Yazıma başlık düşünüyorum da:

“Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na kadın bir bakan!”

“Bayındırlık ve Ulaştırma ilk kez bir kadın bakana teslim edildi!”

“Resmiye Eroğlu Canaltay’a bakanlık!”

“Canaltay sonunda bakan oldu!”

“Meclis Başkanlığı için yeterli oyu alamayan vekile bakanlık!”

Yazıya başlık bulamadım sonunda…

Bir yanım mühendislik gerektiren ve asla kadınların istenmediği alanlardan biri olan bayındırlık ve ulaştırma işleri, hele de bunca karayolu plan ve programının, hava limanı inşaatlarının sürdüğü bir dönemde oldukça enteresan oldu diyor; öbür yanım zaten olsun diyor, başka bir yanım da keşke bu şekilde olmasaydı diyor…

Esasında hepimiz biliyoruz ki CanaltayTurizm Bakanlığı isterdi. Yine de bir bakanlık alması onu az da olsa hedefine ulaşmış hissettirecektir.

Öte yandan Meclis Başkanlığı hususunda başlangıçta arkadaşlarından bile yeterli desteği alamamış olan Canaltay, hükümet ortaklarının da oylarını alamamıştı.Günler süren bir krizin ortasında hep birlikte kalakalmıştık.

Şimdi kabinede ortaklar kabul edecek mi diye sorsam mı sormasam mı çelişkisi de geliyor aklıma… Onu da uzaklaştırıyorum…

Genellikle seçmenden ya da parti tabanından yeterli desteği alamayanların bakan yapılması veya belli kadrolara getirilmesi işi Cumhuriyetçi Türk Partisi’ni işiydi. UBP daha yayılmacı ve daha geniş destek alan kişilerle hareket ederek, tabana en çok sempatiyi toplayanlar üzerinden gitme meyli olan bir siyasal partiyken böyle bir hamleyi gerçekleştirmiş olması düşündürüyor. Üstelik de Sağlık Bakanı’nın görevden alınması bunca tartışılırken, Resmiye Hanım’ın Bakanlığı’na partinin sessiz kalması ya da herhangi bir yorum yapmaması çok ama çok anlamlar taşıyan bir durum olarak değerlendirilmelidir kanımca.

Bunun 2 anlamı olabilir. Ersan Saner tartışmalı Başbakanlık makamı hususunda kendisini kabul ettiriyor ya da Parti’yi bir araya getirebilmek ve yıpranmışlığın tamiri için eski ve gönüllerinin lideri olan Derviş Eroğlu’nun desteğine başvuruyor. Dahası partide yaşanan karmaşalar edeniyle Derviş Eroğlu’nun bile böyle bir desteği Türkiye’ye rağmen alması demek, ne Faiz Sucuoğlu, ne Hasan Taçoy, ne Zorlu Töre o partiye Ersan Saner varken başkan olamaz demek bile olabilir.

Dahası Hasan Taçoy da genel sekreterlik makamına oturacaksa ve bu hususta antlaşmalar tamamlandığı için bu denli sessizse olanlar Fazi Sucuoğlu’na olmuş oluyor ki bunun olması da biraz Sucuoğlu’nun kendi sorumluluğu olarak kabul edilmelidir!

***

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’ndan girerek parti genel başkanlığından çıkıyorsak, bu konuşmanın veya bu düşünce sistematiğinin ne kadar zigzaglar içerdiğini sözcük sırası içinde dillendirmemize de gerek kalmıyor.

Öyle değil mi?

Şimdi Sağlık eski Bakanı ekibiyle gitti. Ünal Üstel Ulaştırma Bakanlığı’ndaki ekibiyle Sağlık Bakanlığı’na gelemezdi. Sağlık için yeni bir ekip lazım. Müsteşarlazım, özel kalem müdürü lazım. Bakanlık müdürü ve daha başka müdürler lazım.

Sonra Bulaşıcı Hastalılar Üst Kurulu da tüm bunların değişimiyle değişir anlamına geliyor bu.

Ya Bayındırlık Bakanı?

O da kendi ekibini isteyecektir.

İstemelidir de.Bunca tartışmalı bir ortamda yanında güvendiklerinin olması gerekmez mi?

UBP bir tür kurtlar sofrası. Bu sofrada hem karnını doyurmak hem de hayatta kalabilmek büyük incelik ister ve bunu tek başına yapmak kolay olmaz. Hele ki de tartışmalı iseniz ya da asla kendinizi babanızın gölgesinden kurtarma ihtimaliniz yoksa!

Eğri oturup doğru konuşmalı ve tüm unların muhasebesini iyi yapmalı. Çünkü hazır ortada muhalefet yokken silkinip kendine gelip şu kara lekeleri ağartabildiklerince ağartmaları lazım.

Dr. Çiğdem DÜRÜST