Başbakan ya da Dışişleri ve Turizm Bakanlarının mesela!

Tepkileri ne oldu çok merak ediyorum…

Ben onların yerine olsam anında Emin Çölaşan’a bir telefon açar KKTC’ye davet ederdim!

Hatta Türkiye’ye mal olmuş diğerlerini de…

KKTC’yi tanıtmak için.

Tarihiyle, kültürüyle, Kıbrıs sorunuyla ilgili güzel bir gezi ve sonrasında tabi ki ciddi bir brifing!

Çölaşan diyor ki…

“Müslüman ülkeler KKTC’yi tanısın…”

Bunu telaffuz etmek bile bir yazarın Kıbrıs’ ve sorunlarını bilmediği anlamını taşır bize göre!

Belli ki Çölaşan da bilmiyor…

Özellikle BM Güvenlik Konyesi’nin Kıbrıs ile kararlarını!

KKTC’nin bu şartlarda asla tanınamayacağını…

Peki Türkiye nasıl olurda tanıyor diyebilir!

Evet tanıyor ama zaten onun da bedelini ödedi ve ödemeye devam ediyor…

Sevgili okurlar…

Bizim en büyük eksikliğimiz nedir biliyor musunuz?

Bırakın dünyayı, AB’yi filan…

Bizim en büyük eksikliğimiz canımız, ciğerimiz olan Anavatan’a kendimizi bir türlü tanıtamadık ki!

Çünkü hep hazırcılığa alıştırıldık, bu işimize geldi her şeyi Türkiye’nin kucağına bıraktık…

Düşünebilir misiniz, Türkiye’den buraya gelen turist oranı sadece yüzde 5’miş!

80 milyonun yüzde 95’i KKTC’yi bir şekilde ziyaret etmemiş…

Hem gönül bağlarımız var, hem her zaman et ve tırnak edebiyatı yaparız, ama Türkiye nüfusunun sadece yüzde 5’i KKTC’yi ziyaret ettiyse burada çok büyük bir sorun var demektir!

Biz bırakın yıllardır değil sadece turizmde diğer hayati konularda bile Türkiye’ye kendimizi anlatamadık, arkamızdaki çok büyük gücü kullanamadık…

Oysa KKTC’de ekonomik bunalımın tek çözümü yine Türkiye’dir!

Üretip, Türkiye pazarında söz sahibi olmak…

KKTC belki hiçbir zaman bu yapısıyla dünya ülkeleri tarafından tanınmayacaktır ama bunu sendrom haline getirip oturup ağlamak da hiçbir işe yaramayacaktır!

Dünyaya açılan tek kapımız halen Türkiye olduğuna göre, buraya ağırlık vermeli, önce kendimize çeki düzen verip Türkiye’de her açıdan tanınmayı sağlamalı ve önümüze bakmalıyız…

Buna Emin Çölaşan ve onun gibi kanaat önderlerini KKTC’ye davet etmekle başlayabiliriz!

Bunu yapan kimse çıkmazsa, üstadı burada bir hafta sonu ağırlamaya şahsen biz talibiz…

Bütçemiz iki güne yeter, ekstralara da karışmayız!

Ne olacak şimdi?

KKTC’nin en başarılı belediye başkanı olduğunu kabul etmeyen yok…

Muhalifleri bile!

Ahmet Benli’nin haen devam eden alt ve üst geçit projesi de çok konuşuldu ve tartışıldı ama sonuçta bitmek üzere…

Ama önceki gün bir mikser kamyonunun alt geçide sığmayıp orada kilitli kalması da özelikle sosyal medyanın gündemine oturdu!

Her zaman ki gibi her kafadan ses çıkıyor…

Şimdi gözler sadece Gönyeli Belediye başkanı Ahmet Benli’dedir!

Muhakkak ki resmi bir açıklama yapacağını tahmin ediyoruz…

Meyhaneler çoktan patladı bile!

Yapılan son zamların artçı depremleri devam ediyor…

Uzun bir süre edecek gibi gözüküyor!

Genel kanı ise şu;

Toplum yakında fena patlayacak!

Klasik bir yorum ama gerçekten de yıllardan beridir patlamaya hazır olan bir toplumuz…

Ne zaman gerçekten patlar bilinmez ama patlayan kesimler de yok değil!

Meyhaneler gibi…

Lefkoşa ve Gönyeli’de belki de 100’e yakın bu mekanlardan var!

Ama artık buralarda yer bulmak imkansız hale geldi…

Rezervasyon yapmazsanız tüm şehri gezer evinize dönersiniz!

Bu da artık bilimsel bir şekilde inceleme altına alınmalıdır…

“Yeter ki niyet edelim…”

“Karpaz'da turizmi canlandırmak mı istiyoruz?

O zaman Lokmacı sınır kapısına lüks ve ücretsiz shuttle servisi koyacağız.

Sabah 8'de lokmacı sınır kapısından geçen yabancı turistleri alıp Karpaz'a yakın bir yerde yerel restoranların, elişlerin yapıldığı panayırlara götürecek.

Ardından da dünyanın en güzel denizlerinden birinde bırakacak bu turistleri.

Akşam 9 oldu mu da hepsini belli bir yerden toplayıp Lokmacı sınır kapısına getirecek.

Artık kimse birbirini doğrudan uçuş yok diye kandırmasın.

Lokmacı sınır kapısı bizim için Ercan kadar değerlidir.

Bu ülkenin turizm potansiyelinin sadece yüzeyini kazıyoruz.

Kendi küçük hesaplarımızdan koruyabilirsek bu ülkenin turizm geliri kat ve kat artar. Yeter ki niyet edelim!..”

(Onur OLGUNER)

“İkisi de Cumhurbaşkanı oldu…”

“Yıl 2000.. Aylardan Mart. Günlerden Çarşamba. 26 Mart 2000 Çarşamba.. Bakanlar Kurulu toplantısı var. Herkes Üveyik Avı’nın açılma kararının alınacağını düşünüyor..

Eroğlu başbakan, Akıncı başbakan yardımcısı.. O gün, bakanlar kurulu üveyikle ilgili bir karar, alıyor.. Ama üveyikleri vurma kararı değil, koruma kararı. Üveyik avını yasaklıyor... Aradan tam 18 yıl geçiyor. Mayıs 2018.. Bu kez, Avrupa Birliği Komisyonu, NESLİ TEHLİKEDE olduğu için, üveyik avını yasaklıyor. Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) de 2015’de üveyikleri, “DOĞADA TÜKENME RİSKİ YÜKSEK” statüsüne almıştı.. Bugünkü siyasiler korkmasın.. Eroğlu ve Akıncı üveyik avını yasakladıkları için siyasette hiçbir zarar görmedi. Aksine ikisi de cumhurbaşkanı oldu...”

(Mustafa GÜRSEL)

“Protesto sokakta olur…”

Sendikalar zamları neden protesto etmiyor diye sık sık eleştiriliyor. Peki bu ülkenin en büyük sivil toplum örgütü olan Ulusal Birlik Partisi ve son seçimde hatırı sayılır bir tabana sahip olduğunu ispat eden Yeni Doğuş partisine görev düşmüyor mu...

Her gün basın bildirisi yayınlayarak muhalefet yapılmaz.

Protesto sokakta olur...”

(Göktürk ÖTÜKEN)