Duyunca kulaklarımıza inanamamıştık…

Çok da ayıplamıştık doğrusu!

Doğru olduğunu öğrenince de yine kıyamet kopacak diye düşündük…

Tabi ki yarın yapılacak olan UBP kurultayında bir gelenektir, Türkiye’den bir takım siyasilerin gelmesi!

Hepsinin de başımızın üzerinde yeri vardır…

Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu ya da İyi Parti başkanı Meral Akşener…

Gelip kurultaya katılmaları hatta konuşmaları bile doğaldır, geçmiş yıllarda da bunun örneklerini hep birlikte gördük…

Ama duyduğumuz anda Binali Yıldırım olmaz dedik!

Çünkü Yıldırım’ın gelip bir de konuşma yapması bırakın UBP camiasını tüm ülkeyi büyük bir kaosa sürüklerdi…

Geçmiş kurultay döneminde yaşadık gördük!

Binali Yıldırım ricacı olmuştu ve partisi de bu ricayı geri çevirmeyerek Taçoy’a destek kararı vermişti…

Ama olmadı işte!

Resmi bir açıklama yapılmadı ama Binali Yıldırım’ın kurultaya geleceği tüm basında yer aldı…

Eğer olsaydı siyasi iradeye yine müdahale ediliyor olacaktı!

Yine resmi bir açıklama yapılmadı ama dün öğlen saatlerinde Binali Yıldırım’ın UBP kurultayına gelmekten vazgeçtiğini öğrendik…

Peki niye vazgeçti?

İradeye saygısızlık olmasın diye mi acaba!

Yoksa başka nedenler olabilir mi?

Bizim duyumlarımıza göre Binali Yıldırım’a yapılan tüm anketler gönderilmiş ve destekleyeceği adayın kazanamayacağı söylenmiş, o da bu yüzden vazgeçmiş…

Hatta aradaki farkın ne kadar olacağını bile kulağımıza fısıldadılar ama kurultaya artık çok az bir süre kala bunu paylaşmak çok doğru olmayacaktır!

Demokrasiden yanayız, siyasi iradeye saygıdan yanayız, müdahalelere şiddetle karşı çıkıyoruz, hatta bir basın mensubunun siyasilerle olan fazlasıyla yakın ilişkilerine de tamamen karşıyız…

Dostluklar baki olsa da bu dostluklar siyasete yansır ya da yansıtılmaya çalışılırsa, zaten ayaklar altında olan siyaset ve medya sektörü daha fazla mide bulandırıcı olacaktır!

Umarız kaynaklarımız bizi yanıltmıyorlardır…

Umarız Binali bey bir hataya düşüp de UBP kurultayına gelmez!

Zira gelse bir de konuşma yapsa, desteklediği Taçoy’a büyük zarar vermiş olur…

Çünkü bu tür müdahalelerin geçmişte teptiğini, bir takım kurumların ve siyasilerin desteklediği adayların genelde kaybettiğini hep birlikte gördük ve yaşadık!

Yıldırım ile Derviş Eroğlu ve Hasan Taçoy’ın yıllar öncesine dayanan dostlukları doğrudur buna da zaten kimsenin itirazı olamaz!

Ama işte gelin görün ki dostluk başka siyaset bambaşka şeylerdir…

Arasındaki dengeyi iyi korumak gerek!

Bunu koruyamayıp çizmeyi aşarsanız hem siyasete hem demokrasi ve iradeye çirkef bulaştırırsınız…

Geçen kurultayda Binali Yıldırım olayını yine biz bu köşede kaleme alıp kamuoyunun bilgilendirmiştik…

İşte 8 Kasım 2020 tarihli yazımızdan bir bölümü okurlarımızla paylaşıyoruz:

“Adına ister duyum deyin, isterseniz söylenti…

İddiaların tümü de aslında Türkiye’nin eski Başbakanlarından Binali Yıldırım’ın isteklerine çıkıyor!

Binali bey Taçoy’a söz verdi diyorlar…

Ağırlığını koymuş hem söz almış hem de söz vermiş!

Buradan hem kendisine hem de Taçoy’a sesleniyoruz…

Bunu açıklamak gibi bir sorumlulukları vardır!

Hatırlarsanız ikisi de 10 sene kadar önce ülkelerinin Ulaştırma Bakanı idiler…

Hatta bilişim adası konusunda da gayet güzel işbirliği protokolü imzaladılar!

Böyle ilişkiler ve dostluklar da zaten gayet doğaldır…

Kendi ülkeleri için gayret eden, icraat üreten, yeniliklere imza atanlara da zaten saygı duymaktan başka bir şey düşünemez ki insan!

Dostlukları da baki kalır umarız…

Ama bu ülkenin getirildiği noktaya bizden kimse saygı duymamızı beklemesin…

Tamamlanamayan UBP kurultayına büyük bir leke sürülmüştür!

İstenen adam ve istenmeyen adam müdahalesi ile 6 bin 800 kişinin iradesi ayaklar altına alınmıştır…

Hem bu ülkeye hem de ülkenin en köklü ve güçlü partilerinden olan UBP’ye büyük saygısızlık yapılmıştır!

Hem partililer hem de ülke insanının tümü bunu nasıl içine sindirsin, görmemezlikten, duymamazlıktan gelsin ki?

En kötüsü ve üzücü olanı da bu gelişmeler sonrasında, KKTC ile Türkiye arasındaki ilişkilerin her geçen gölgelendiğidir…

Bunun faturası ise yine iki ülke insanına kesilecektir!

Ama işte o zaman iş işten kesilmiş olacaktır…

Demokrasiye ve iradeye saygı lütfen!..”