BİR LAHANA HİKAYESİ

Şimdi nereden çıktı bu başlık diyeceksiniz.Lütfen sabredin ve okuyun diyeceğim.

Seçerken yapabilirmi bu işi diye düşünmediklerimiz için son zamanlarda daha çok sıkça tekrarladığımız istifa sözcüğünü her duyduğumda bu  lahana hikayesi aklıma gelir.
 
Baş olma duygusu ,bir kere kapılınca insanı içine alan bir anafor gibidir.

Döndük sonra sizi içine alır .Ama fark edemessiniz başlarda bu dönüşü.Önce hafifce başınız döner  hatta bu işten  keyif bile alırsınız.
 
Anaforun dönüş hızı artmaya başlayınca   panik başlar .Önce mideniz bulanır sonra da tutunacak bir dal ararsınız.
 
Ama artık çok geçtir . Çünkü yüzeyden uzaklaşmış  girdabın son halkasında suyun altına batmaya bir adım kalmıştır.
 
İyi bir yüzücü olmanız yetmez  kurtulmanız için. Anaforu fark edip sizi içine çekmeden   zamanında uzaklaşmanızdır  kurtuluşunuzu sağlayacak olan.
 
Artık pişmanlık içinde keşkeler içinde  geriye dönüp başka bir yerden başlamak içinde çok geçtir.
 
 
İktidar önemlidir bizim ülkemizde .
 
Ona tapılır ,saygı duyulur, korkulur .Yağ çekilir hatalar kolay affedilir,kolay unutulur.
 
Tapılacak bir unsurdur  iktidar .Paradır,güçtür, şöhrettir.Bunun için oradan ayrılmakta çok zordur.
 
Ayrılırsan bir daha kimse yüzüne bakmaz sana saygı duymaz senden korkmaz,söylediğini yapmaz.
 
Onun içinde kimse istifanın ne demek olduğunu düşünmez lügatına bile almaz.
 
Suçlarını gizlemek için susarlar. Dalga geçercesine kapılar  ardına sığınarak.Ortadan kaybolarak suçuda sorumluluğuda  başkasına atarak susarlar.
 
 
‘’Ben başka iş yapamam seçilemezsem ne yaparım son bir kez daha oyunu bana ver ‘’diyenlere çok rastlamışısınızdır siyasette .

Bende rastladım.Üzüldüm.Belkide doğrudur söyledikleri diyede zaman zaman kendilerine hak vermeden edemedim.

Çünkü baktım gerçektende işgal ettiği makamı kaybederse ne yapabilir bu insan diye çok düşündüm.
Geriye dönüp yapabileceği başarabileceği bir iş olmayanları çok gördüm.

Aşağıdaki yazı iktidarı kutsal sayan zamanı geldiğinde istifa etmeyi göze alamayanlara ithaf edilmiş  bir  hikayedir.

Yoksul bir ailede M.S. 245'te doğan, bir süre sıradan asker olarak çalışan, sonra İmparatorluk özel birliklerinin başına kadar yükselen Diokles, 39 yaşında Roma İmparatoru olarak seçildi. 

Sonradan kendine Diocletianus(Diokletianüs) dedirten yeni yönetici, yarım yüzyıl içinde 20'yi aşkın kez iktidar değiştirerek sallantılı bir dönem yaşayan Roma İmparatorluğu'nu yeniden ayağa kaldırmayı başardı.
Ekonomik reformlar gerçekleştiren ve ordu başta olmak üzere devleti yeniden düzenleyen Diocletianus, çok büyük olduğu için yönetilemeyeceği kanısına vardığı ülkeyi ikiye böldü. 

Arkadaşı Maximianus'u Batı'nın başına imparator yaptıktan sonra Roma'yı terk edip Doğu'nun İmparatoru olarak başkent ilan ettiği İzmit'e (Nicomedia) yerleşti.

Sonradan "Sezar" sıfatıyla iki yönetici daha seçti; biri kendi yardımcısı Galerius, diğeri de Maximianus'un yardımcısı Constantius oldu.

Ülkenin fiilen dörde bölündüğüne işaret eden tarihçiler, buna "tetrarşi" (Yunanca "dörtlü yönetim") dediler.

 Ancak söz konusu "dörtlü", uyumlu bir yönetimle devleti güçlendirmeyi başardı. 

Diocletianus'un kurduğu otokratik yönetim döneminde devlet eliyle defalarca kitlesel katliamlar yapıldı.

İktidara gelmesinden 20 yıl sonra ilk kez Roma'ya giden 51. Roma İmparatoru, dönüşte ağır hastalandı.

 Bu sırada hayat ve iktidar üzerine yeniden düşünme fırsatı bulan Diocletianus, 1 Mayıs 305 tarihinde herkesi şaşırtarak gönüllü olarak iktidardan ayrıldı. 

Ve... doğduğu Dalmaçya'ya göçerek Adriyatik Denizi kıyısındaki Split'e (bugün Hırvatistan'ın ikinci kenti) yerleşti. 
Orada çiftçiliğe başlayarak ölene kadar sebze yetiştirdi. Yönetime dönmesi için kendisine uzun süre yalvaranlar oldu; bunlar arasında bir ara işleri sarpa saran Galerius ve Constantius da vardı.

Kendisini iktidara döndürmek isteyenlere Diocletianus'un verdiği cevabın, tarihteki yeri çok önemlidir.

Burada kendi ellerimle yetiştirdiğim lahanaların ne kadar lezzetli olduğunu anlayabilseydiniz, beni başka bir iş yapmak için zorlamazdınız!..

Unutmayın  iktidarda yada tarlada olmak değildir önemli olan. 

Önemli olan bu hayatta yapabileceğiniz en iyi işi yapmak, onurlu bir yaşamı onursuzluğa tercih etmemek ve bazılarının da lahana yetiştirmesine izin vermektir.