Öncelikle size bir link verelim, herkes haberin tamamını okusun…

Cumhurbaşkanı okusun…

Başbakan ve Bakanlar okusun!

Tüm milletvekilleri de okusun…

Dünyaca ünlü haber sitesi BBC’deki yazıyı aslında tüm Kıbrıslı Türker okumalıdır!

Kara propagandanın başarılı bir örneğini görsün…

Haberi BBC muhabiri Ivena Davidovic yapmış, dün yayınlandı haber sitelerinde!

Yurt dışından gelen öğrencilerin buradaki sözde yaşamlarını konu ediyor…

İşte birkaç alıntı;

“Nijerya'daki kocasının bir arkadaşı Kuzey Kıbrıs'taki üniversiteler için acentelik yapıyordu. Lovli'ye 1.500 dolar karşılığında eğitim görebileceği ve bir iş bulup ailesine para gönderebileceğini söylemişti.

Kuzey Kıbrıs'a geldiğinde, zar zor biriktirmiş olduğu ve eğitim masraflarını karşılayacağını umduğu para sadece ilk taksite yetti.

Eğitim ücreti de dahil ayda 1.000 dolara ihtiyacı vardı, ama sadece temizlik ve yemek işleri gibi düzensiz ve düşük ücretli işlerde çalışabiliyordu, haftanın yedi günü uzun saatler şeklinde.

Nijerya'da bıraktığı ailesine gönderecek parası kalmadığı gibi geri dönecek bilet parası da bulamıyordu.

Onun gibi pek çok kişi aslında Kuzey Kıbrıs'a eğitim amacıyla değil, Avrupa'da çalışma ve ailesi için daha iyi bir yaşam şansı bulmak için gidiyor. Ama bunu sağlamak pek mümkün olmuyor…”

Aldınız mı mesajı?

Buraya özellikle Asya ve Afrika’dan gelenler okumaya değil aslında çalışmaya geliyorlarmış…

Okul bahane yani!

Burada çalışıp ailelerine para gönderecekler…

Daha kötü bölümleri de var…

“Kuzey Kıbrıs'ta kendisini zor koşullarda bulan çok sayıda Afrikalı ve Asyalı var.

İsmini vermek istemeyen Zimbabveli bir din adamı, birçok öğrencinin borç veren kişi ve kurumların tuzağına düştüğünü söylüyor. Ödeme vakti geldiğinde ise "işler çirkinleşebiliyor… ve polis müdahale edemeyeceğini söylüyor".

Birçok kadın öğrenci borçlarını "seks ile ödemeye" zorlandıklarını anlatmış ona. Bir evde aylarca zorla tutulup fuhuşa zorlanan bir kadını kurtardığını söylüyor.

"Tehditler, sözlü taciz, bağrışmalar söz konusuydu. Benim kaçacağımı sandılar ama sağlam durup içeri girdim ve kızı çıkardım" diyor.

Söz konusu kişinin hala adada olduğunu ve o tarz yaşama "alıştığını" anlatıyor.

Burada sözde eğitime gelen öğrenciler borç batağına sokuluyormuş…

Sonra da zorunlu fuhuş meselesi!

Kız öğrenciler borçlarını fuhuş yaparak ödemeye zorlanıyormuş…

Örnek de veriliyor yazıda;

Bir evde aylarca zorla tutulup seksle ödemeye zorlanan öğrenciler varmış…

Borç ve fuhuş batağı yani!

Zimbabveli din adamı, bu konuda değişimin uzun zaman alacağını söylüyor ve Kuzey Kıbrıs'a gitmeyi planlayan öğrencileri uyarıyor:

"Çocuğunuzu buraya gönderecekseniz sağlam bir bütçenizin olması gerekiyor. Onları cennet bir yeşil adaya gönderdiğinizi sanmayın."

Ve ismi verilmeyen Zimbabveli bir din adamının uyarıları var yazının sonunda…

KKTC’nin cennet bir yeşil ada olmadığı uyarısında bulunuyor!

Aslında bütün dünyaya mesaj veriliyor burada…

KKTC’ye öğrenci göndermeyin mesajı bu!

Ambargolardan fazla etkilenmediği için hızla büyüyen ve gelişen bir üniversite sektörümüz var…

Güney’deki komşularımızın gıpta ile baktığı ama bir türlü yükselişi önleyemediği üniversitelerimiz!

Haberde yazılanlar ne olursa olsun…

Belli ki komşularımız bu yolla buradaki eğitim sektörünü çökertmeye çalışıyorlar!

Bir nebze de hak veririz kendilerine…

Onların davaları bunu emrediyor çünkü!

Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlar dünya ile ilişki kurmasınlar…

Yalnız bırakılsınlar!

Dünyadan tecrit edilsinler…

Bunu tüm lobicilik faaliyetlerinde kullanıyorlar ve dünya basınını da arkalarına alarak!

Asıl sorun şurada;

Biz bu konuda ne yapıyoruz…

Örneğin BBC’de çıkan bu yazıdan sonra!

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Bakanları…

Bu tür faaliyetlere karşı yapabilecekleri bir şey var mı?

Yoksa elleri kolları bağlı bir şekilde çaresizlik içinde sinip kalıyorlar mı?

Her zaman olduğu gibi!

Sadece Merak İşte?

İşkence geri mi gelsin?

Polis müdürleri suçlanmaya başladı…

Bazı aranan şahıslar bulunmuyor diye!

Görevden alınmaları bile isteniyor…

Suçları yakalananları konuşturamamak!

Acaba şunu mu demeye getiriyorlar…

Hani eskiden poliste işkence ile insanlar konuşturulurdu ya!

O dönemlere geri mi dönelim yani!

Dome Hotel neyi bekliyor?

Bu kez çalışanlar akıbetlerini merakla beklemeye başladılar…

Yılan hikayesine dönen Dome Hotel’in geleceğinin ne olacağı konusunda mesajlar göndermeye başladılar!

Sözleşme imzalanacak mı yoksa ihaleye mi çıkılacak…

Haliyle kendi gelecekleri söz konusu burada!

Hükümetin bu konuda neyi beklediği ise tam bir muamma…

Topu niye veriyoruz ki?

Cumhurbaşkanlığı ve Başbakan son sözü söyledi…

Bundan böyle artık top Anastasiadisteymiş!

Memnuniyet verici bir şey mi bu?

Bize göre değil…

Top onlarda değil bizde olmalıdır!

Zira ayağında top olanın golü atma şansı da büyük olur…

Hasta hakları ne oldu?

Hükümet bu konuda fazla bir şey söylemiyor ama…

Hasta ve yakınları merakla bekliyor!

Ama elle tutulur ortada hiçbir şey yok…

Adı üstünde bu yasayla hastaların haklarında önemli gelişmeler yaşanacak!

Daha çağdaş haklara sahip olacaklar…

Bunu geciktirmenin alemi var mı?

MESAJ KUTUSU

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, Rum komşularımız KKTC’de yurt dışından öğrenci gelmesin diye dünya basınını da iyi kullanarak gayet net bir şekilde kara propaganda yapmaya başladılar. Bizim devlet ve bakanlık olarak bu konuda bir projemiz var mı, yoksa yine Rum’un insafına mı bırakıldık dersiniz!

Sayın Mehmet ÇAĞLAR, CTP’de Cumhurbaşkanı adayları arasında sizin adınızın da geçmeye başladığınızı biliyor muydunuz? Acaba diyoruz geçen seçimlerde olmadı bu kez olur mu dersiniz? Bu konudaki kulisleri takip edin deriz…

Sayın Serdar DENKTAŞ, yerli istihdama destek konusunda hemen herkes bir şeyler söylerken bu konuda yorum yapmayan tek bir siz kaldınız! Konuyu uzmanlara da danışarak kamuoyunu aydınlatmanız bekleniyor!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, yapılan bir kamuoyu çalışmasında sevilen siyasiler arasında birinci durumdasınız ve bu konuda başka partilerden de desteğiniz bir hayli fazla. Ama gelin görün ki vatandaş sizi Saray’da değil de hükümetin başında görmek istiyor…

Sayın Teberrüken ULUÇAY, milletvekillerinin devamlılığı konusunda meclis iç tüzüğü ne diyor, işini asan vekiller hakkında yasal bir kovuşturma yapmayı düşünüyor musunuz? Zira devletin saygınlığı için önemli bir konu bu!

Sayın Bulut AKACAN, darp olayının kapatılması için sizden reklam isteyenlerin olduğunu açıkladınız ama bütün medya mensuplarını da bu konuda zan altında bıraktınız. Bunları isimleriyle açıklamanız daha doğru olmaz mıydı?

Sayın Zeki ÇELER, yerli istihdam çalışmanıza hem sağ hem de sol kesimden destek sesleri yükseldiğine göre doğru yoldasınız demektir. Bu arada müteahhitlerin artık yerli işçi aramaya başlaması bile bunun en iyi göstergesi oldu!

Sayın Ahmet SENNAROĞLU, uçak biletleri ve iki manken hakkında bazı olumsuz yorumlar yapılmaya başlandı. Konuyu aydınlatmak ve doğru bilgilendirmek için detaylı bir açıklama yapmak da şart oldu değil mi?

Sayın Erhan ARIKLI, yapılan bir anket çalışmasında sizin dediğiniz gibi yüzde 17 olmasa da partinizin yüzde 10’a çok yakınlaştığı söyleniyor. Bu arada sert açıklamalar yerine ılımlı görüşlerle oy oranınızı daha da artırabilirsiniz…

Sayın Kemal BASAT, 8 bin balığı ölüme değil de doğaya kazandırdığınız belki son yıllarda belki de çevreye en büyük katkıyı siz yapmış oldunuz. Tebrik eder başarılarınızın devamını bekleriz. Umarız bu konularda devlet desteğini de arkanızda görürsünüz…

Sayın Sibel SİBER, Kıbrıs konusunda önceki gün öyle bir açıklama yaptınız ki sanki de bu kez sağ bir partiden Cumhurbaşkanı adayı olabileceğiniz algısı yaratılmış oldu. Birkaç partinin çatı adayı da olabileceğiniz ihtimalle konuşuluyor hadi bakalım hayırlısı artık…

Sayın İsmet AKİM, Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanlığı için bir kez daha adınızın fazlasıyla konuşulmaya başlandığını biliyor muydunuz? Yönetimde her an ciddi bir değişim yapılacağı ve dolayısıyla kapınızın çalınacağı iddiaları var…

Sayın Adil ÖZYILKAN, devlette çalışan hekimlere karşı yapılan suçlamalarda erken bir açıklamayla söylentilerin de önünü kesmiş oldunuz. Tamam hatalar insanlara mahsustur ama hekimler de artık arkalarında kendilerine güvenen yöneticiler istiyor değil mi?

Sayın Özer KANLI, UBP’nin basın yayın organlarının daha güçlü olması için yoğun bir çalışma başlattığınız ve pek yakında her alanda boy göstereceğiniz konuşuluyor. Medyanın duayenlerinden birisi olarak bu kadarı da olsun artık değil mi?

Sayın Emirali TATLIDİL, sizin mekanda rezervasyon yaptırıp gelmeyenler konusunda müthiş bir deşifre etme kampanyası başlatmışsınız iyi de yapmışsınız doğru! Hatta bir daha gelmek istediklerinde bu sefer de siz onları kabul etmeyin deriz…