Ülke sorunları öyle bir yığıldı ki nereye elimizi atsak dökülüyor. Kangrenleşen sorunlarımıza ek Covid-19 belası ve döviz kurlarının uçuşa geçmesi eklendi.

Eğitimden sağlığa en hayati konularda tam anlamıyla dibi görmüş durumdayız. En büyük gelir kaynaklarımız Turizm ve eğitimde taşıma suyla değirmeni döndürmeye çalışıyoruz.

Esnafın halini hiç sormayın bile. Özel sektör çalışanlarının haliyle işsiz kalanların durumu ise resmen tam bir kabus…

Gazetecilik hayatımız boyunca hiçbir dönemde bugünkü kadar şikayet ve yardım isteği telefonu almamıştık.

Artık sokağa çıkmaya insanlarla sohbet etmeye korkar olduk.

Tüm meslektaşlarım bu konuda bana katılacaktır eminim.

İşin kötü yanıysa tüm şikayetlerin haklı olması.

Bu ülkenin vatandaşı da, öğrencisi de çalışma izinli kardeşlerimiz de hepsi yerden göğe kadar haklı.

Bu ülkede nefes alan herkes maalesef ya ekonomik sorunlardan ya sistemsizlikten yakınıyor.

İşin diğer bir üzücü yanı da bu ülkenin insanlarının umudunu kaybetmesi. Sorunlarını çözecek olan siyaset kurumuna olan güvensizlik.

Siyasilerimiz artık inandırıcılığını tamamen kaybetti. Ne iktidarı ne muhalefeti kimsenin sözüne güven kalmadı.

Şimdi merakla beklenen ve daha vizyona girmeden dikkatleri üzerine çeken bir dizi var, ‘Bir zamanlar Kıbrıs’ Kıbrıs Türkünün çilesini ve ardından gelen zaferini hem Anavatanda yaşayan Türk halkına hem de bir çok dünya ülkesine anlatacak, sesimiz olacak.

Dizinin geçtiği dönemden bugüne çok şey değişti elbette.

Açlık sefalet savaş yılları bitti. Artık kan akmıyor bu adada. Kıbrıs Türkü artık Türk askerine emanet ve güvenlik kaygısı yok.

Arkamızda Türkiye var.

Öncelikle buna şükredelim ama ya geriye kalan konular…

Üretimden kopmuş Kıbrıs Türk halkı şimdi memurunun maaşını borçlanarak ödüyor. Özel sektör çalışanına zor anında doğru düzgün yardım edemiyor. Esnafının borcunu borçla kapattırmaya çalışıyor.

Kredi öteleme işini bile yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Ülkenin her yanı dökülüyor. Yollar karanlık ve çukurlarla dolu. İnsanlarımızı karanlık yollarda trafik kazalarında kaybediyoruz.

Bugün vizyona girecek ‘Bir zamanlar Kıbrıs’ son olsun.

Yıllar sonra bugünlerimizi, ekonomik çöküşümüzü ‘Bir zamanlar Kıbrıs’ diye dizilerde izlemek zorunda kalmayım.

Döviz borcu olanlar ne yapsın!

Sterlin 11.50’leri gördü. Bu ülkede her şey dövize endeksli. Hayatımız pahalılaşıyor. Hele hele döviz borcu olanlar çaresizlik içinde.

Sadece birkaç sene önce maaşının dörtte birine dövizle borçlananlar bugün maaşının tamamını veriyor yine yetmiyor.

Ekonomistler TL geliri olan TL ile borçlansın diyor ama dövizle borçlanıp bu hataya düşen insanları ne yapalım şimdi.

Kimin aklına gelirdi 4 liralardaki Sterlin 12’leri görecek diye…

Özellikle pandemi döneminin en büyük kazananı kuşkusuz bankalar oldu. Rakamlar da bunu gösteriyor zaten.

Döviz borcu olan vatandaş şimdi devletten bankalara söz geçirmesini en azından kurları sabitlemesini, bir kolaylık yapılmasını istiyor.

Bu sese kulak verin.

MESAJ KUTUSU

Sayın Rifat GÜNAY, dövizin patlamasıyla birlikte bankalara taksit ödeyenlerin büyük bir kısmı borçlarını ödeyemeyeceklerini bu nedenle bu konuda gerekirse TC Merkez Bankası ile de işbirliği yaparak bir formül bulmanız gerektiği yönünde mesajlar göndermeye başladılar. Durum tahmin ettiğinizden de kritik yani!

Sayın Serhan AKTUNÇ, Turizm ve Çevre Bakanlığı Müsteşarlık göreviniz hayırlı ve uğurlu olsun. Halkın Partisi’nden bir şansın bu göreve getirilmesi hiç beklenmiyordu resmen şok etkisi yarattı ancak turizmdeki deneyimleriniz muhakkak ki ülke turizmine olumlu yansıyacaktır…

Sayın Düriye Deren OYGAR, KKTC Sağlık Bakanlığı Müsteşarı olarak bizim sağlık üst kurulunun Dünya Sağlık Örgütü kararlarını bizzat uyguladığından emin misiniz? Zira DSÖ astrazenaca aşıları için olumlu karar ürettiği halde halen elimizde bulunan 4 bin 500 aşıyı niye vatandaşa uygulamıyoruz!

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, kanserojen haşere ilaçları konusunda bakanlığınızın bazı maddelere izin verdiği konusunda ihbarlar yapılmaya başlandı. Umarız bu hayati önem taşıyan bir konuda müdürlerinize talimat verip insan sağlığı ile oynanmasına izin vermezsiniz…

Sayın Mehmet HARMANCI, Lefkoşa genelinde yeşil alanları işgal eden kişilere karşı büyük bir operasyon için düğmeye basmışsınız. Umarız torpil filan dinlemeden hepsini temizler ve gerçekte vatandaşın olan bu yerleri gerçek sahiplerinin hizmetine sunarsınız!

Sayın Ünal ÜSTEL, Yeni Girne Hastanesi’nin iptal kararıyla çalışmaların en az bir sene gecikeceği ve ihale fiyatının da eskisinin çok üstüne çıkacağı konusunda yorumlar yapılmaya başlandı. Bir araştırın bakalım bu iptalin ardında hangi başka firmalar ve aracılar var!

Sayın Fikri ATAOĞLU, bakanlık müsteşarı konusunda başka bir partinin yetkilisini atayınca DP tabanı fazlasıyla kaynamaya başladı. Partililer her görüşmede size bunun hesabını soracaklarını ve mantıklı bir açıklama isteyecekler diye duyduk, şimdiden hazırlıklı olun deriz…

Sayın Candan AVUNDUK, AB’de hellimin tescil kararından sonra zafer nidalarının biraz erken yapıldığı konusunda resmi makamlardan açıklamalar gelmeye başladı. Bakalım AB üyeleri bu ürünü Güney’den mi yoksa Kuzey’den mi temin edecek. Bu konuda bir tahmininiz var mı?

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, KKTC’deki bazı yakın dostlarınız dönüş hazırlığı yaptığınızı ve önümüzdeki haftalarda KKTC’ye geri dönüş yapacağınızı belirten konuşmalar yapmaya başladı. Hadi bakalım hayırlısı buraları özlemişsinizdir değil mi?..

Sayın Metin BİLMEM, Merkezi Cezaevi’nde hem gardiyanlar hem de mahkum ve aileleri endişe ve tedirginlik dolu mesajlar göndermeye başladılar. Yüzlerce kişinin olduğu bu mekanda sağlık güvenliği yönünde ek tedbirler almanız isteniyor…