UBP’den yapılan yazılı açıklamada, gerek Güney Kıbrıs’ta, gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı’na saldıranların aslında barışa, insan haklarına, demokrasiye ve Kıbrıs Türküne saldırmakta oldukları kaydedildi. Açıklamada şöyle denildi: “Kıbrıs sorununun asıl nedeni Rum-Yunan ikilisinin adayı Yunan egemenliği altına sokma hayalleridir. Buna, ‘ yok öyle değil’ diyecek aklı başında bir tek Kıbrıs Türkü yoktur. 1960’ta iki halkın ayrı ayrı iradelerini ortaya koymaları, imza atmalarıyla siyasi eşitlik temelinde kurulan ortaklık Devleti’ni Yunan Devleti haline dönüştürmek için zorla Anayasa’yı değiştirmeye kalkışan, olmayınca Kıbrıs Türkü’nü silahlı saldırı ile ortaklıktan atan Rum tarafıdır. 1963-1974 arası defalarca bize saldıran 103 yerleşim birimimizden göç etmemize, yüzlerce şehit vermemize neden olan yine Rumlardır. Bu dönemde direnebilmişsek Türkiye’nin büyük maddi desteği ve zaman zaman askeri ihtarlarda, küçük küçük müdahalelerde bulunması sayesindedir. 15 Temmuz 1974 ise Rum-Yunan ikilisinin asıl niyetlerini yaşama geçirdiği tarihtir. EOKA-B ile Yunan Cuntası aslında Yunanlı ve Rumların büyük çoğunluğunun benimsediği ‘ Kıbrıs Helen Devleti’ni’ ilan etmiş ve Kıbrıs’ı bütünü ile bir Yunan toprağı olarak gördüklerini net bir şekilde ortaya koymuştu. 20 Temmuz 1974’te Türkiye Kıbrıs Barış Harekatını başlatmasaydı ‘ Kıbrıs Helen Devleti’ yaşamaya devam edecekti. Kıbrıs Türkü kendi topraklarında yok edilecek, kalan olursa azınlık durumuna düşecekti. Kıbrıs Türkü yok oluş noktasından Devlet sahibi, egemen, güven içinde bir Halk noktasına, verilen mücadele, Anavatan Türkiye ile olan samimiyet ve dayanışma ile geldi. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı aslında Rum kesimi ile Yunanistan’a da büyük fayda sağladı. Rum kesimi büyük ölçüde EOKA terör örgütünden, Yunanistan Cunta idaresinden kurtuldu. Tarihi gerçekler bunlarken 46 yıldır bunu hazmedemeyip 20 Temmuz Barış Harekatına saldıranlar, barışçı, demokrasi yanlısı ve/ veya Kıbrıs Türk Halkı’nın bir ferdi veya parçası olamazlar. Bugün Kıbrıs’ta barış hüküm sürüyorsa bu Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü sayesindedir. Dolayısıyla gerek Güney Kıbrıs’ta gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatına saldıranların aslında barışa, insan haklarına, demokrasiye ve Kıbrıs Türkü’n saldırmaktadırlar. Halkımızın çok büyük bölümü bunları bilmekte ve kınamaktadır. Ulusal Birlik Partisi olarak biz uyanığız, ayaktayız ve kararlıyız; Kimsenin bizi 20 Temmuz 1974 öncesi karanlık günlere götürmesine izin vermeyeceğiz. Kimse, bizi Türk milletinden koparamayacak, Anavatan Türkiye ile aramızdaki tarihi bağlara zarar veremeyecektir”