Yarınki Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir yerde 2 görüş oylanacak.

Son 50 yılda gerçekleşen yüzlerce görüşme ve Annan Planına rağmen Federasyon istencini devam ettirenlerle ,

Artık yeter; Paylaşmaya dayalı ortaklık modelini konuşmanın zamanı geldi diyenler oylarını kullanacaklar.

Federasyon istencini seslendiren ama birtakım olası riskleri tam olarak tahlil edemeyen yada olasılık olarak görmeyen bu kesimlerin isteklerine saygı ile yaklaşıyorum.

Ama unutmasınlar ki içinde çatışma yaratacak en az bir risk olan bir anlaşmada barıştan söz edilemez.Hele nevişahsına münhasır Kıbrısta hiç söz edilemez.

Açıkçası bundan 16 sene önce bende kendileri ile ayni istenci seslendirenler arasındaydım. Yani Kıbrısta birleşme ve Federasyonu.

Annan Planına evet demek için İnönü meydanındaki 80 binler arasındaydım.

'’Benim için Anne'' ‘’Kıbrıs'ta barış engellenemez'’ ‘’Yes be Annem ‘’yazılı pankartların yanındaydım.

Ama gelin görün ki bu istencim 24 Nisan 2004 Annan planı referandumu ile bitti.

Türk tarafının ,yaşlısı ,genci ,sağcısı, solcusu ,Lefkoşası,Ankarası ile %65 evet dediği plana Rum tarafı AKEL’ i DİSİ ‘si ile %75 Hayır demesinden sonra.

Oturduğum evi 1 yıl içinde Rum sahibine bırakıp nereye gideceğiz diye plan program bile yapmaya başlamışken ,tekrar göçmen olmayı ,Türk askerinin adadan gitmesini göze alırken birlikte ortaklık kurmayı düşündüklerimiz bu ortaklığa red cevabı verdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Kıbrıs Özel Koordinatörü Thomas Westonun Kıbrıs Rum kesiminin 24 Nisan'daki referandumda Annan planına ''hayır'' demesi halinde, ABD'nin Kıbrıs siyasetini gözden geçireceğini söylediğini unutmuş ortadan kaybolmuştu.

Güney Kıbrıs'ta ''hayır, kuzeyde ise ''evet'' çıkması durumunda Washington Kıbrıslı Türkleri açıkta bırakmayacağını bildirdirmiş bu sözünü unutmuştu.

Batının 2 yüzlü tavrı AB komisyon üyesi ile daha çok ortaya çıkmış.

Günter Verheugen ‘’Evet derseniz sizide Avrupa birliğine alacağız ‘’diye günlerce basın açıklamaları yapmasına rağmen referandum sonrasında ortadan kaybolmuştu.

O günden sonra hem federasyon istencimi terk ettim.Hemde AB ‘ne olan güvenimi.

Kıbrıs Türk tarafına ambargonun hafifletilmesi, Filistin örneğinde olduğu gibi IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarından Türk tarafına dış finansman sağlanması, Amerika ve diğer ülkelerden ticari uçakların Kıbrıs Türk tarafındaki havaalanını kullanmaya başlamaları, ABD'nin Kıbrıs Türk tarafında bir temsilcilik açması, Amerikan sermayesinin Kıbrıs Türk tarafına girmesi, Kıbrıs Türk seyahat belgelerinin tanınması gibi bize kurdurulan hayallerin müsebbiblerinin bir anda ortadan kaybolması Annan Planı sonrasına rastlar.

Verilebilecek herşeyi fazlası ile vermemize rağmen Yunanlı bir diplomatın, ''Bu plan uygulanırsa ada 10 yılda tamamen Rumlaşır'açıklamalarına, Klerides'in, ''85 yaşında biri olarak, Rumların çözüm çabalarının,Kıbrıs Helenizminin zafere ulaşmasının, (hayır)la, başarısızlıkla noktalandığını görmektense ölmeyi tercih ederim'' sözüne rağmen Rum tarafı en solundan en sağına ,''kıbrısta barış engellenemez'' 'Hemen şimdi Barış '' diyene kadar her kes plana Hayır dedi.

Ben o gün federasyon istemekten vazgeçtim.

Sakın yanlış anlamayın.Rumlarla birlikte yaşamanın mümkün olmadığından değil.Rumlarla Türklerin içiçe olacağı ortak bir yaşamın istendiğinde o heryere barış götürenler tarafından kolayca sabote edilebileceğinden. Rumun tüm Kıbrısta tek egemen kendisi olmak isteme düşüncesinin daha çok tezahüründen .Yoldaş denilenlerin bile bu işi çözecek iradeyi gösterememelerinden dolayı.

Türkiyenin garantörlüğünün sulandırıldığı ,Türk askerinin bu adadan gittiği bir planla Kıbrısta son 50 yıldır korunan barış ortamının bozulabileceğine olan inancım bügün eskisinden de daha çok artmış durumda.

Diyeceğim şu ki zenginliği paylaşmaya ve güvene dayalı bir ortaklık modeli olan fedarasyonun şartları bu ülkede yoktur.

Konuşulacaksa bundan sonra başka şeyler konuşma zamanıdır.

İki iyi komşu gibi yaşamayı ,paylaşmaya dayalı bir ortaklığı konuşmamamız gerektiği konusundaki düşünce en doğrusudur.

Bundan sonra Kıbrısta var olan barış için ,çocuklarımız için başkada maceraya gerek yoktur.