Bizim ev son bir yıldır resmen işgal altında…

Evin alt katı öğretmen olan eşimin kontrolü altında!

Sabah 09.00’dan 16.00’ya kadar öğrencilerine on line ders veriyor…

Okul toplantıları da yine internet üzerinden yapılıyor!

Ufak kız da üst katı işgal etmiş durumda…

O da okul öğretmenlerinden on line ders alıyor!

Sürecin başında sıkıntı çekmesinler diye kıydık paraya interneti en yüksek seviyeye çıkardık…

Bilgisayarları da öyle!

Eğitimler aksamasın diye…

Her ikisine soruyorum, şu ortak paydada buluşuyorlar;

Okulumuzu özledik…

Haklılar, yüz yüze eğitimin kıymeti işte bu günlerde anlaşılıyor!

Zira şu anda ikisinin de birer robottan farkları yok…

İkisi de görevlerini yapıyor, evden de dışarı çıkmıyorlar uzun bir süre!

Eğitimin tamamen aksamasından elbette çok iyidir ama bu konuda bir takım çelişkiler de yaşanmıyor değil…

Onlar son bir yılın çok büyük bir bölümünü evde geçirirken ben de durum farklıydı…

Okullar için sürekli kapanma kararı alınıyor ama bizim için öyle değil!

Örneğin dün sabah Berber Mahmut’a gittim haftalık tıraş için…

Kendisi maşallah pek mutluydu, bir aylık kapanma döneminden sonra dükkanı açtı diye!

Yüzü gülüyordu ama yine de sordu;

Biz niye akşam 19.00’a kadar açık kalıyoruz diye!

Oradan ofise geçtim, gelen gidenin haddi hesabı yok…

Akşamüstü market alışverişi, insanlar yine sırt sırta alış veriş yapıyor!

Oradan da doğru eve…

Evdeki eğitim bitmişti!

Yemek ve sohbet vaktinde kafamıza takıldı…

Gün boyunca bu kadar yere uğradım sonra eve geldim!

Peki evde tamamen izole olan ailemi de bir şekilde riske sokuyordum…

Bir yıldır okullar kapalı, ama iş yerleri bir şekilde açılıyor!

İşlerine gidinler bir şekilde evlerine dönüyor ve okula gitmeyen çocuklarını da riske atıyorlar…

Gayet mantıklı bir düşüncedir bu!

Sahi son bir yıldır okullar niye kapalı tutuldu bunun gerçekçi bir açıklaması olabilir mi?

Hele de şimdiki bakan aşılanmadan okulları açmam diye tutturdu ya…

Ölme eşeğim ölme meselesi!

Bu yazıya başlamadan gelen mesajları kontrol ediyorum…

Başı belaya girmesin diye H.A. diye sadeye baş harflerini vereyim!

Diyor ki;

“Bir eğitimci olarak içim sızlıyor…”

Yazısının devamı şöyle;

“Levent Bey merhabalar

İkidir size yazıyorum. Umarım sıkmamışımdır sizi.

Bir eğitimci olarak içim sızlıyor. Eğitim ile ilgili makamların kafa yorması ve bazı adımlar atması düşüncesindeyim.

Öğrenci her geçen gün elimizden kaymakta.

Kısa sürede bir yol haritası belirlenmezse, her şey aşıya bağlanırsa korkarım ki telafisi mümkün olmayan bir sürece gireceğiz.

O yüzden elimden geldiği kadar basında söz sahibi yazarlarımızla konuyu paylaşmaya çalışıyorum.

Bu konuları dile getirirseniz çok seviniriz, belki o zaman o makamlarda oturanlar asil işlerine kafa yorar ve bir şeyler sunar bizlere.

Teşekkür ederim…”

Yazısının ekinde UNESCO verilerine göre dünyadaki okulların durumunu gösteren tabloyu da göndermiş…

Örneğin Almanya’da, ikinci dalgaya hemen her yer kapatıldı ama okullar ve kreşler açık tutuldu!

Fransa’da da tüm iş şerleri tecrit edilirken, okullar ve kreşler tecrit dışında tutulmuş…

İngiltere’de son sınıf öğrencilerin yüz yüze eğitimi hiç kesilmemiş!

İspanya’da tüm okullar açık tutulmuş, bir vaka görüldüğü taktirde tüm sınıf 2 hafta boyunca ev karantinasında tutulmuş…

Çin’de 242 milyon öğrenci salgın önlemleri altında 18 Eylül’den itibaren yüz yüze eğitime başladı ve devam ediyor!

Irak’da orta okul ve liseler haftada 4 gün çevrim içi 1 gün de yüz yüze eğitim yapıyor…

Peki bir ne yaptık?

1 yıldır okullara kilit vurduk…

On line eğitim yapıyoruz diye övünüyoruz!

Ama öğrencilerin yüzde 20’sinin de bundan yararlanamadığı gerçeğini görmemezlikten gelerek…

Bu öğretmen arkadaşa gönülden teşekkür ederiz, bizi bu konuda uyandırdığı için…

Onlar bütün gün evde, ama ben uzun bir Lefkoşa maratonundan sonra akşam onların yanındayım!

Gittiğim yerlerden dolayı pozitif çıksam, akşam hiç tartışmasız onlara da bulaştıracağım…

Alınan kararlarda mantık bunun neresinde?

Bu ülkeyi yönetenler ve özellikle de sağlık üst kurulunun dek değerli üyeleri;

Öğretmen arkadaşımızın da deyimiyle öğrenciler göz göre göre elimizden kayıp gidiyor…

Dönüşü olmayan bir kayıp bu!

Vaz geçin artık şu aşı bahanesinden…

Hadi bizi boş verin de bari dünyayı olsun izleyin!

Salgının alası onlarda var ama onlar bizim gibi kolayı seçip okulların kapılarını kapatmıyorlar…

Yok eğer biz denetleme özürlüyüz derseniz de…

Bakın işte o zaman yerden göğe kadar haklısınız!

MESAJ KUTUSU

Sayın Osman KORAHAN, Kıb-Tek konusunda hazırlanan Sayıştay raporu konusunda resmi bir açıklama yapmanız sanki de şart oldu gibi geliyor bize! Gerekirse bir basın toplantısı düzenleyerek konuya açıklık getirip kamuoyunu bilgilendirmeniz gayet iyi olacaktır…

Sayın Ünal ÜSTEL, Girne Yeni Devlet Hastanesi ihalesinin iptal edilmesi için bir takım çevrelerin devreye girdiği ve bunun ardında bir takım rant çevrelerinin olduğu konusunda ihbarlar yapılmaya başlandı. Bakanlığa geldikten sonra önünüzde bulduğunuz ihale neden iptal edilmek isteniyor konuyla ilgili resmi bir açıklama lütfen…

Sayın Zeki ZİYA, uzun bir sessizlik döneminden sonra artık sessizliği bozaran bayramlık ağzınızla konuşmaya başladığınıza göre bunun sonu da devamı gelecek demektir. Yanınızda sakinleştirici bulundurmayı aman ihmal etmeyin olur mu?

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Türkiye’den gelecek olan 5 bin baş hayvanın akıbeti konusunda özellikle de kırsal kesimden meraklı sorular gelmeye başladı. Zira küçük ölçekli havyar üreticileri bunların kendini için hayat öpücüğü olacağını düşünüyorlar…

Sayın Ziya ÖZTÜRKLER, KKTC’de eğitim gören yabancı öğrenciler artık açlık sınırına kadar geldilerse bakanlık olarak mutlaka onlar için de bir proje hazırlanması için girişimde bulunmanız isteniyor. Aksi halde ülkede suç patlaması yaşanabilir…

Sayın Hüseyin AYKUT, Kıbrıs Türk medyası için Türkiye’den gelecek olan maddi yardım konusunda bir çok medya kuruluşu bu konuda detaylı bir açıklama yapılması için gün sayıyor. Detaylar ve zaman konusunda kısa da olsa bir açıklama yerinde olacaktır…

Sayın Mehmet Ali YÜKSELEN, YÖDAK Başkanlığı için teklif alıp ciddi bir baskı içinde olduğunuz konuşulmaya başlandı. LAÜ’nün ve Lefke’nin yükselen yıldızı olarak böyle bir teklif beklenirdi ama peki siz giderseniz okulun ve bölgenin durumu ne olacak?

Sayın Erhan RAİF, Türk Bankası olarak geçtiğimiz yıl yanan kalkanlı bölgesine 30 bin adet fidan dikme kararını özellikle çevreciler tarafından memnuniyetle karşılandı. Umarız tüm bankacılık sektörüne örnek teşkil eden bir etkinlik olur…

Sayın Kemal Deniz DANA, bazı kooperatif bankalarının denetlenmesi konusunda önünüze bir takım engeller konulduğu yönünde ihbar yapılmaya başlandı. Hayırdır denetlemeden korkan ve tedirgin olan mı var da görevinizi engelliyorlar?

Sayın Fikri ATAOĞLU, dünkü yayınımız üzerine Alsancak’da orman arazilerinin katledilmesinden sonra hiç gecikmeden harekete geçtiğinizi ve soruşturma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Yani belediyeler bile çevre konusunda duyarlı olmazsa vatandaş ne yapsın!