BARIŞI TSK SAĞLIYOR BM İZLİYOR

BARIŞI TSK SAĞLIYOR BM İZLİYOR

Kıbrıs'taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü (İngilizce: United Nations Peacekeeping Force in Cyprus; Kısaltma: UNFICYP), 1964

yılında Birleşmiş Milletler tarafından Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıs Rumları arasındaki çatışmaları engellemek ve ada üzerindeki düzen ile

kanunun normal şartlarda devam etmesini sağlamak amacıyla kurulmuş çok uluslu askerî birliktir.

6 Mart 1964 de Kıbrısa ayak bastılar

Bu arada Yunanistan’ın gizlice yürüttüğü faaliyet ile adada sayısı 20 bini bulan bir Yunan askeri gücü oluşmuştu.

Adada, Türk varlığını ortadan kaldırmaya yönelik saldırılar giderek arttı.

Rum çeteciler, 9 Mart 1964’te Baf’ta genel saldırı başlattı.

19 Mart’ta Gaziveren ve diğer yerlerde yaşayan Türklere saldırdılar.

Bu saldırıların ardından Türk halkı, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın koruduğu bölgelere çekildi.

Çete şiddetinden kaçan halk, çadırlar ile barakalarda toplandı.

9 Mart 1964’te Baf’ta yapılan ateşkes anlaşmasına rağmen ağır silâh ve yangın bombaları ile umumi hücuma geçtiler.

Baf Kasabası her taraftan muhasara edilerek binlerce EOKA silahlıları Türk mahallelerine girdi

Tamemen Türk olan Lapityu köyünü saran Eokacılar bütün köyü teslim aldıktan sonra 100’ü aşkın esir aldılar.Bunlardan 5-6’sını

öldürdüler.

Ayni tarihlerde Lefkoşa’nın Türk semtine üç koldan taarruz yapıldı.

İngilizler Makarios’un tasvibini almadan Türkleri müdafaa edemeyeceklerini ve Makarios’a bu hususta yaptıkları müracaata aldıkları

cevapta Türklerin silâhlarını İngilizler vasıtasıyla Rumlara teslim etmeden bu müdafaanın yapılamayacağını bildirdiler.

800 nüfuslu Türk köyü Kazafana’ya karşı Rum tedhişçilerin giriştiği imha hareketi, havan ve otomatik ağır silâhlarla bütün şiddeti ile devam etti

İngiliz askerleri, dört taraftan sarılı bulunan köye yalnızca seyirci kaldılar.

1967’de Yunanistan’da askeri cunta yönetime el koydu. Cunta yönetimi, Kıbrıs’ta Boğaziçi ve Geçitkale köylerine saldırı düzenledi. Bu

saldırılara çetelerin yanı sıra Yunan askeri birlikleri de katıldı.

15 Kasım 1967 de Kıbrıs’ın Geçitkale köyünde, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek bir trajedi yaşandı.

Yunan - Rum askeri kuvvetlerinin komutanı olan General Grivas, Geçitkale ve Boğaziçi köylerinin bulunduğu bölgeye acımasızca saldırdı.

Asker giysili çeteler, bir avuç direnişçiyi şehit etmekle yetinmedi; çocuk, kadın demeden cana kıydı.

80 yaşındaki Mehmet Emin de, Geçitkale’de yaşıyordu.

Çetelerin saldırdığı gün, eşiyle birlikte evini, vatan bellediği toprağını terk etmedi.

Mehmet Emin ve eşine önce kurşun sıkıldı. Sonra da can vermiş bedenleri, gaz dökülerek ateşe verildi.

Sampson 15 Temmuz 1974’te Yunanistan’daki cunta yönetiminin desteğini alarak Makarios’u yaptığı darbeyle devirdi. Kıbrıs Türk halkına

yönelik toplu imha hareketine başlandı.

14 Ağustos 1974 tarihinde EOKA-B tarafından Kıbrıs'ın Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde en genci 16 günlük, en yaşlısı ise 95

yaşında olmak üzere silahsız 126 Türk öldürdüler.

Toplu mezarlar 1/2 Eylül 1974 günü bulundu.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin(TSK) 28. Tümeni'nin İstihkâm Taburu'na mensup olan askerler çukuru Kazarak açtılar.

Kazıyı Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nde görev yapan İsveçli askerler de izledi.

Kazıların ilk günü olan 2 Eylül 1974 gününde toplu mezardan 44 ceset çıkarıldı.

1 Eylül günü saat 20:50'de Lefkoşa'daki Türk basın ataşeliği katliamı doğruladı.

United Press International, mezar açma çalışmalarını "Her saat başı yeni çukurlar ve onlarca ceset bulunuyor, çalışmalara dayanmak çok güç" şeklinde tanımlamıştı.

William Richard Mead, katliamın gerçekleşmesinde Birleşmiş Milletler'in de suçu olduğunu; çünkü BM'nin önlem almadığını iddia etmişti.

Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK) 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a çıkartma yaparak Barış Harekâtı’nı başlatmıştı.

Bu harekât ile Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı önlendi. Kıbrıs Türk ve Rum halklarının yaşamları güvence altına alındı. Kıbrıs’a Türk

askerinin çıkması, Yunanistan’daki darbe yönetiminin de sonu oldu.

Şimdi düşünün Türkiye adaya çıkmasaydı bugünkü düzeni sağlamasaydı ne olurdu.

BM barış gücü Kıbrısın Yunanistana ilhakını önleyebilirmiydi ?

Yunanistandaki darbe yönetimini sonlandırabilirmiydi?

En önemliside Kıbrıs Türk ve Rum halkalarının yaşamları güvence altına alınabilirmiydi?

İşte bunun için Cumhubaşkanınında dediği gibi BM Kıbrısta göstermelik. Bunun için Kıbrısta Barışı TSK sağlıyor ve BM izliyor.