Cumhurbaşkanı Akıncı aslında yerinde bir mesaj verdi…

Çünkü gerçekten de bölünme lüksümüz yoktur!

Aslında geç gelen mesajlar bunlar…

Ha keşke çok ama çok öncelerden verilseydi bu tür mesajlar!

İyi de bu ülke insanını bölen kim peki?

İnsanlar durduğu yerde mi bölündü parçalandı sanki?

Aksine, bu ülke insanını bölen de parçalayan da siyasilerin ta kendisidir…

Çözüm isteyip istemediklerinden filan da değil!

Kıbrıs sorununu siyasi rant meselesi haline getirdikleri için bu bölünmenin baş mimarı olmuşlardır…

Ülke yıllarda çözüm isteyenler ve istemeyenler diye karpuz gibi tam ortasından bölündü!

Siyasiler becerdi bunu…

Siyasi erklerini sürdürsünler diye!

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geldi memlekete…

Perde gerisi toplantılar yapıldı!

Şimdi konfedarasyon mu yoksa federasyon mu olsun diye tartışıyor insanlar…

Alın size işte yeni bir bölünme nedeni daha!

Akıncı diyor ki;

Spekülasyonlar yapılıyor…

Madem ki spekülasyon yapılıyor spekülasyon olmayan nedir?

O toplantıda ne görüştünüz?

Havadan, sudan, yemek tariflerinden mi bahsettiniz yoksa!

Elbette bu Kıbrıs’ta madem ki bir çözüme ulaşılamıyor muhakkak ki yeni bir yol haritası olacak ama…

Bunu vatandaştan gizli olarak yaparsanız ve sonra da önüne koyarsanız başarılı olma şansı hiç yok ki!

Halkın kaderini halktan gizlemek halk adamlığı ile bağdaşır mı?

Şimdi herkes 2004 Annan Referandumunu konuşuyor…

Özemle ve hasretle!

14 koca sene geçti…

Besim Tibuk’un dediği gibi bu sürede Kıbrıs Türkü üstüne düşen hangi görevi yaptı?

Haliyle ‘evet’ dedik de ne oldu?

Rumlar AB üyesi olurken biz yine yaya kaldık ortada…

Eskiden rahmetli Denktaş sadece Rum’un çözüm istemediğinden şikayet ederdi, ona çok kızarlardı!

Şimdi ona kızanlar da Rumların çözüm istemediğini söylemeye başladı…

Rahmetli ‘çözümsüzlük de çözümdür’ deyince ortalık kalkar otururdu…

Şimdi buna kızanlar da Denktaş’ın yolundan emin adımlarla gidiyorlar!

Rumu eleştirmek kolay da…

Önemli olan Rumu hizaya getirebiliyor musunuz?

Rum adadaki haklarından niye ödün versin ki?

Kara kaşımız kara gözümüz için mi?

Bu arada…

Şu anda herkes Annan Planı dönemini yad ediyor da…

Bizim aklımıza takılan da şudur;

Açın arşivleri karıştırın lütfen!

Verilen sözleri hatırlayın…

“Annan Planı’na ‘evet’ deyin gerisine karışmayan” diyen kimdi bize!

Dünyayı kapı kapı gezip KKTC’nin tanınmasını sağlayacaklarını vaat edenler başka bir ülkenin yöneticileri miydi acaba?

Kesinlikle değil tabi!

Şimdi o sözü verenler, yürü de korkma diyenler Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çatı adayı olmanın planlarını yapıyor…

Konfederasyon ya da federasyon…

Adını ne koyarsanız koyun!

Sonuçta ne olacaksa Kıbrıs Türkünün kaderi belirlenecektir…

İşte buna ne bizim siyasiler ne de başkaları karar verebilir!

Bu tür nabız yoklamaları ya da ortalığı karıştıracağınıza halka gideceksiniz kendine soracaksınız kaderinin ne olması istediğini…

Onun içindir…

Artık bu halkın kaderinin belirlenmesi için belki de bir referandum zamanı gelmiştir!

Aksi daha fazla bölünme daha fazla huzursuzluk daha fazla iç barışa darbe olacaktır…

Kıbrıs Türkünün kendi kaderini belirleme hakkından daha doğal bir şey ne olabilir ki!

Sadece merak işte?

1 Milyon TL nerede?

Geçen hükümet döneminde arpa hibelerinde 1 Milyon TL’lik yolsuzluk yapıldığı iddiaları…

Yeni bakan suçladı!

Eski bakan da açıklama yaparak bunu şiddetle reddetti…

Maalesef ki geldiğimiz nokta budur!

Karşılıklı suçlama var başka bir şey yok…

Aslında bu tür iddialar yeni hükümet için iyi birer fırsattır!

Yolsuzlukların üzerine gidecektiniz…

Buyurun, tutan mı var sizi!

Gerçekten sallandı mı?

Bizim yerli sanatçılar sağda solla sürünedursun…

Türkiye’den gelen sanatçılar adayı sallamaya devam ediyor!

Daha doğrusu gazetelerin magazin manşetleri öyle diyor…

Filan geldi Girne’yi salladı!

Bir diğeri Girne’yi salladı…

Abartı olur da!

Bu kadarı da biraz komik olmuyor mu?

Seks görüntülerini kim sızdırdı?

Polis teşkilatı şimdi bunu konuşuyor…

Geçtiğimiz yıl içinde elden ele dolaşan seks görüntüleri!

Polislik olan konu yine teşkilattan birisi tarafından tüm ülkeye servis edilmiş…

Hatta konuyla ilgili olanlar için soruşturma bile başlatılmış diyorlar!

Düşünebiliyor musunuz?

Haksızlığa uğrayan vatandaş elinde belgelerle polise şikayet ediyor…

Polis içinden bazı kötü niyetliler de bunu vatandaşa servis ediyor!

Hekime yasak, öğretmene serbest!

Anaya Mahkemesi’nin devlette çalışan hekimler için ürettiği karar sağlıkta çok ciddi bir kriz yaratacak…

Yasa ne diyorsa o da!
Peki devlette çalışan öğretmenler gayet rahat bir şekilde ikinci iş yapmaya devam mı edecek?

Öyle olacaksa büyük haksızlık…

Artık birileri çıkıp devlette çalışırken umursuz olan ama özel ders verirken canla çalışan öğretmenleri de göz önünde bulundurmalıdır!

MESAJ KUTUSU

Sayın Tolga ATAKAN, araç ehliyetleri veren dairenin bakanlığın alt katına taşınırken bazı araç gereçlere zarar verildiği yönünde şikayetler gelmeye başlandı. Bu arada T izni konusuna sakın kafa yormayın zira ailesine T izni alamayanların çamur atması gayet normaldir, gülün geçin deriz!

Sayın Filiz BESİM, Anayasa Mahkemesi’nin devlet hekimlerine özelde ikinci iş yasağının kesinleşmesinden sonra önce Başbakan ile sonra da kurmaylarınızla toplantı üstüne toplantı yaptığınız konuşuluyor. Bu arada ‘istifa bile edebilir’ diyenler var, aman bu kadar pes etmeyin sakın!

Sayın Mustafa AKINCI, Saray’da yapılan çok özel bir toplantı sonrası eğer gerçekten de spekülasyonlar yapılmaya başladıysa perde gerisinde ne olup bittiğini bu halka açıklamak zorundasınız! Kafalardaki soru işaretleri her geçen büyüyor haberiniz olsun!

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, kurultay için kulislere başladığınız ve hem olası adaylar hem de vekillerle dirsek temasını sıklaştırdığınız gözleniyormuş. Bakalım tek aday olarak çıkabilecek misiniz yoksa yine kavga ve gürüldü yoğun mu olacak?

Sayın Mehmet Ali TALAT, yerel seçimlerde CTP’nin kendi adayları ile yarışması gerektiğini söyledikten sonra Lefkoşa’daki ofisinizin ziyaretçi trafiği bir hayli arttı diye duyduk! Bir çoğu konuyu hazmedemediklerini söylüyormuş doğru mu? 

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, teşkilatta grevli bir polis komutanının trafikte yaptığı hatanın ört bas edilmeye çalışıldığı yönündeki iddialar hakkında kamuoyu bir açıklama bekliyor. Bir kişinin hatası kocaman bir teşkilata mal olmamalı değil mi?

Sayın Talip ATALAY, KKTC’nin artık dört bir yerinde İncil pazarlaması sanki de serbst haline geldi gibi bir durum söz konusu! Acaba diyoruz bu da bir dinler arası diyaloğun bir parçası olabilir mi?

Sayın Önder ECESOY, UBP’den Lefkoşa Belediyesi Meclis üyeliği adaylığınız hayırlı olsun. Yakın dostlarınız ve çalışanlar bunu ‘efsane geri dönüyor’ şeklinde değerlendiriyor. Yılların deneyimi olarak katkılarınızın büyük olacağınızdan hiç kuşkumuz yok…

Sayın Mehmet ÇAKICI, hemen tüm partiler yerel seçim hazırlıklarını aşağı yukarı tamamlarken sizin partinin yol haritası da merak edilmeye başlandı. Zira bu kez seçimler çok d aha fazla çetin geçecek gibi gözüküyor, işaret edeceğiniz adayların kaderini belirleyebilirsiniz…

Sayın Hasan KAHVECİOĞLU, bir bakanla 25 dakikalık görüşmenizden sonra kaale alınmamanın şikayetini yaptınız da bu bakan arkadaşın kim olduğunu neden açıklamadınız acaba? Ha keşke büyüklük taslamadan tecrübelerden yararlanmayı bilseler ne iyi olurdu değil mi?

Sayın Kudret ÖZERSAY, ülkenin üçüncü büyük partisi olarak yerel seçimlerde sadece 5 belediyede aday gösterme kararınız size oy verenler tarafından epey yadırgandı. Ha keşke bari bir büyük belediyede kendi adayınızla kamuoyunun önüne çıksaydınız!

Sayın Serdar DENKTAŞ, kabinedeki bazı arkadaşlar biraz acemi oldukları için sürekli ne yapmaları gerektiğini size sormak zorunda kalıyorlarmış. Acaba diyoruz kendilerinden danışmanlık ücret filan mı alsanız? Ustalık dönemi böyle bir şey olsa gerek değil mi?

Sayın Fikri ATAOĞLU, Lefkoşa’daki tarihi Tantin’in Hamamı konusunda inisiyatif üstlenmeniz ve turizme kazandırılması için girişimde bulunmanız isteniyor. Projenin bölge halkına da büyük katkısı olacağı düşünülüyormuş…

Sayın Reşat KANSOY, bazı siyasi partiler Güzelyurt’da önce ittifak derken sonra da kendi adaylarını çıkarmaya başlayınca adaylık düşüncesinden vazgeçtiğiniz konuşuluyor. Zaten bu siyasilerin ipiyle kuyuya inme düşünceniz bile büyük hataydı değil mi?

Sayın Çiğdem DÜRÜST, Girne ve Lefkoşa gecelerinde artık ‘kırmızılı kadın’ olarak anılmaya başladığınızı biliyor muydunuz? Hele de ateş kırmızısının size fazlasıyla yakıştığını söylüyorlar, ne mutlu size…

Sayın Şemi BORA, DAÜ’de derslere devam ederken aynı anda da Lefkoşa’da yerel seçim yorumları yaparak şu bıraktığınız 2 Milyon TL’nin akıbetini soruyormuşsunuz! Artık o paranın üzerine su içmenin zamanı gelmedi mi?